İnsan duygular ve düşler arasında yaşar. acılar çeker şiir yazar, sever, coşar şiir yazar. Kısaca yüreğinin sesini ortaya çıkarmasıdır. Bu insanın en insani yanıdır. Oktay Akbal’ın dediği gibi belki de “İnsan ilk kez şiirle konuştu” Çünkü şiirin her çağda, her coğrafyada önceleri sözle sonrada yazılı olararak süregeldiğini, şair diye birilerinin yaşadığını, geride şiirlerini bıraktığını görüyoruz.

      Şiir yazmayanımız var mıdır? Kimimiz çocuk yaşında. Kimimiz gençliğinde. Kimimiz de kırkında başlamıştır. Kimimiz gizli gizli, kimimiz  de yazdığını dergilere, yarışmalara göndererek, sonrada kitabını bastırarak paylaşır. Şiir yazma yolcuğu şairliğe varır, şiirlerle yaşar. Yaşarken de ışığını saçar, insanın insani duygularını geliştirmek için…

     Şiir, çağlar öncesinde MÖ 400-500’lerde Dionysos şenliklerinden beri biraraya gelinerek topluma şairlerin okumalarıyla başlamış. Bunu bugün şiir etkinliklerinde, festivallerinde sürdürülüyor. Bu esasında şairlerle yüzyüze tanışma, şiirleri şairin kendi paylaşımıyla dinlemek, etkilenmek ortamıdır.

    Şiirle, şiir etkinliklerinde tanışılır. Şiir etkinliklerinde etkisi, güçü yaşanır. Bir şair, şiir etkinliğinde daha yakından daha iyi tanınır. Hatta yeniden keşfedilir. Şiiri, şiir etkinliklerinde seversiniz. “Aş kalabalıkta tatlıdır” denildiği gibi şiir etkinlikleri sizi şiire çeker, kendinizde şiirsizliğin boşluğunu hissedersiniz…

     Kitapların, sanat-edebiyat dergilerinin çok okunduğu, her gün dolu dolu sanat etkinliklerinin yaşandığı, sanata önem verildiği ülkelerde en yaygın etkinlikler arasında şairlerle buluşma, şiir etkinlikleri en önemli etkinliklerdendir. O ülkelerde şiir kitaplarının baskı ve satışlarının düşüklüğünden yakınma yoktur ve de kendi şiirlerini açmış, dünya şiirini tanıma çalışmaları vardır festivalleri onun için talep ederler. Bizdeki gibi şiir üzerine tartışmalarda yaşanmaz…

      Daha önceleri İstanbul ve Ankara’da  şiirimizin önde gelen şairleriyle yaşanan, sonra unutulan şiir etkinlikleri 2000’li  yıllarda  tekrar yaygınlaşmaya başladı. Eskişehir’de de bilinçli sivil sanat kurumumuz Eskişehir Sanat Derneği’de 2000’li yıllarda Yunus Emre Şiir Buluşması ve diğer şiir etkinlikleriyle ülkemizin tanınmış şairleriyle  bu şiir etkinliklerini başlatıp her gün yeni çalışmalarıyla sürdürüyor…

Geçtiğimiz gün Eskişehir Sanat Derneği, Büyükşehir Taşbaşı Kültür Merkezinde Eskişehirin 24 şairiyle ülkemizde çağdaş şiirimizinöncüleri olmuş,  tanımış şairlerimizin şiirlerini, kendi şiirleriyle beraber okuyarak farklı bir şiir etkinliği yaşattılar.

     Derneğin Şiir Birimi Başkanı Engin Kükrer’in koordinatörlüğünde, Sevcan Özkan’ın sunuculuğunda ve Kerim Yılmaz’ın da görsel sunumu ile Nazım Hikmet’ten Atilla İlhan’a, Ataol Behramoğlu’ndan Ahmet Arif’e, Cemal Süreya’dan Ümit Yaşar Oğuzcan’a, Şükrü Erbaş’dan Rüştü Onur’a kadar şairlerimizin şiirlerini Burçin Laçin Altay, Buse Balcı, Canan Tümen, Cengiz Ersöz, Doğan Pişkin, Emel Güneş, Emre Coşkunlar, Engin  ve Nehir Kükrer, Feridun Aldemir,Ferziye Küçük, Figen Şentürk, Füsun Uluşahin, Gülşah Demirci, Güngör Kibaroğlu, Kadriye İmgek, Levent Kürkçüoğlu, M. KuddusiÇetinkuş, Mehmet Eratak, Osman Özenbaş, Rabia Barış, Salih Akpınar, Sevcan Özkan, Sevgi Nigar Öztürk kendi şiirleriyle beraber okudular. Gerçekten; şiir severlerin salonu doldurduğu, profesyonelce hazırlanılmış iyi bir şiir etkinliği yaşandı Eskişehir’de…

 

Çevresel Sanatın Eskişehir’deki temsilcisi : Belma Usluoğlu

     Son yıllarda yeni tanıştığımız sanatlar var. Bunlardan biri “Geri dönüşüm sanat” hurdaya çıkmış eşyalardan, otomobil parçalarına hatta çöpe kadar kullanımdan çıkmış malzemeleri sanat eserine dönüştürme sanatı. Diğeri de “Çevresel sanat ya da ekolojik sanat” denilen, doğada bulunan bitkisel artıkları kullanarak sanat eserine dönüştürme sanatı. Her ikisi de sanatçının gözünde çağrışım yapma ile başlıyor. Örneğin sık sık ağaç köklerinden ya da dallarından doğal yapısını değiştirmeden “Doğadan heykeller sergisi” gibi sergilerde görüyoruz. Bu sanatların bazıları çevreci harekete destek amaçlı olurken  bazıları da doğaya hayranlığa boyut kazandırma amacını taşıyor. Bunun örneklerini Eskişehir’de açılan sanatçıların sergilerinde de görüyoruz.

     Geçtiğimiz gün Tepebaşı Belediyesi’nin Atila Özer Karikatürlü Ev sergi salonunda kişisel sergisini açan  Belma Usluoğlu’nun “Gözde Öze Bir Yol” sergisinde karşılaştım.

     Önce ceviz kabuğu içersine yerleştirilmiş köy ve deniz manzaralı resim çalışmalarını gördüğümde “Küçük güzeldir” anlayışında çalışan sanatçılardan birinin sergisinde olduğumu sanmıştır. Diğer eserlerinde, kurumuş yapraklar üzerine çalışmalar yaptığı gördüğümde Belma Usluoğlu’nun çevresel çalışmaları olan ve bunda çok çok başarılı eserleri olduğunu gördüm. Hele bir eseri var ki, afişinde de kullandığı tabak içersine eşit dairesel yerleştirmesi onun en unutulmayacak eserlerinden biri…

     Gerçekten, şu sonbahar günlerinde yere düşmüş, üzerine basıp geçtiğimiz yapraklara can veren, onların üzerlerine resimler, rengarenk yeniden yaşatan ve odalarımıza taşıyan bir sanatçı Belma Usluoğlu. Esasında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü mezunu seramik sanatçısı…

     Bu hafta kişisel sergisinde farklı bir sanatçı tanıdım. Sadece ben değil herkes bu sergiyi görmeye gitti…