Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2025 yılına ait dünya genelinde medya mensuplarına yönelik saldırıların bilançosunu gözler önüne seren çarpıcı bir rapor yayımladı. Rapora göre, gazeteciler için tehlikenin dozu artarken, ölümlerin yaklaşık yarısından tek bir ülke sorumlu tutuluyor.
İsrail, Gazetecilerin "En Kötü Düşmanı" Olarak Kayıtlarda
RSF raporuna göre, 2025 yılı boyunca dünya genelinde düzenlenen çeşitli saldırılarda toplam 67 gazeteci yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin neredeyse yarısına yakını, yani 29 Filistinli medya mensubunun hayatını kaybetmesi, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda gerçekleşti. Bu rakam, yıl içinde dünya genelinde öldürülen tüm gazetecilerin yüzde 43'ünün İsrail saldırıları sonucu hayatını kaybettiği anlamına geliyor. RSF, İsrail'in bu yıl da dünyada en fazla gazeteciyi öldüren ülke olarak kayıtlara geçtiğine işaret etti ve bu ülkeyi "Gazetecilerin en kötü düşmanı" olarak nitelendirdi. Raporda ayrıca, İsrail'in Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye düzenlediği saldırılarda öldürdüğü gazeteci sayısının 220'den fazla olduğu vurgulandı. İsrail, son 3 yılda en fazla basın mensubu öldüren ülke olma unvanını da koruyor. Halihazırda İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan 20 Filistinli gazetecinin bulunduğu bilgisi de raporda yer aldı.
Meksika ve Sudan’da Tehlike Çanları
Küresel çapta gazeteciler için tehlikeli bölgelerin başında maalesef Orta Doğu dışında başka ülkeler de geliyor. Rapora göre, Meksika dünyada gazeteciler için "en tehlikeli ikinci ülke" olarak tanımlandı. Meksika'da bu yıl suç örgütlerinin gazetecilere yönelik artan saldırılarında 9 basın çalışanı hayatını kaybetti. Afrika kıtasında ise, Ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların şiddetlendiği Sudan, gazeteciler için ölümcül bir alan haline geldi. Sudan'da yıl içinde saldırılarda 4 gazeteci hayatını kaybetti. Bu dört gazeteciden ikisinin, HDK güçleri tarafından kaçırıldıktan sonra öldürüldüğü bilgisi raporda aktarıldı. Sınır Tanımayan Gazeteciler raporu, tüm dünyada medya çalışanlarının güvenliğinin ne denli tehdit altında olduğunu ve gazetecilik mesleğinin icra edilmesinin bedelinin ağırlaştığını bir kez daha çarpıcı verilerle ortaya koyuyor.
