Asli işimde olduğu gibi bahçede de güne başlarken hava durumuna göre işe koyulurdum. Hava koşullarına göre işime ayar verirdim. Plansız çalışmayı sevmem. İş motivasyonumu daim yüksek tuttum. Cesaretimi kırmadım. Olumsuz düşünceleri zihnimden uzak tuttum. Ümitsizliğe kapılmadım. Hayal peşinde koşmadım. Realist tarzlaönce işin getirisiile götürüsünü hesapladım. Kafamda olgunlaştırdım.  “Ya Allah!” diyerek uygulama geçtim. Uygulamaya geçerken aşağıda sözünü edeceğim Kehf suresindeki kıssadan aklımca dersi çıkarıp ona göre işime ölçü koyardım.

Günümüz insanının ciddi sorunlarından birisi de unutkanlık. Unutan, unuttuğunda Kehf suresindeki şu ayet düsturunda hareket ettiğinde Allah, kendisine daha hayırlısını nasip edeceğini vaat ediyor. Allah’ın: “Allah, dilerse yapacağım.” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Umarım beni, bundan daha doğru olana ulaştırır.”  de.”  tembihine dikkat lazım! Babamdan intikal yaklaşık iki dekarlıkbir tarlayı yirmi yıl önce bahçe yaptım ve tel örgü içine aldım. Bahçe Seydi suyu kenarında, köyümle Kırka arsında anayoldan bir buçuk km’ içerde idi. Bu bahçenin bana Allah’ın bir lütfu ve imtihanı olduğunun bilincinde idim.

Tarım ve hayvancılık kolay iş değil. Ağır ve maliyetli işler. Zaman ve adam isteyen iştigaller. Müştemilat gerekli faaliyetler.  Bahçe işini, ticari getiriden ziyade hobi gayeli 2001’den 2009 yılı sonuna kadar yaptım. Toprak okul gibidir. Âlem içinde âlemdir. Ektim, diktim, yetiştirdim ve hasat ettim. Bamyadan bibere, fasulyeden barbunyaya, domatesten patatese, soğandan sarımsağa, mısırdan çileğe, bakladan turpa ve karpuzdan kavuna pek çok ürün yetiştirdim. Toprak, vefalıdır. İnsan, kusuru kendisinde arasın. Almasını bilene toprak verirde verir. Ne ekersen onu biçersin. Toprak hile, haset ve yalan yapmaz. Hayatın imtihan olduğunu bilen işine haram katmaz. Haram karışan iştenhayır gelmez!

İnsan için üç büyük tehlikeden biri büyük konuşmak, ikincisi kibir ve diğeri hasettir. Allah, bu üç tehlikeye Kehf suresindekibir kıssa ile dikkat çekiyor. Özetle: “Hiçbir şey hakkında sakın yarın şunu yapacağım, deme… Allah dilerse yapacağım, de. “Gerçek şu ki, inançla iyi işler yapanların emeklerini zayi etmeyiz… Kendilerinebağ verdiğimiz şu iki adamı örnek ver. Aralarında konuşurken arkadaşınadedi:“Benim malım seninkinden daha çok. Adamlar yana da senden daha üstünüm. Bunun sonsuza dek yok olacağını sanmıyorum.”arkadaşı cevaben: “Bağına girdiğinde Maşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır, deseydin ya!” …Derken bütün serveti helak edildi. Allah’tan başka kendisine yardım edecek kimsenin olmadığını ve himayeninyalnız Allah’a mahsus olduğunu anladı.” Hayatın hassas çizgilerini doğru görmek gerek. Aksinde hatlar karışır. Hatlar karışınca felaket olur

Er ya da geç toprak insandan alacağını alır. Toprak, dürüstlük ve akıllı çalışkanlık ister. Toprakla gelen bereketi küçümseyene “Gözünü toprak doyursun” derler. Toprağın değeri hava, su ve güneşle bütünleşince ortaya çıkar. Dedikten sonra dönelim bahçeye: Bahçe ile çay arasındaki söğüt, kavak ve ahlat ağaçlarının manzarası konuma gölge, güzellik ve zenginlik katıyordu. Yaptığım masa, büyük ocak ve fırının varlığı sosyal artılardı.

Bahçemkırsalda yaban hayatıyla iç içe idi. Vahşi yaşam acımasızdır. Orada akıl değil güç hükmeder. Güçlüler kazanır. Zayıflar kaybeder. Daha ötesi mi? Zayıflar güçlülereyem olur. Bahçeyi nafakamı temin ettiğim birincil işimden artan zamanlarda işledim. Özellikle resmi tatil günlerde… Bahçeye bir gün nasıl girdiyse keçiler girmiş. Epeyce telef yapmışlar.

Bir cumartesi günü saat 11.30 sularında üç keçi geldi.  Beni görünce duraksayıp aralarında konuşmaya başladılar: “Bu da, kim? Bahçenin sahibi olabilir. Yaklaşmadan bekleyip tepkisini görelim.” dediler.  “Bir süre sonra: “Başıboş, sahipsiz ne arıyorsunuz burada?” dedim. Beni duymazlıktan geldiler. “Hadi bakalım, doğru geldiğiniz yere...” dedim.Gitmemekte kararlı görünüyorlardı. Keçilere ”Benim bahçeye bu ziyanı siz mi yaptınız?” deyince, birbirine baktılar. Üçü birden: “Bizim için suç itirafı zor ama yalan söylemek çok daha kötü bir durum.” dediler. “Gözüm görmesin sizi. Çabuk kaybolun. Yoksa boynuzlarınızı kırarım.” dediğimde, içlerinden biri “Sıkar!” demez mi?

“Ya Rabbi! Bu hayvanlara zarar vermek istemiyorum. Merhamet duygumu öldürme. Bu keçiler haramı, helali, zararı, ziyanı bilmiyorlar. Kabahat onları bu hale düşüren sahiplerinde… Hayvanların sınav kazanmak ya da kaybetmek gibi kaygıları yoktur. Keçiler beni biraz uğraştırdılar. Birden bir zağar belirdi. Geldiği gibi hışımla keçilere saldırdı. Keçiler kaçtı, o kovaladı. Tepeleri aşıp gözden kaybolup gittiler. O köpek ve üç keçi o mıntıkada bir daha görünmediler. 

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

                                  

Yunus Emre GÜLLÜ - 25 Ağustos 2022 / Milli irade