Eskişehir, kadınlara verdiği değer ve hayata geçirdiği örnek uygulamalarla her zaman övündüğümüz bir şehir oldu. Büyükşehir Belediyesi’nin attığı adımlar, kadın istihdamını artırma yönündeki gayreti bu şehrin vizyonunu gözler önüne seriyor. Tramvayda kadın vatmanlara, otobüste kadın şoförlere alıştık. Şimdi ise Porsuk Çayı’nda kadın kaptanlar botların direksiyonunda. Düşünsenize, yıllarca parkomat görevlisi olarak çalışan bir kadın, aldığı eğitimlerle kaptanlığa kadar yükseliyor. Bu sadece bireysel bir başarı değil, toplumsal bir dönüşümün işareti.

Sabriye Erbil ve Ebru Metin’in hikâyeleri, “kadın isterse her şeyi başarır” sözünün ete kemiğe bürünmüş hali. Kadınların sadece evle sınırlı kalmadığını, toplumun her alanında var olabileceğini gösteriyorlar. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin bu uygulaması yalnızca bot kaptanlığıyla sınırlı değil. Yıllardır kadınların iş gücüne katılımı için atılan adımlar, bugün Türkiye’nin birçok şehrine ilham veriyor. Kadınların sadece çalışma hayatında değil, sosyal yaşamda da daha görünür olması Eskişehir’in en önemli kazanımlarından biri.

Ama gelin görün ki, bu güzel örneklerin yanında Eskişehir sokaklarından çıkan bazı görüntüler içimizi acıtıyor. Daha birkaç gün önce, Odunpazarı’nda yaşanan bir olay hepimizi derinden yaraladı. Bir adam, sokak ortasında eşine defalarca yumruk attı. Kadının çığlıkları, çaresizliği, yerde yarı baygın halde yatışı… Üstelik iddiaya göre aynı kişi daha önce de eşine parke taşıyla saldırmış. İnsan sormadan edemiyor: Böyle bir vahşet, böyle bir barbarlık nasıl olur da bu şehirde yaşanır?

Eskişehir gibi kadına değer veren, eşitlik adına örnek olan bir şehirde bu çirkinliklerin yaşanması asla kabul edilemez. Bir yanda kadın kaptanların başarı hikâyeleriyle gururlanırken, diğer yanda sokak ortasında şiddet gören bir kadınla utanç duyuyoruz. Bu zıtlık, bize hâlâ gidilecek çok yolumuz olduğunu gösteriyor.

Kadına şiddetin savunulacak bir yanı yok. Ne bahanesi olur ne açıklaması. Kadınların da bu noktada bilinçlenmesi gerekiyor. “Ailem yok, kime sığınayım?” diyerek şiddete göz yummak, geri barışmak, bu karanlık döngünün sürmesine neden oluyor. Unutulmamalı ki şiddet bir kader değil, bir tercih. Hem erkeğin tercihi hem de kadının sessiz kaldıkça güçlendirdiği bir tercih.

Eskişehir’de kadın istihdamı ve eşitlik alanında örnek adımlar atılırken, bu şehre şiddet görüntüleri hiç ama hiç yakışmıyor. Bizler kadınların Porsuk’un serin sularında kaptanlık yaptığı, sanatla, eğitimle, üretimle daha da güçlendiği bir Eskişehir’i konuşmak isteriz. Şiddeti değil, başarıyı… Gözyaşını değil, gururu…

Kadına uzanan eller kırılsın ki bu şehir, kadınlara verdiği değeri gölgesiz bir şekilde yaşatsın.