Sevgili okur, bir bardak çay kap, koltuğuna gömül, çünkü bugün Ankara’nın “sakin güç” şampiyonu Mansur Yavaş ile İstanbul’un “süperstar” belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun anket sahnesindeki tiyatrosuna dalıyoruz!
Bu ikili, “halkın sevgilisi” tacını kapmak için çaresizce kapışırken, bir yandan da Recep Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde eziklik duygularını saklamaya çalışıyor.
Ama spoiler: O eziklik, suratlarında neon tabelayla yanıp sönüyor!
Hazırsan, bu algı şovuna bilet keselim, ama dikkat, gülmekten çayını dökme!
Anket dediğin, modern çağın fal bakma seansı.
Eskiden kahve telvesine bakılırdı, şimdi anketörler laptop başında “Yavaş mı, İmamoğlu mu, yoksa Erdoğan mı?” diye sorup nabzı “ölçüyor”.
Ama bu anketler, nedense ya Yavaş’ı “efendi kral” ya da İmamoğlu’nu “vizyon abidesi” ilan ediyor.
Peki, bu sihir nasıl oluyor?
Yavaş, sakinliğiyle meşhur; konuşurken sesi öyle naif ki, sanki bir yoga stüdyosunda rehber.
İmamoğlu ise her köşede projektörle geziyor, adeta bir popstar!
Ama ikisinin de içinde bir Erdoğan kompleksi var.
Her anket zaferi, sanki “Bak Tayyip Bey, biz de buradayız!” diye bağırmanın bir yolu…
Ama o bağırtı, biraz ezik bir çığlık gibi yankılanıyor, değil mi?..
Anket arenasındaki Yavaş-İmamoğlu kapışmasına zoom yapalım.
Her seçim öncesi, anketler “Yavaş cumhurbaşkanı olsa oyları silip süpürür!” diye bağırıyor, ama bir bakıyorsun, diğer sayfada İmamoğlu “yüzde bilmem kaç”la roket fırlatmış!
Yavaş, “az laf, çok iş” mottosuyla sakin sakin algı kovalarken, İmamoğlu “her yerde ben varım” enerjisiyle sahneyi ele geçiriyor.
Ama ikisi de Erdoğan’ın gölgesinde çaresizce debeleniyor.
Yavaş, “efendi adam” imajıyla puan topluyor, ama Ankara’da trafik çilesi, su faturaları, otobüs kuyrukları vatandaşın canını sıkarken, “sakin olalım” demekle iş bitmiyor.
İmamoğlu ise İstanbul’da taksi kaosunu çözememiş, ama dünya liderleriyle Zoom’da poz veriyor.
Anketler mi?…
Onlar, bu ikilinin PR ekiplerinin elinde bir sihirbaz şapkası: İçinden ne çıkmasını istersen, o çıkıyor.
Ama her zafer çığlığı, Erdoğan’a “Bizi de gör!” diye yalvaran bir fısıltıya dönüşüyor.
Yavaş’ın algı taktiği, “konuşmam ama yaparım” üzerine kurulu.
Sosyal medyada her paylaşımda bir “halk adamı” pozu, bir “esnafla çay içme” sahnesi.
Geçen gün bir video gördüm, Mansur Bey pazarda domates seçiyor. Domates! Sanki Ankara’nın altyapı sorunları çözülmüş, sıra market alışverişine gelmiş.
Bu sahneler, anketlerde “halkçı lider” puanları toplamak için birebir, ama Yavaş’ın sakin gülüşü, Erdoğan’ın meydanları inleten üslubu karşısında epey soluk kalıyor.
İmamoğlu ise başka bir alemde!
Her hafta bir “mega proje” lansmanı, bir maraton koşusu, bir de “dünya bizi konuşuyor” tweet’i.
Ama sevgili Ekrem, vatandaş taksi bulamıyor, sen Boğaz’da koşarken trafik bitmiyor!
İmamoğlu’nun “küresel lider” pozları, Erdoğan’ın uluslararası sahnedeki ağırlığıyla çarpışınca adeta bir balon gibi sönüyor.
İkisi de anketlerde parlamak için çırpınıyor, ama Erdoğan’ın gölgesi altında ezikliklerini saklayamıyorlar.
