“Ada’daki yüz binden fazla Türk, Anadolu’dan gelmiş Osmanlı İmpara-torluğunun Ada’daki hakimiyeti için gereken içtimai zemini temin etmiş ve öteden beri Anavatanla alakasını sıkı bir şekilde devam ettirerek hiçbir zaman Türk Kültüründen ayrılmamıştır. Bunlar, ırk, örf, adet ve milli duygu bakımın-dan öz be öz Türk’türler”. 1955

Dr. Fazıl KÜÇÜK

           
Bozulan dünya dengelerinin yeniden kurulmaya çalışılmasının oldukça zor olduğu kabul ediliyor. Siyasi otoritelerle birlikte halkın da kurulacak yapı için sözleri olacağı biliniyor. Halk sözünü sandık başında söylüyor. Son olarak Amerika’da yapılan seçim yeni yapının kurulabilmesi için yol gösterici olarak karşımıza çıkıyor. Amerika’daki Başkan eskisi Trump seçimin sonucundan fazla umutlu olduğunu gizlemiyordu. Sonunda açılan sandıklar bunun aksini söylüyor.

Böyle bir sonucun alınmasının nedenleri arasında 06 Ocak 2020 tarihinde Trump yanlılarının Kongre baskını ile ırkçı söylemleri ilk anda anımsananlar oluyor. Kongre baskınının sonuçlarının halen tartışılıyor olması bir göstergedir. Önemli olan bir başka husus ise ırkçılara verdiği ödünlerin sonucu etkilediği biliniyor. Avrupa ülkelerinde son dönemde yükselişe geçen ırkçı eylemlerin  Amerika’da alınan sonuçtan etkilenmesi bekleniyor.

Avrupa ülkelerinin alınan sonuçtan dolaylı da olsa etkilenecek olması AB yapısının da yeniden sorgulamasını beraberinde getirecektir. En büyük endişe ise Soğuk Savaş kapısının da aralanmasının nedeni olacaktır. Çin ile Amerika arasında şimdilerde ekonomik alanlarda gerilim yaşanıyor. Yenidünya düzeni kurulurken ekonomi alanında yaşanacak olan gelişmeler belirleyici olacaktır. Diğer güç merkezleri ile birlikte Rusya da devreye girecek olan yeni yapının oluşumuna yol gösterecektir.

Türkiye’nin Yunanistan’la olan ilişkileri sürekli olarak tartışmalarla anılır duruma düşürülüyor. Son günlerde önümüzdeki yıl yapılacak olan seçime ilişkilendirildiği için tartışmalar boyut kazanıyor. Yunanlı siyasetçiler zemin kazanmak için saldırırlarken mendil büyüklüğündekiler onlardan aşağı kalmamak adına saldırıyorlar.

Ada’da konuşlu bulunan BM Barış Gücü görevlileri ve Kıbrıs Türk yetkilileri dışlayan Rum yetkililer dışlanmadığı zaman sanki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınacağı endişesini taşıyorlar. Bu durum adadaki çözüm-süzlüğü tetiklemektedir. Bay Yannakis Kasulidis, Kıbrıs Türk tarafı ile yapılacak olası bir anlaşmanın olmayacağını söylüyor.

AB Konseyi Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulamasının süresinin dolması üzerine bu süreyi yeniden 12 Kasım 2023 tarihine kadar uzattığını belirtiyor. Buna karşın coğrafi sınır olmamız nedeni ile de bu tür saldırılara muhatap oluyoruz. Geride bıraktığımız Ekim ayında Yunanistan’da yapılan kamuoyu araştırması Yunan halkının büyük çoğunluğunun politikacıların saldırganlıklarını onaylamadıkları ve Türkiye ile iyi komşuluk ilişkilerinin yeniden sürgit edilmesinden yana olduklarını gösteriyor.

Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi aldığı bir kararla 29 Ekim tarihini Kayıplar Günü olarak anılmasını belirlemiş oluyor. Kararda Kıbrıs’taki kayıplara yönelik destek mesajı da veriliyor. Kayıpların akıbetlerinin insani konu olduğu vurgusu yapılırken Türkiye dahil taraflarca bu şekli ile kabul görmesi gerektiği vurgu-lanıyor. Konuya ilişkin olarak BM’in gözetiminde Kayıp Şahıslar Komitesi’nin uzunca bir süredir çalışmalarını devam ettirdiği biliniyor. Türkiye’nin de yapılan bu çalışmalara ekonomik katkıda bulunduğunun da unutulmaması gerekiyor.

BM tarafından Yürütülmekte olan çalışmalar varken alınmış olan bu kararla BM’in çalışmalarını sulandırmak olarak okumamız gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…