Eskişehir Ticaret Odası, Eskişehir’in 1895’lerden günümüze gelen, sadece tüccar örgütlenmesi, şehrin ekonomisi ile ilgili bir kurumu olmasının ötesinde Eskişehir’in gelişmesine, yaşam kalitesinin yükseltilmesine kafa yoran, sahip çıkan, projeler oluşturan vizyonu olan kurumlarından biridir. Hatta öncülerinden, en öndeki kurumudur. Böyle olunca Eskişehir’in kültür ve sanatında da önemli yer alıyor, sanatı ve sanatçıyı da destekliyor. Bu özelliği çok eskilere kadar da gidiyor. Örneğin 1950’li yıllarda İTİA öğrencilerinin Eskişehir’e tiyatro kazandırma olayında Eskişehir Ticaret Odası o yıllardaki düğün salonunu tahsis etmişti. Yakın zamandan bir örnek de Eskişehir’e 1950’li yıllardan beri gerçekleşemeyen fuar konusu. Oda bunu da Eskişehir’e kazandırdı. Şöyle ki; kitap fuarı ülkemizin önde gelen büyük şehirlerimizin hepsinde var iken üç üniversitesi bulunan ve edebiyattan sinemaya, müziğe kadar sanatın her alanında fakültelerinde sanat eğitimi yapılan Eskişehir’in kitap fuarı yoktu. Eskişehir Ticaret Odası bunu da kazandırdı. Eskişehir’in sanat sorunlarının başında bir de ülkemizin sanatını Eskişehir’e taşıma konuşu vardı. Türk sanatının Eskişehir’de de yaşanması. Nasıl ki İstanbul’da Picasso’nun, Rodin’in sergilerinin açılmasıyla İstanbul’un dünya sanat şehirlerinden biri olduğu gibi Eskişehir’de de Türk sanatının önemli şehirlerinden biri olması, sanatçılarının gelişmesi için ülkemizin önde gelen, sanatımızı yaratmış sanatçılarımızın sergilerinin Eskişehir’e taşınması gerekiyor. Eskişehir Ticaret Odası 2009- 2010 sanat sezonunda ETOSANAT adıyla sanat galerisini de açarak bunu da gerçekleştirdi. Şimdi 60’ın üzerinde sergi açılmıştır bu galeride ve Bedri Rahmi Eyüboğlu, İbrahim Balaban gibi ünlü, eserlerini sanat dergilerinde, kitaplarda gördüğümüz sanatçıların sergileri açılmaktadır.

  Geçtiğimiz gün ETOSANAT galerisinde resim sanatımızın önde gelen ve eserlerinde Anadolu motif ve ruhunu işleyen büyük ressamı, şair, yazar, sanat eğitimimizin örnek büyük öğretricisi Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun kırkaltı tablosundan oluşan “Eskişehir’e Merhaba” sergisi ve torunu Sabahattin Rahmi Eyüboğlu’nun söyleşisi vardı. Bu sergi ve odanın etkinlik salonunda yapılan söyleşi Eskişehir’e şimdiye kadar görürmemiş büyük kalabalıkla ve de büyük ilgiyle yapıldı. Torun Eyüboğlu’yu dinleyenler Bedri Rahmi adını ilk kez duyarak gelmişler değildi. Sergiyi gezernler de neredeye tüm eserlerini biliyorları. “Nerede tekrar tekrar yaptığı kendi portreleri?”, “Nerede Babatomi’leri?” denildiğini de duyduk. Torunu Sabahattin Rahmi Eyüboğlu dedesinin sanat hayatını çok güzel anlattı.Büyük ustanın resmimizdeki yerini ve büyüklüğünü eserlerinde gördüğümüz kadar söyleşiside de dinledik.

  Bu sergi, Eskişehir’de bundan böyle sergilerin bir yanının da söyleşi olduğunu gösterdi. Eskişehir’de ya da ülkemizin taşra şehirlerinde sanat ancak böyle söyleşili yapılarak bilgili sanatseverlerin yaratılması gerekiyor. 1930’lu 1940’lı yıllarda Halkevleri’nde böyle yapıldığını da eski sanatçıları dinlerken duymuştuk. Sergilerin önünde birkaç dakika durup bakmak olmadığını gösterdi bu sergi…