Sosyal medya, bu algı savaşının cephesi.
Yavaş’ın ekibi, “Mansur Bey esnafla kucaklaştı” videolarıyla anketleri cilalamaya çalışıyor, ama bu çaba İmamoğlu’nun şovlarının yanında sönük.
İmamoğlu, bir bakıyorsun New York’ta “İstanbul’u tanıttım” diye poz veriyor, bir bakıyorsun maraton koşuyor.
Ama bu “süperstar” enerjisi, Erdoğan’ın bir konuşmayla gündemi belirlemesi karşısında cılız kalıyor.
Yavaş’ın domates seçme sahneleri de, İmamoğlu’nun “vizyoner lider” pozları da, anketlerde “sevimli lider” imajı yaratmak için.
Ama vatandaşın otobüs kuyruğu, taksi çilesi bitmezken, bu çaresiz algı çabaları Erdoğan’ın gölgesinde kayboluyor.
İkisi de “Biz de varız!” diye bağırıyor, ama sesleri biraz titrek, biraz mahcup.
Bir de şu “tarafsız lider” numaraları var.
Yavaş, herkese mavi boncuk dağıtıyor, kimseyi kırmıyor, “tamam canım” deyip geçiyor.
Ama bu tarafsızlık, “hiçbir şey yapmamak”la karışıyor.
Ankara’nın altyapı sorunları yıllardır çözülememiş, ama Yavaş sakin sakin gülümsüyor.
İmamoğlu ise “herkese hitap eden lider” rolünde, ama her polemiğe dalıyor, her tartışmada başrolde.
Tarafsızlık mı?
O da ne!
İkisi de anketlerde “zirve” peşinde, ama Erdoğan’ın sahnedeki hakimiyeti karşısında adeta öğrenci tiyatrosunda rol kapmaya çalışan acemiler gibi….
Her anket zaferi, sanki Erdoğan’a “Bizi de ciddiye al!” diye yalvaran bir itiraf.
Netice-i kelam, sevgili okur, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun anketlerdeki zafer denemeleri, bir algı tiyatrosu, bir manipülasyon şenliği!..
Yavaş’ın “sakin efendi” imajı, İmamoğlu’nun “parlak vizyoner” pozlarıyla çarpışıyor, ama ikisi de Erdoğan’ın gölgesinde ezikliklerini saklayamıyor…
Anketler, halkın nabzını mı ölçer, yoksa nabzı mı yönlendirir, orası muamma.
Ama bir sonraki ankette ikisinden biri “zirvede” çıkarsa, şunu sor: “Bu sihirbazlık numarası, Erdoğan’ın sahnesine yetişebildi mi?” …
Çünkü ne Yavaş’ın domatesi ne de İmamoğlu’nun maratonu, vatandaşın derdine derman olmuyor, hele Erdoğan’ın gölgesinde hiç!
AZ DA SAĞLIK…
Araştırma sonuçlarına göre “Egzersiz, kas-beyin etkileşimi yoluyla beyin yaşlanmasını geciktiriyor. Kaslarınız ne kadar gençse beyniniz de o kadar gençtir…
İyi de bu hakikati insanoğlu "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözü ile asırlar önce ifade etmişti zaten.
NE DEMİŞ?…
“CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kalabalığa seslendi. CHP'nin iktidara gelmesinin ardından ilk 100 gün içinde gerçekleştireceği vaatlerden bazılarını açıklayan Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hem de öyle çok beklemeden ilk 100 gün içinde kredi kartlarında; tabii ticaret için kullanılmış olanlar değil, gerçekten ihtiyaçtan takibe düşmüş yoksul vatandaşın, eskinin orta direğinin, yani Mahmut Hoca’nın, Ayşe Teyze’nin, Berrin Abla’nın borcuna uygulanan bu faizler elbette düşürülecek ama andolsun, ilk 100 gün içinde bu takibe düşmüş kredi kartlarının bütün faizlerini sileceğiz, borcun ana parasını da böleceğiz.” dedi.”
- bedava traktör …
- su parası almayacağız …
…. falan da demişti ama kendi kitlesi bile ciddiye almamıştı….