Afetlerin ne zaman, nerede ve ne şekilde karşımıza çıkacağını bilemiyoruz. Bazen bir kıvılcım, bazen yerin metrelerce altındaki bir sarsıntı, bazen ise gökyüzünden inen yağışla taşan bir dere... O an geldiğinde insanın aklına ilk gelen şey şu oluyor: “Devlet nerede?”

Çünkü afetin adı ne olursa olsun; ister yangın, ister deprem, ister sel… Vatandaş o anda çaresizdir. Evi yanar, yıkılır, kullanılamaz hale gelir. Her şeyini kaybettiğini düşündüğü o ilk anda, bir omuz arar yaslanacak. İşte orada devletin elini uzatması hayati bir önem taşır. Çünkü vatandaş, böyle günlerde yanında devleti görmek ister.

Tüm Türkiye’de yaşanan orman yangınları, bize bir kez daha bu gerçeği hatırlattı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıklamasına göre, yangınlardan etkilenen vatandaşların acil ve temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için toplam 10 milyon liralık bir kaynak aktarıldı. Sadece Eskişehir’e 2 milyon lira gönderildi. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları eliyle bu kaynaklar hızla ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.

Peki bu yeterli mi? Elbette değil. Ama en azından “devlet nerede?” sorusunun cevabı ortada. Ayrıca yalnızca maddi yardım da değil, psikososyal destek anlamında da ciddi bir emek harcandığını görüyoruz. Son bir haftada 11 ilde toplam 2 bin 112 kişiye destek sağlandı. Yani vatandaşın yalnız olmadığını hissetmesi için sadece ekmek, su, çadır değil; bir söz, bir teselli de verilmiş.

Yangınlar bir yana, elbette Türkiye’nin hafızasına kazınan en büyük afetlerin başında depremler geliyor. Özellikle 6 Şubat 2023 depremleri, milyonlarca insanın hayatını altüst etti. Ama o günden bu yana yapılan konutlar, kurulan geçici barınma alanları ve devletin depremzedelere uzattığı yardım eli, bu ülkenin dayanışma ruhunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Bakın, sadece geçen haftalarda teslim edilen yeni afet konutlarına bakalım. Birçok ilde kalıcı konutlar hızla yükseliyor. Devlet, "ben buradayım" diyor. Evet, geç kalınan yerler var mı? Var. Eksik yapılanlar var mı? Elbette var. Ama hiçbir vatandaş unutulmadı. Önemli olan da bu.

Şunu kabul etmek gerekir: Türkiye gibi dört bir yanı doğal afet riski taşıyan bir ülkede, afet yönetimi sadece müdahale değil, moral ve umut verme meselesidir. Devlet, yalnızca enkaz kaldırmaz; aynı zamanda duyguları da kaldırır, toplumu yeniden ayağa kaldırır.

O yüzden bugünlerde yaşadığımız her afet bize bir şey söylüyor: “Devlet, sadece normal günlerin değil, zor zamanların da teminatıdır.”

Ve evet, böyle zamanlarda güçlü devlet, yalnızca kurumlarıyla değil; halkının gönlündeki yeriyle ölçülür.