Eskişehir cam sanatı ile 2004 yılında Anadolu Üniversitesi’nin  Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Cam Bölümü açılmasından  bir yıl sonra Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar  Galerisinde ilk sergilerini açtıklarında tanıştı. Gerçi sanat dergilerimizde cam sanatı ve sanatçılarımız fazla yer almadığından işin doğrusu kırılgan madde olarak camın işlenebilirliğini bilmiyorduk. O yıllarda Anadolu Üniversitesi’nde “Cam Tutku” adıyla aralarında  Alman, Japon, Polonyalı, Estonyalı sanatçıların eserleri de olan cam sanatını ve sanatçılarımızın varlığını  tanıyacağımız önemli bir sergiyi gördük.  2007 yılında da  bu eserlerin Eskişehir Büyükşehir Belediyemize bırakılmasıyla Eskişehir’de  “Çağdaş Cam Sanatları Müzesi” kazandırılmasına şahit olduk. Bunun arkasından tarihi Odunpazarı semtimizin daracık sokaklarında küçük küçük cam sanatıyla ilgili dükkanlar bizlere İtalyanın dünyaca ünlü cam sanatı merkezi  Murano gibi mi olacağız heyecanını başlattı. Bu arada  zaman zaman cam sanatçılarımızın sergileri açıldı. Cam sanatımızın sanatçılarını tanımaya başladık. Bu günler Büyükşehir Belediyemizin Kent Müzeleri Koöpleksi Sergi Salonunda, ülkemizin önemli bir cam sanatçımız Heyecan Bakır Ural’ın “Işık, Cam ve Heyecan 2 Sergisi” var.

cam ser

İstanbul doğumlu olan Heyecan Ural yüksek öğrenimini Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu’nda tamamladıktan sonra Almanya’nın çeşitli kentlerinde yaşadı. Bu süre içinde yoğun olarak değişik seramik atölyelerinde çalıştı. Bunun yanı sıra batik, rölyef, ipek boyamacılığı ile de uğraştı.

Almanya’nın birçok kentinde ve Oslo’da karma seramik sergilerine katıldı.

Türkiye’ye dönüşünde camla tanışmasından sonra kendi çabası ile vitray sanatını öğrendi. 1991 yılından beri profesyonel çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürmektedir. 1993 yılında füzyonla tanıştı. Bu yıldan beri vitrayın içine füzyon parçaları katarak vitraya yeni bir boyut getirmeye çalışmaktadır.

Cam Ocağında katıldığı eğitimlerde Fransız sanatçı ChantalRoyant’dan ve Avustralyalı sanatçı EmmaVarga’danPâtte de Verre, açık kalıp cam şekillendirme tekniklerini öğrenerek çalışmalarına üçüncü boyutu kattı. İç mimarideki cam tasarımları ana ilgi odağını oluşturmaktadır.

Sanat Yazarlığı, Eleştirmen

Sanat  yazarı ve eleştirmenler ülkemizdeki ve dünyadaki kültür-sanatı, etkinliklerini izleyici-okur dediğimiz sanatın üçüncü ayağı olan alımlayıcısı ile buluşturan sanat, sanatçı ve alımlayıcının arasındakiköprüdür. Kısacası;sanat  yazarı ve eleştirmenler bir şehrin sanatında  olmazsa olmazlarıdır.

    Gençliğimde Eskişehir’de sanat etkinlikleri ve sanatçı çevresi niçin İstanbul’da, Ankara’da olduğu gibi olmadığını düşünürdüm. Sonra araştırdığımda, esasında Eskişehir’de de az da olsa sanat etkinlikleri yapılıyordu ve sanatçı çevresi de vardı ama Eskişehirlinin haberi yoktu. Örneğin 1967 yılında Eskişehir Devlet Güzel SanatlarGalerisinde Avrupa Konseyi’nin dünyanın belli başlı başkentlerinde açılmış sergisi açılmıştı. Sergide dünyanın gelmiş geçmiş en büyük  Picasso, Rembrandt, Cezanne, Van Gong, Monet gibi ressamlarının eserleri sergilenmişti. Böyle büyük, ayağına gelmiş bir sergiyi Eskişehir’de yaşayanlar duymadı.

     1970 yılında yaşadığım Almanya’nın Oberhausen şehrindeki yerel gazetelerin bir sayfasının sanata ayrıldığını, o sayfanın bir köşesinde her gün değişik bir sanat yazarının, eleştirmenin şehirdeki her sanat etkinliklerini, yazarını, çizerini tanıttığını, değerlendirdiğini gördüm. Şehrin her semtinde, her etkinliğinin afişlerinin yer aldığı panoların olduğunu görüyordum.

     Eskişehir’e döndüğümde bunları komşum olan ünlü gazeteci Celal Kağnıcıoğlu’na anlattım ve 1975 yılında ilk işim Abdülkadir Gürol’un yayınladığı “Eskişehir” gazetesinde sanat yazarlığına ve sanat sayfası yapmaya başladım. Bugün Eskişehir’de sanat etkinlikleri çok yoğun yapılıyor ama iyi şekilde duyurulmadığı gibi tanıtımı da tam anlamıyla yapılamıyor. Sanat basınımız zayıf, Tiyatrodan, müziğe, plastik sanatlardan lületaşımıza kadar her sanat dalında sanat yazarlarımız, bilhassa eleştirmenlerimiz hiç yok. Gazetelerde okuduğumuz sanat haberleri kurumların gönderdiği yazılar. Örneğin açılan bir sergi haberinde, sergi açılışında bulunan zevat tek tek yazılıyort. Sergiyi açan sanatçının ve serginin tanıtımı geniş bir şekilde yer almıyor. Oysa Eskişehir’de çok çok önemli etkinlikler yaşanıyor. Ülkemizin önde gelen sanatçıları gelip gidiyor Eskişehir onları gittiklerinden sonra duyuyor. Böyle olunca o sanatçılar da hak ettikleri tanıtımı görmüyorlar. Sıradan bir şeylerin yaşandığı şehirlerden biri durumunda kalıyor Eskişehir…