İnsan önce dünya ve göklerin büyüklüğüne bakıp sonra kendi durumunu değerlendirmeli. Değerlendirip kendini doğru tanımalı. Ona göre ilim ve bilgi sahibi olmalı. İlim rasgele bir hocadan değil birkaç ilimle mahir güzel ahlaklı, dürüst âlimden alınmalı. Hayâsızdan ilim tahsil edilmez. İlim elden geldikçe ilmiyle amil asil kişiden tahsil edilmeli. Hayatın en akıllı işi insanın kendini bilmesidir.  Mesele kula, kul olmak değil Allah’a kul olabilmektir.

İnsanlık hâlinin acı olaylarından biri de, beş sınıf insanın beş güruh insan elinde acınacak duruma düşmesidir. Birincisi, kötülerin baskısı altındaki iyi insanlar. İkincisi cimrilerin tahakkümü altındaki tasarruf yapamayan cömertler… Üçüncüsü, zalimin gözetimi altındaki adiller… Dördüncüsü cahilin yönetimindeki âlimler... Beşincisi gösteriş müptelası zenginin mahiyetindeki yoksullar…

İlimden maksat akli, nakli, felsefi olarak Allah’ı zati, sıfatı ve fiilleriyle bilmektir. Kula gereken Allah’ın kudretine delalet eden hikmeti idraktir. Hayatı idrak nispetinde yaşamaktır. Meyvelere baktığımızda bazılarının özünün dışta, bazılarının içte, bazılarında ise kabuk ve özün bir olduğu görülür. Örneğin ceviz, kaysı ve incir de olduğu gibi. Tahıllarda da her bir cinsin şekli başka başkadır. Nohut, fasulye, mercimek vs. de olduğu veçhe...

Resül-i Ekrem: “Ümmetimin helaki iki tip insandandır. Biri fasık âlim, diğeri cahil abit. Hakk’a tam teslim olursanız Allah, size cehaleti olmayan ilim verir.  Siz gereği gibi Hakk’tan korkarsanız denizler üzerinde yürür ve dağları emrinize alırsınız.” buyurmuştur.

Bir gün Ebu Ümame, Hz. Peygamber’e: “Ey Allah’ın Resülü âlim mi, yoksa abid mi daha üstün?” diye sormuş. Hz. Peygamber: “Âlimin abide üstünlüğü benim, sizden birinize olan üstünlüğüm gibidir.” buyurmuş. Hz. Peygamber: “Âlim, Hak’tan korkup halktan utanan, cahil de Hak’tan korkmayan, halktan utanmayıp yalan ve hezeyanlarla uğraşan kimsedir. Bu tipler okuryazar olsalar yine de cahildirler. Abid ise, Allah için ilmiyle amil olup başkalarına örnek olandır.”âlim, abid ve cahili böyle tarif etmiş.

İbadetler yalnız Allah’ın emri olduğu için yapılır. Cehennemden kurtulup cennete girmek için yapılmaz. İbadetleri işlemekten maksat Allah’ın rızasını kazanmaktır. Salih amel dört ahvalle olur. Birincisi niyet. İkincisi faydalı ilim. Üçüncüsü vera. Dördüncüsü ihlastır. Şirk de üç çeşittir. Biri şirki-celiyye; aşikâre küfür. İkincisi şirki hafiy; günah işlemekte ısrar. Üçüncüsü şirk-i ahfa, riyadır. İnsanlar görsün diye amel edilmeyeceği gibi insanlar görmesin diye de ibadetler terk edilmez.  Böyle niyetli ibadetler riyadır.

Her hangi bir kurum ya da kuruluş meşruiyetini hukukla kazanır. Din de, hak dinliğini adalet ilkeleriyle elde eder. Müslümanın Allah indinde ihlaslı kişiliği de hakkaniyetli davranışları nedeniyle tescillenir. Müslümanın Allah indinde samimiyetinin nasıl ve nelerle tescillendiği Kur’an’da beyan buyrulmuş. Hangi hallerle zedelendiği de açıklanmıştır.

Her Müslümana gerekli hikmet nedir? Hikmet, ilim sahibi olup ilmin gereği ile amil olmaktır. Hz. Lokman’a: “Sen bu mertebeye nasıl eriştin?” diye, sormuşlar. Lokman da: “Doğruları söylemek ve emanetleri sahibine teslim etmekle.” demiş.İnsanın hâlleri rüzgârlara benzer. Bir bakarsın rüzgârlar rahmet olur. Bir de bakarsın felaket.

Her bir rüzgâr kendi görev tanımınca eser. Görevlerine hile karıştırmazlar. Kendini bilen akıllı insan kötülüğe kalkışmaz. İyiliğe gücü yetmese bile kötülük yapmaz. Hiç kimsenin yoluna diken dökmez. Gül serpmekten de vaz geçmez.

Hz. Peygamber, bir gün ashabına: “Müflis kime denir?” diye, sordu. Onlar da: “Meteliği olmayandır.” dediler. Hz. Peygamber: “Onu dövmüş, buna sövmüş, ötekinin malına el koymuş, ona-buna iftira atmış, önüne geleni aldatmışinsandan kıyamet gününde hak sahipleri gelip Allah’tan: “Ya Rab! Bu adamdan hakkımı alıver.” dediklerinde, Allah: “Kimin,sende hakkı varsa hak sahibine öde.” buyurur. Kıldığı namazları, tuttuğu oruçları, işlediği sevapları kendisini kurtarmayandır, müflis.

O gün haklar, hak sahiplerine öncelikle sevaplarla ödenir. Sevaplar yetmediğinde hak sahibinin günahı hak tecavüzü yapanlara yüklenir. Hak tecavüzcüleri sonra da cezalarını çekmek üzere yüzüstü sürünerek cehenneme gönderilirler. İşte gerçek müflis böyle kişilerdir,” buyurmuştur.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre Güllü – 21 TEMMUZ 2022 / Milli irade