Kimi yorumcular buna “kongre” yakıştırmasını uygun bulmuşlar. Ben de aynı anlama yaklaşık “Kurultay” desem olur mu? Benim göndermede bulunmak istediğim CHP’nin ünlü kurultayları. Onlar da bir büyükçe salonda yapılır, çoğu da tıklım tıklım kalabalık olur.

Bir fark var o kurultaylarla bu toplantı arasında. Orası bir “siyaset arenası” gibidir. Ki, kurultayların da amacı budur. Genel Başkan ve partinin yönetimini oluşturacak diğer kurulların seçimi.

Cumartesi günkü bu toplantı ise bir tür “seçim beyannamesinin” yazımına ilişkin ön toplantı gibiydi. Orada sunumda bulunanlar, dünyaca tanınan yerli ve yabancı bilim insanlarından oluşuyordu. Genellikle de ekonomistler ve iktisatçılar. Bilimsel içerikli sunuşlarda bulundular.

CHP’nin ayni anlamda sunuşları ise Genel Başkan yardımcısı Faik Öztrak ile Genel Sekreter Selin Sayek Böke seçim sonrası parti vaatlerini özlü konuşmalarla tekrarladılar. Bu açıdan bakıldığında son derece dengeli bir toplantı oldu.



Kılıçdaroğlu “Ben de” dedi!

Toplantıyı izleyen Ali Sirmen’in belirtiğine göre kimileri, özellikle de meslektaşları toplantı sürecini eleştirmişler. Özellikle de bilim insanlarının sunuşlarını. “İzleyenlerin bi’şey anlamayacağı bu konuşmalara ne gerek vardı?” türü eleştirilerde bulunmuş. Hatta bazıları “Niye İstanbul’a teşrif etmediler de, Amerika’dan bağlandılar” falan diyesiymişler!.

Ne fark eder! Ama son zamanlarda Kılıçdaroğlu’nun değindiği “Kimi muhalefet yanlısı görünüp de 6’lı Masa’ya yönelen gazetecileri de biliyoruz” dediği gibi bundan sonra da ipi sapa gelmez eleştirilerini sürdürecek onlar.  Günün akşamında izlediği televizyon kanalarından onlardan bazılarını ben de ”teşhis” ettim zaten.

Kemal Bey’e gelince. Öncesinde kısa bir konuşma ile Vizyon toplantını özetledi.  Sonunda ise. 4 saat boyunca konuşulanları vurgulu sözcüklerle konuşmalarda verilen mesajları kendi siyaset diliyle aktardı.

Bu arada yaklaşık bir yıldır beraber olduğu 6 Masanın 5 liderini de paragraflar halinde övgü dolu sözcüklerle anması da şık bir  “vefa” örneğiydi.

Her iki konuşmasında da kimi zaman “ben” kimi de “biz” diyerek hem masadaki diğer liderlere, hem de kamuoyuna aylardır karşıtlarının “adayınızı açıklayın” ısrarlı çağırılarına mesaj vermeyi ihmal etmedi!

Özetle;

-Masanın diğer birleşenlerine Cumhurbaşkanlığı aday adaylarının  arasında ben de varım!.



Şarkılarla, türkülerle…

Önceki yazılarımın birinde “6 ay kala seçim mücadelesi hız kazanıyor” demiştim. Ali Sirmen’de yazısının sonunda benzer bir yorumdu bulunuyor;

“-Seçim süreci şiddetlenme aşamasına geçti.”

“şiddet” sözcüğü malum, yalın anlamıyla “Zor kullanarak bir şeyi elde etmek” amacıyla da kullanılmakta. Bunun siyasetteki adıysa kısaca “Kazanmak için her yol mubahtır” ki işte korkulan budur.

Neyse ki karşı tarafın, yani Cumhur İttifakı cephesinin böyle bir anlayışta olmadığını görünce rahatladım!.. Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Tayyip Erdoğan da aynı saatlerde Şanlıurfa’da mitingdeydi. Yanında da Urfalı Türkücü İbrahim Tatlıses olduğu halde.

Miting öncesi mi, yoksa sonrasında mı bilemiyorum. İkisi oturmuşlar düet yapıyorlar. İçimi rahatlatan işte bu görüntüler.

-Şarkılarla, türkülerle bir seçim süreci!..