Suluboya, resim tekniklerinde en zor alanlarından biridir. Bu alanın bir ömür bıkmadan  sürdüren  ve ülkemizde suluboya’nın önde gelen büyük  usta ressamı Sabri Akça’dır. Sabri Akça 8 Temmuz 2022 günü 86 yaşında Ankara’da  vefat etti. Onu hep  yaptığı karlı kış köy manzaraları ile tanınıyordu.

SA 1 (2)

    Sabri Akça, 1936 yılında Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi Sancar köyü doğmuş. 1948 yılında Çifteler Köy Enstitüsü'nü bitirdi. 1951 yılında yetenek sınavını kazanarak,önce  İstanbul Çapa Resim Bölümüne başlamış, sonra da  Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümüne devam etmiş ve 1957 yılında mezun olmuş. Kastamonu’da ve Yozgat Akdağmadeni Lisesinde 10 yıl resim öğretmenliği yapmış. 1978 yılında  mezun olduğu Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümüne hoca olarak geri dönmüş ve ülkemize aralarından bir çok ressamın da kazandırdığı resim öğretmenleri yetiştirmiş. Öğrenciliği sırasında, Devlet Resim Heykel Sergilerine 5 yapıtı ile kabul edilen sanatçı, 1981 yılında Devlet Resim-Heykel Sergisinde soyut figüratif bir eseri ile resim ödülü  almış. Aynı yıl DYO Resim yarışmasında da mansiyon ödülü kazanmış. İlk kişisel sergisini 1982 yılında açan Sabri Akça’ya 1984 yılında Kültür Bakanlığı kendisine “Sanata Hizmet Takdirnamesi” verilmiş.Ayrıca Avrupa, Amerika ve Türkiye'de özel koleksiyonlarda eseri ve  çok sayıda ödülleri  bulunmaktadır.

    Sabri Akça bir söyleşide “Kar resimleri yapma nedenim de çocukluk yıllarıma dayanır.Yazın o kadar çok ırgatlık yapardım ki çok yorulur ve kışı beklerdim. Kar yağsa da artık ırgatlık yapmasam ,dinlensem diye. Kar resimlerim kış özlemimdendir.” Derken “Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsüne girmek hayatımın en önemli başlangıcıdır.Orada bölüm seçerken hemen resim öğretmeninin arkasına geçtiğimde cebimde kömür parçaları vardı. Beyaz badanalı köy odalarının duvarlarına hayvan figürleri,av manzaraları yapmak en büyük tutkumdu zira. Okulda ceza alan çocukların deforme,komik resimlerini yapardım,yaptığım şeylerin karikatür olduğunu çok sonra öğrendim” diye anlatmış.

SA 1 (1)

     Sabri Akça Eskişehir’deki son sergisini 2002 yılında Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde açmıştı. Eserlerinde Karlı köy manzaralarında köy evleri, köy  yolları,  ağaçlar, her eserinde mutlaka biriki köylü kadın vardı. Kimisi dertleşen, kimisi misafir geçiren, birbirine gidip gelen kadınlar onlara eşlik eden köpekler. O sergisi için yazdığım yazıda sergide 18 yağlı boya, 16 suluboya olmak üzere 34 eserinini sergilediğini yazmışım. Eserlerinin adları da; Köy Sevgisi,Güzel Sessizlik, Tepedeki Evler, Komşular, Kış Ağaçları, Sonbahar’dan kalan, Güneşli Kış’mış. Sergide kadın protreleri gibi, soyut eserlerde verdiğinin örnekleri varmıştı. Bütün bilgi ve deneyimlerini paylaşan, konuşkan samimi,sevgi dolu anadolu insanı, anadolu sanatçısıydı…

Sanatı kendinin dışında sevenler (1)

Ülkemizde sivil sanat kurumları olan sanat derneklerinin yönetimlerine baktığımızda hep akademik sanat eğitimi almamış ama çocukluğundan beri sanata ilgi duymuş, sanat etkinliklerini izlemiş, sanat yayınlarını takip etmiş, kendileri de biraz amatör, hevesli olarak ilgilenmiş, başka şehirlerde yapılan sanat etkinliklerini duydukça, okudukça, gördükçe kendi doğup büyüdüğü şehrinde, ülkesinde de yapılmasını isteyen sanatın işlevini anlamış kişilerin olduğunu görürüz. Bunlara  “sanatı kendinin dışında sevenler” denilir.

