Eskişehir, İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e hatlarıyla trenlerin gelip gittiği, günün her saatinde yolcu trenlerinin, yük trenlerinin düdüklerini öttürdüğü demiryollarımızın kavşak noktasındadır.

tren

İstanbul-Bağdat demiryolu 1894 yılında Eskişehir’den geçilirmiş. Demiryolu yapılırken, Eskişehir’i geliştirecek buharlı lokomatiflerin ve vagonlarının bakım ve onarımı için halk arasında “Kumpanya” denilen Cer Atölyesi kurulmuş. Kurtuluş savaşımızda büyük görevleri yerine getirmiş bu atölye trenlerin yedek parçaları, daha sonraları “Devrim” arabalarını ve “Kara Kurt” lokomotifini de üretecek fabrikaya dönüşmüş. Bu fabrıkada çalışanlara da “Kumpanyalı” denilmiştir. Sabahın erken saatinde işe,akşam üstüpaydoşundaevine dönmek üzere şehirde görürenmavi tulumlu, bisikletliler hep kumpanyalı (Demiryolu) çalışanlarıdır. Sadece onlarmı? Trenlerde ateşçiler, makinistler, bilet kontrolü yapanlar, tren garında çalışan siyah TCDD’nin resmi giysilileri de vardır. Kısaca Eskişehir’de hiçbir aile yoktur ki bu demiryolunda çalışanı olmamış, demiryollarının ekmeğini yememiş olsun. Sadece çalışanı mı? Eskişehir’de yaşayan herkesin düğünü Demiryolları Düğün Salonu’nda olmuştur. Eskişehir’in en donanımlı hastanesi Demiryolları Hastanesidir, herkes orada tedavi olmuş, çoğunun doğduğu hastanedir. Güreşten, bisiklete, futboldan atletizme tüm sporlarda olimpiyatlara gitmiş, şampiyonlar olmuş milli sporcuların yetiştiği Demirsporu vardır. Kısaca Eskişehir demiryolcu şehridir ve herkesin demiryolları ile anıları vardır. Ne var ki TCDD kısaca Demiryolları Eskişehirin bu yanına vefa borcu bilincinden yoksun. Eskişehir’e güzel bir müze oluşturarak bunu vermiyor. Tren Garı’nın yan taraflarında sapa, herkesin kolaylıkla görüp girmek istediği yerden uzak, küçük bir yapıda, bir Devlet Demiryolları Müzesi kurmuş. İçersinde birkaç lokomatif ve vagon maketi, manyetolu eski telefon, bilet dolabı, birkaç yayın, biraz da tren parçaları konulmuş. Eskişehir’deki müzelerin arasında da adı geçiyor.

Geçen gün Tepebaşı Belediyesi’nin sergi salonunda ülkemizin önde gelen fotoğraf sanatçılarımızdan İbrahim Demirel’in Atatürk’ün yurt gezilerini yaptığı treninden fotoğraflarla “Atatürk’ten Sonra” sergisi vardı. Sergiyi gezerken ister istemez Trenler ve Eskişehir’i düşündüm. Niçin Eskişehir’de Uçak Müzesi gibi kullanılmış kenara çekilmiş lokomatiflerden, vagonlarından Tren ya da Demiryolu Müzesi olmasın?

İbrahim Demirel, sergideki fotoğrafları Kuşadası’ndaki Tren Müzesinde çekmiş. İzmir’in Selçuk ilçesinin 7 km uzaklıkta imiş bu müze.

En eskisi 1887, en yenisi 1952 tarihli Alman, İngiliz, Fransız, ABD, İsveç, Çek yapımı 30 kadar buharlı lokomatif ve çeşitli vağonlar sergileniyormuş.

Evet bir şehire damgasını vurmuş demiryolunun müzesi böyle olur. Küçücük Kuşadası’nda böyle bir müze olurda Eskişehir’de niçin olmaz?

3 üniversitesi olan, hatta birisi de Teknik Üniversite olan, bir yanı ile de sanayi şehri olan Eskişehir’e güzel, herkesin önünde geçtiği yerde böylesi bir Tren ve Demiryolu Müzesi daha anlamlı, daha işlevsel olmaz mı?  Eskişehir’e TCDD’nin bir vefası olmaz mı?

Neriman Karşanbaş Eskişehir’de Sergi Açtı

neriman k

Ressam, seramik sanatçısı Neriman Karşanbaş, kadın (bale) ağırlıklı resim ve seramiklerinden oluşan 11.Kişisel sergisini Odunpazarı Belediyesi’nin Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezinde açtı. 40 yağlıboya, akrilik ve karışık teknikle yapılmış tablolarında kelebek ile balerinin danstaki benzerliğinin ruha taşınmasını anlatan sanatçı seramiklerinde de kadını ve bilhassa kadın rengi denilen mor’u kullanarak “Kadına yaşam hakkı” diyerek son yıllarda kadına karşı şiddete dikkat çekiyor.

neriman

Doğada en az bulunan renk olarak bilinen moru tüm eserlerinde kullanan, hatta kendisine morun ressamı dedirtecek kadar kullanan Neriman Karşanbaş sanat anlayışında “Cintemani motifinde; kalp gözü, dünya gözü, akıl gözünde olduğu gibi birbirine müdahale etmeyen, kınamayan, yadırgamayan farklı bakış açılarına sahip; farklı cins, din, dil, ırk sahip her canlının özgürce yaşama hakkı olduğu” nu vurguyor ve sanatçı duruşu ile eserlerindeki özgürlüğü “İstanbul Sözleşmesi”ile  kadınlar için özdeş ve önemli olduğunu savunuyor.

Neriman Karşanbaş İskenderun doğumlu İstanbul’da yaşıyor. 1995 Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Uygulamalı Resim Eğitimi Bölümü mezunu. Beyoğlu Refia Övünç Olgunlaşma Enstitüsü’nde resim-grafik öğretmeni olarak görevini sürdürüyor.. 1993 yılından beri Adana’dan, İstanbul’a,Muğla’danKonya’ya,Ankara’danŞanlıUrfaya kadar ülkemizin dört bir yanıda düzenlenen sayısız karma sergilerde yer almış. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) üyesi.