Bugünleri yaşamadan yarınları yaşamak ne mümkün? Varlığın gayesine ulaşmak için aklın hamd ve şükrü idraki gerekir. Akıl bir eliyle hamdın diğer eliyle şükrün elinden tutup adımlarını ölçülü attıkça hamd ve şükür gayesine ulaşır. İnsan neye inandığının farkında değilse inancının ne kıymeti olur? Din de, bilim de toplumsal uyum, refah ve fayda içindir. Birkaç gün önce bir satış mağazasına uğradım. Mağaza sahibi durmadan “Ya şükür!” diyordu.  Dedim, şükür ne demek? O da:”Hamd ne demek?” dedi. Hamd seni, gökleri, yerleri,  varlığı, yokluğu yaradan Rabbin kudretini, rahmetini, bereketini, felaketini unutmamaktır. Sonra “Ya şükür, ne demek?” dedi. Fırsatı hak bayram bilmeden, ne kaparsam harmanımdır demeden Ticarette alırken hangi hassasiyetle alınıyorsa o hassasiyetle satmaktır, şükür. 

Akıl, dile deldi: “Hamd ve şükre gelin birlikte sevelim sevilelim. Hakkaniyetle topluma fayda sağlayalım.” dedi. Hamd ve şükür: “Ey akıl! Biz, senin olduğu yerde varız. Senin hüküm sürdüğün yerde sevgi, saygı, adalet, güven ve hoş görü olur.” dediler.  Akıl: “Sırlar âleminden Allah’ın insanlığa bahşettiği büyük bir değerim. İnsan iyiliği de, kötülüğü de benimle yaşar. Hamd, Enam suresi ayet 162’de, Allah: “De ki: “Doğrusu benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” buyruğunun farkında yaşamaktır.  Şükür de: “Allah, sizi hiçbir şey bilmez bir hâlde analarınızın karnından çıkardı. Şükredesiniz diye size işitme, göz ve kalpler verdi.” Nahl suresi ayet 78’de, ayetin mucibi bilinciyle hayatın mücadelesini vermektir.  Şükür, insanın umduğunu hakkınca bulduğuna sevinmesi hâlidir. 
Bazı din tacirlerinden çıkar uğruna fiziksel kisveye büründükleri gibi dillerine de dini kavramları doladıkları malum. Bilmemek ayrı şey… Tuhaf olan kirli amaç uğruna insanların kandırılması...  Kul, Rabbinin kudret ve azametini tasdik edip geçmiş ve gelecek adına var oluşun hoşnutluğunu dile getirmesidir.  Şükür kulun, Rabbinin kendisine verdiklerine memnuniyetinin ifadesidir. Hamd ve şükrün aralarındaki farkı kavramak gerek. Şükür, Allah’ın kulunu sıkıntıdan kurtardığında kulun sevinç gösterisidir. Kişinin kendisini kötülüklerden koruyup iyiliklerle buluşturan Rabbine teşekkürüdür. Allah’ın nimetlerinin layığı veçhe kişi veya toplum üzerinde görülmesi hâlidir. İnsanın imkânları israfa kaçmadan, cimriliğe sapmadan kullanım hakkının eylem ya da söylemidir. 

Günümüzde kavram kargaşası almış başını gidiyor. Giderken de zihinleri kirletip gidiyor. Ne hazin ki, bazıları akıntı girdaplarında sağa sola savrulup duruyor. Ne, neye inandığının farkında… Ne de, niye inanmadığının bilincinde. İnsanlığın bu bocalayışı aklın gözü ile görmediğinden, aklın kulağı ile dinlemediğinden kaynaklı gafletten başka ne olabilir? Kirli yaşama hamd,  harama şükrün Rab katında kıymeti olur mu? Misalen Allah’ın verdiği elle kazanılan helal kazanç şükrün kendisidir. Müslüman sevmek ve sevilmek duygusunu geliştirip diğer hak sahiplerinin haklarını da kendisininki gibi aziz bildiğinde toplum vicdanı olgunlaşmış demektir. Kişi hamd, şükür ve methini bu minvalde yaptığında insaf anlamını bulmuş olur.  “Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemin, hamd âlemlerin Rabbi’ne… Hamd da bağlılık ve şevk ağırlıklı iken şükür de sevinç, dostluk daha hâkimdir. Şükür, geçmişte gerçekleşmiş bir gerçeğin saygı ile yâdıdır. 

Hamd geçmişte verilmiş, gelecekte verileceklere şevkle bağlılığı dile getirmektir. Hamd,  şükrün mutluluğunda haklı bir nedenle elde edilmiş ya da elde edilmesi ümit edilenlere karşı duyulan zevkin ifadesidir. Hamd, meth kavramından daha özeldir. Meth genele şamil olabilir. Hamd ise yüceltme manalı övgü içerir. Hamd nihai irade sahibinin iyiliğine, ilmine ve yüceliğine yapılır. Beden güzelliğine hamd edilmez. Övgü, beden güzelliği gibi pek çok vasıfla bir kuzuya veya bir keçiye bile yapılır. Hamd için iyiliğin, isteğin amacına ulaşması şart değildir. Şükürde iyiliğin, isteğin kişiye ulaşması şartı vardır. Hamd, şükür ve medh ilk bakışta aynı anlamlı gibi olsalar da kendi nitel ve özellerinde birbirinden farklıdırlar. Hamd ve şükür tamamen meşru ve ahlakidir. Medhin meşru ve ahlaki olduğu kadar ahlaki olmayan yönleri de vardır.  Kul, Rabbine “Hamd-ü sena” etmeye mecburiyeti vardır.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!


Yunus Emre GÜLLÜ - 01 HAZİRAN 2024 /Milli irade