Güven ve huzurun koşulu hakkaniyetli paylaşımdır. Hayat, hakkınca sevip sevildikçe güzelleşir. Kazanç, hakkınca elde edildiğinde helaldir. Genç yaşta otelde çalışmak benim için bir hayat okulu oldu. Otele gelip gidenlerin yaşam tarzlarında pek çok farklılıklar gördüm. Bu farklılıkların her biri birer değişik âlemdi. Kirli ilişkilerin kaçınılmaz sonunun hüsran olduğuna tanık oldum. O nedenle kirli işlerin şerrinden hep ürktüm. Kirli yaşamlar temkinli ve itidalli olmakta bana birer ders oldular. Vicdanlı, izanlı insanların huzura ve güvene katkıları göz ardı edilemez.

On beşimde ortaokula başladım. Yaşım on dokuz iken lise iki de okuyordum. Eğitim, öğretim yılsonu yaklaştıkça çıkmaz sokakların vahameti zihnimde canlanıyordu. Gündüzleri okula gidiyor, geceleri bir otelde çalışıyordum. Onurlu yaşam uğruna çalışmak, istikbalim için de okumak zorunda idim. Geleceğimi düşündükçe bazen bitmek bilmeyen bazen de doğmadan batan günlerin gerçekleri ile geceyi gündüze, gündüzü geceye bağlamaya uğraştım. Meçhuller girdabında çıkmaz sokakları gördükçe boş hayallere kapılmadan aklımı eşeledim. Ümitle ufukları aşıp geleceğimin yol haritasını çizmenin çabasını sürdürdüm. Her şey zamanında, her şey yerinde olduğunda insan iyilik ve güzelliklerle buluşur.

İyiler ile kötülerin yaşamı akıl gözüyle görene birer ibrettir. Kirli hayatların ahir hüsranları aklı ereni yeni arayışlara zorlar. En’am suresi 96 ve 97’inci ayetlerde Allah: “Tan attırıp sabahı çıkaran O’dur. Geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı da hesap ölçüsü yapmıştır… Kara ve denizin karanlıklarında yol bulmanız için size yıldızları sebep yapan O’dur. İlim ehli olanlar için ayetleri ayrıntılı açıkladık.” diğer bir hususta En’am suresi ayet 78-79’da: “…Ey halkım! Haberiniz olsun ben, sizin ortak koştuklarınızdan uzağım… Bütün dinleri bırakıp yalınız hakka eğilerek yönümü gökleri ve yeri yaratan yaratıcıya çevirdim ve ben ortak koşanlardan değilim.” diyen, aradığı hakikati arayan Hz. İbrahim’in aradığı gibi aramalı.  

Güvenli, huzurlu yaşam için doğru sözlü, dürüst davranışlı olmaktan başka çıkar yol beyhudedir. Kirli yaşamın cazibesi kendisine hâkim olmayanı alt ediverir. Yaşam kirliliğinin hazin sonunu servetin, şöhretin ve şehvetin hükmettiği insanlarda görmek mümkün… Velhasıl bir süre sonra iş değiştirdim. Yine hem çalıştım, hem okudum. Liseyi bitirdikten birkaç ay sonra da devlet memuru oldum. O zamanlar her kurum kendisi personelini yazılı sınavla alıyordu. Vazifem doğrudan para ile ilgili alım satım işi oldu. Kendi kendime: “Aklını başına topla. Nereye gittinse ya da hangi işe başladınsa para denilen güç karşına çıktı. Bu durum adli ilahinin bir imtihanı olabilir. İradene sahip çık. 

Yetki ve sorumluluğun ölçüsünde, devletin adaletince milletin parasını koru, kolla ve yönlendir. Adli ilahinin sınavını kazanmak için devlet, millet malını sadece yememek yetmez! Aynı zamanda hakkı olmayanlara da yedirmediğinde vazifeni doğru ifa etmiş olursun!” uyarısını yaptım. Kırk iki yıllık memuriyet hayatımda bu düsturdan ayrılmadım. Memuriyetim boyunca işime hile katmadım. İkili oynamadım. Gaza gelip haksız vaatlere itibar etmedim.  Doğru nasılsa öyle yaptım. Doğru ne ise onu söyledim. Korkum, adalet oldu. Devlet, millet malını canımdan aziz bildim. Maaşımın bereketini buldum.

Doğrularımın ölçüsü kanun, nizam ve yönetmelikler oldu. Onun, bunun isteğini değil kanun, nizam ve yönetmelikler neyi emrediyorsa onu yaptım. Devletimin kararlarıyla milletimin malını koruduğum için diş gıcırdatanlar oldu. İlerleyen zamanda o diş gıcırdatanların o dişleri kendi başlarına bela oldu. Devleti olmayanın vatanı olur mu? Vatansızlar ne dini,  ne de milli vecibeleri yerine getiremezler! 

Şucuların, bucuların sahiplenir gibi göründüklerine aldanmamak lazım. Önce duygu sömürüsüyle yaklaşıp av yaparlar. Emellerine erince gözde adamlarını bile satıp geçerler. Onların amacı sömürmektir. Devlet tebaasını unutmaz. Devlet için tebaasından daha kıymetli millet olur mu? Sucuların, bucuların duygu sömürülerini fark edemeyen kirli girdaplarda çırpıldıkça kirlenmeye mahkûmdur. 
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ-25 MAYIS 2024-Milli irade