     Bu sadece sanat derneklerinde değil devlet adamları liderlere, kültür bakanlarına, üniversite rektörlerine  kadar da görünen şeydir. Örneğini, çağdaş Türkiye Cumhuriyetini kuran devrimler yapan Mustafa Kemal Atatürk  yaşamı cephelerde geçmiş bir askerdir. Devrimlerine baktığımızda ilk önce insanı yaratan sanat üzerinde müzikten heykele kadar yaptığı devrimleri görürüz.

     Eskişehir’de,  Anadolu Üniversitesi’nin kuruluşunda Rektör Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’dir. İktisatçıdır.  Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Devlet Konservatuvarı’na kadar sanat eğitimi ile ilgili bölümlerin kurulmasındaki çalışmaları onun çocukluğundan beri sanata ilgisi ve Eskişehir’i İstanbul, Ankara gibi sanatın yoğun yaşandığı çağdaş şehir yaratma hedefi ile, büyük önder Atatürk ve devrimlerini iyi özümsemişliğinin çabasıdır. Büyükerşen bunu gerçekleştirmiş midir? Evet gerçekleştirmiştir. Bugün Eskişehir sinema’dan cam sanatlarına, tiyatrodan seramik’e, heykele kadar tüm sanatlarda etkinliklerin yaşandığı, eğitiminin yapıldığı, sanatçılarının yaşadığı, müzelerinin olduğu, festivallerin yaşandığı şehirdir.

     Anadolu Üniversitesi’ndeki Güzel Sanatlar Fakültesi kuruluşunda “Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksek Okulu”dur  ve başındaki müdür, Prof.Dr. Engin Ataç’daiktisatçıdır.Güzel Sanatlar Fakültesi’nin ilk yılları yani Ataç dönemi, fakültenin en iyi yıllarıdır. Bir röportajda Ataç “Biz öğrenciler, öğretim üyeleri gece gündüz hep beraberdik” demiş. Fakülteyi beraber yaratmışlardı.

Prof.Dr. Engin Ataç daha sonra Anadolu Üniversitesi’nin Rektörü oldu. Rektörlüğü döneminde de sanat eğitimi yapılan fakülte ve bölümlerinden kopmadı. Çok büyük ve doğru işler yaptığını gördük. Tiyatro Anadolu, Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası, Çağdaş Sanatlar Müzesi, Eğitim Karikatürleri Müzesi, Anadolu Üniversitesi’nin TVA televizyonu. Kampüs’ün açık hava heykel müzesine dönüşmesi gibi.

     Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunda ve  ilk yıllarında müdür Prof.Dr. Zühtü Altan’dır. O da iktisatçıdır. Bugün Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı parmakla gösterilen ve ülkemize, adını yurt dışında duyurmuş  çok önemli sanatçılar kazandırmıştır.

      Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi 1966 yılında kurulmuş. Kanuna göre, önce liseden bir resim öğretmeni müdür olmuş. 1977 yılında bugün adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan  İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu heykeltraşŞahir Özyüksel müdürlüğe getirilmişti ama galerinin en iyi yılları 1981-2000 arasındaki yıllardır. O yılların müdürlüğünü Eskişehir İktisadi Ticari İlimler Akademisi (İTİA) mezunu İktisatcı Gülşen Akın yapmıştı.

     Türkiye genelindeki sanat derneklerinin başındaki yöneticilerine bakın. Mehmet Bayhan, İstanbul Fotoğraf Amatörleri Derneği (İFSAK) Bugün dünya fotoğraf dernekleri arasında saygın yeri olan dernektir.KemalCengizkan’ların yarattığı Ankara Fotoğraf Sanatı Derneği (AFSAD) birer efsane gibidir.  İçel Sanat Külübü incelenmeye değer sanat derneğidir. 1952 yılında kurulan Ankara Sanat Sevenler Derneği’ni  Ankara Sanat Kurumu’na dönüştüren başkanı Hukuk Profesörü Anıl Çeçen’dir. Bugün Türkiye’nin önde gelen sanat derneklerinden biri olan Birleşik Ressamlar Heykeltraşlar Derneği’nin başkanı  Hasan Basri Uslu gazetecidir.