Bu yazımda İYİ Partili Melih Aydın'ın bu şehre yaşattığı rezilliklerden bahsedeceğim, ama muhatap olarak İYİ Parti'yi alacağım, çünkü kendisi ne kadar seviyesini düşürse bile gazeteci ve siyasetçilerle yaşadığı tartışmalara "reklamın iyisi kötüsü olmaz" düsturu ile yaklaşıyormuş! Ve İYİ Parti de "Bize ne bu yaşananlardan, partimizle ne ilgisi var" diye yaklaşıyor olaylara, ancak, Melih Aydın'ın son yaptığı, kusura bakmasınlar İYİ Parti'ye kocaman bir eksi yazıyor, yazmaya da devam edecek...
Melih Aydın siyasete girdiğinden beridir öyle bir tarz uyguluyor ki, son yıllarda muhalif siyasetçilerin bazılarında gördüğümüz "gündeme gelmek için her yol mübahtır" tavrı, kendisinin damarlarına kadar işlemiş gibi duruyor...
Benimle sosyal medyadan giriştiği iki tartışmayı da "bu düzen değişecek ve bedelini ödeyeceksin" tehditleriyle bitiren Melih Aydın'a, Eskişehir'in saygın isimleri, benden habersiz arayıp kendisini uyarmış, ancak o, bu uyarıları dikkate almadığı gibi "Adam popüler, onunla giriştiğim her tartışmadan sonra takipçi sayım artıyor, iyi de reklamım oluyor" diye konuşmuş...
Ben, Melih Aydın'ın tehditlerini iki sebeple dikkate almamıştım...
Birincisi, 30 küsur yıldır yaptığım gazetecilikte o kadar çok tehdit aldım ki, 'demirden korksam trene binmezdim' diyorum artık...
İkincisi ise İYİ Parti'nin değil, ancak Melih Aydın gibi siyasetçilerin zihniyetinin bu ülkede hiçbir zaman iktidar olamayacağını bilmemdir...
İktidarı 'despotlukla' eleştirip ilk fırsatta despotluk yapanlar...
İktidarı 'ekonomiyi iyi yönetememekle' eleştirip kendi ekonomisini bile batıranlar...
İktidarı 'genç ölümlerinden sorumlu tutup' ne zaman psikolojik rahatsızlığı nedeniyle bir gencimiz intihar etse bundan siyasi malzeme çıkarmanın mutluluğunu yaşayanlar...
İktidarı 'kadın haklarına önem vermemekle' eleştirip ilk fırsatta kadınlara hakaretamiz konuşup kadınları cinsel obje gibi görenler...
Hangi partide olursa olsun bu zihniyette olanların bu ülkede iktidara gelmesi imkânsızdır, bu biline!
***
Milli İrade gazetesinde köşe yazılarını okuduğunuz, Kanal 26'nın Ana Haberi'nde evinize konuk olan, kardeşim kadar sevdiğim Aybüke İnce; geçenlerde (aslında) tam da Melih Aydın'ın seveceği gibi bir yazı yazdı! Son zamanlarda kimsenin dikkate almadığı için ismini anmadığı Melih Aydın'a yönelik, "Arkadaşının babasının cenazesinden sonra keyif içinde kivi içerken fotoğraf paylaşılmaz. Siyasetçi böyle davranmaz, ancak influser (sosyal medya içerik üreticisi) olanlar, etkileşim kasmak için böyle davranır. İyi siyasetçiye yakışmıyor" diye özetleyeceğimiz bir yazı...
Sevgili Aybüke ile zaman zaman tartışırız. Kendisi, iki gün önceye kadar Melih Aydın'ı kaliteli siyasetçi, iyi insan, yükselen genç politikacı olarak görür ve benim, "Çok gençsin ve insanları iyi tanımıyorsun" ikazlarıma muhatap olurdu.
Aybüke'nin Melih Aydın hakkında yazdıklarını okuyunca, "Tam da Melih Aydın gibi gündeme gelmek için her şeyi yapan insanların isteyeceği bir yazı. Bu tür siyasetçileri parlatmanız ne Eskişehir'e ne de İYİ Parti'ye iyilik oluyor" diye eleştirmiştim kendisini...
Aybüke şimdi çok üzgün. Haklı çıktığım için değil, kafasında bir yerlere oturttuğu kişilerin gerçek yüzünü gördüğü için üzgün...
Neyse maalesef bu ülkede insanlar böyle hayal kırıklıkları yaşadığı için büyüyor ve insanların aslında kaç paralık insanlar olduğunu böyle böyle anlıyor...
Melih Aydın, Aybüke İnce'nin, naif, kibar ve gazetecilik açısından hiç gerek olmayacak kadar nezaket içeren yazısına, sosyal medya hesabından öyle saçma sapan ve bence suç dolu bir açıklama yaptı ki, şimdi Eskişehir'deki birçok gazeteci bu açıklamaya tepki gösteriyor...
Sevgili Aybüke'nin babasının desteği ile aldığı otomobili, sanki kendisine hediye edilmiş gibi sunmasını mı anlatayım, hiçbir zaman kendisinden 'iş istemeyen' birisinin sanki iş için kendisine yalvarmış gibi göstermesini mi anlatayım...
25 yaşında, mesleğe, okurken başlamış, okul bittikten sonra memleketine dönüp şehrine, şehrinin gelişmesine katkı sunmak isteyen, genç bir kadın gazeteciye hiç de yakışmayacak, terbiye sınırlarını aşan, iftira dolu paylaşım...
***
Şimdi sevgili Aybüke İnce ve Melih Aydın ile geçmişte giriştiğim tartışmaların siyaseten olduğunu zanneden/zannetmek isteyen birçok meslektaşım, kendisinin gerçek yüzüyle karşılaştı!
Ancak bu duruma sevinemiyorum tabii ki!
Ben, "Bir gazeteci, herhangi biri ile kavga ederse her zaman gazeteci haklıdır" diyenlerden değilim. Ne zaman bir gazeteci tehdit ya da hakaret ile karşı karşıya kalsa kendisini sevmesem de destek olurum tabii ki, ancak gazetecilerin giriştiği kavgalarda her zaman haklıyı ararım. Melih Aydın ile yaşadığım kavgaların tehdit boyutuna ulaşmasına rağmen meslektaşlarımın, "Hakkı Kutlu'nun da hatası vardır belki, hem o kendisini koruyacak kadar güçlü" diye hiçbir zaman bana destek olmamasını bile anlayışla karşıladım. Kimisi de siyaseten Melih Aydın'dan yana oldu tabii ki...
Ancaaak bu olayda Aybüke İnce'den yana gösterilen tavrı (çok şükür) da sadece bir 'meslektaş dayanışması' olarak görmüyorum, böyle görülmesini de doğru bulmuyorum...
İYİ Parti bugüne kadar Melih Aydın kiminle kavga etse kimi tehdit etse kime hakaret etse sessiz kaldı!
"Canım bu da bizim şımarık çocuğumuz" mu dedi de sessiz kaldı, yoksa "Ne güzel işte İYİ Parti'ye oy vermeyen/vermeyecek herkesi bir güzel tehdit ediyor" diye mi konuşmadılar bilmiyorum, ancak bu son olayda (belki de) çok sağlam bir seçmenlerini kaybetmiş olabilirler, kim bilir!
Sadece Aybüke İnce'yi mi kaybettiler, sevgili Aybüke'ye yapılanların yanlışlığını bilen, İYİ Parti'ye oy vermese bile CHP ile ortak hareket ettiği için bu partiye sempati duyan birçok kişiyi de kaybettiler!..
Ve hâlâ susuyorlar...
"Bize ne bizi ilgilendirmez" diye düşündüklerini sanmıyorum...
Bu yaşananların kendilerine ne kadar zarar verdiğini görmüyorlarsa, göremeyecek kadar iletişimden uzaklarsa niye siyaset yapıyorlar ki!
O zaman insanın aklına bir tek şey geliyor maalesef: İYİ Parti'nin siyaset anlayışı da kadın, genç diye ayırmadan her önüne gelene iftira atıp, tehdit edip, hakaretamiz söylemlerle sindirmeye çalışmak mı?
İnsan böyle olmasını istemiyor, ancak bu sessizliği görünce düşünecek başka bir sebep bulamıyor!..