Zamanında uyarmıştık…

“Bu sistem güvencesiz” demiştik.

Ama o dönemde kulağa hoş gelen şey, “istediğin kadar çalışma ve daha çok para kazanma” vaadiydi. 2022’nin başlarında hayatımıza giren “esnaf kurye” modeli, bugün geldiğimiz noktada birçok kuryenin hayatını zorlaştıran bir düzene dönüştü. O dönem herkes sistemin açığını değil, cüzdanına yansıyacak kazancı düşündü. Ama her şeyde olduğu gibi bu işin de bir bedeli vardı.

Esnaf kurye modeli kısaca şöyle işliyor: Ana şirket, kendisine başvuran kişiye bir şahıs şirketi kurduruyor. Kurye olmak isteyenin kendi motoru ya da en az 4 metreküp hacminde aracı olması zorunlu. Yoksa kredi çekip borca giriyor. Sonra şirketle standart bir sözleşme imzalanıyor. Kâğıt üzerinde iki ticari işletme arasında bir ilişki kurulmuş oluyor. Ancak o “işletme” denilen kurye, tek bir firmaya bağlı çalışıyor. Yani fiilen işçi ama hukuken işveren. Böylece işçi olmanın getirdiği bütün haklar ortadan kalkıyor. Sigorta yok, izin yok, tazminat yok. Şirket de hiçbir yükümlülük taşımıyor. Çünkü artık işveren değil, “hizmet alan” konumunda.

Bu model şirketler için büyük bir kâr kapısı. Çünkü çalışanına sigorta primi ödemiyor, yemek parası, fazla mesai, resmi tatil ücreti, izin hakkı gibi hiçbir sorumluluğu kalmıyor. Motorun bakımından yakıtına, vergisinden olası kazalara kadar tüm yük kuryenin omzunda. Yani şirket kâr ederken, kurye kendi emeğini ve hayatını riske atıyor.

Kuryelerin yaşadığı baskı da cabası. Müşteriler siparişin ne kadar hızlı geldiğine göre puan veriyor. Şirket, bu puanları performans ölçütü olarak kullanıyor. Böylece kuryeler, hız yapmak zorunda kalıyor. Çünkü yavaş teslimat, düşük puan demek; düşük puan da iş kaybı demek. Daha hızlı paket teslim edip, daha çok para kazanma hırsında olanların sayısı da az değil. Bu da onları trafik canavarına dönüştüren sistemin ta kendisi. Kaza yapan, hayatını kaybeden onlar oluyor.

Eskişehir’de geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili önemli bir toplantı yapıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, moto kuryelerle bir araya geldi. “Yaşadığınız sorunların ne kadar ağır ve yakıcı olduğunun farkındayız. Bu sorunlar, ancak güçlü ve kararlı devlet politikalarıyla kalıcı şekilde çözülebilir. Hızlı değil, güvenli teslimat anlayışıyla hareket edilmeli.” dedi.

Toplantıya CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Parti Meclis Üyesi Berna Özgül, İl Başkanı Talat Yalaz ve Eskişehir Kuryeler Birliği Başkanı Gökay Başar da katıldı. Her biri aynı noktaya vurgu yaptı: Bu sorun sadece kuryelerin değil, devletin çözmesi gereken bir toplumsal sorun.

Gökay Başar’ın sözleri ise en çarpıcı olanıydı: “Bizler sadece adil ve güvenceli bir iş istiyoruz. Trafikte, yoğun baskı altında paket yetiştirmeye çalışırken hayatımızı kaybetmek istemiyoruz. Esnaf kurye adı altında güvencesiz çalışmak istemiyoruz.”

Gerçekten de tablo ortada. Pandemi döneminde alkışladığımız bu emekçiler, bugün sistemin kurbanı haline geldi. Onların motor sesleri artık bir özgürlük simgesi değil, geçim derdinin yankısı.

Esnaf kurye modeli, ne yazık ki “modern kölelik” düzeninin bir başka biçimi. İnsanların “özgür girişimci” olma hayaliyle kandırıldığı, ama sonunda borç ve güvencesizlikle baş başa bırakıldığı bir sistem bu.

Zamanında uyardık, dinlemediler.

Ama hâlâ geç değil.

Bu yanlış sistemin yarattığı mağduriyetleri gidermek, kuryelere hak ettikleri güvenceyi sağlamak mümkün. Bunun için kararlı bir siyasi irade, vicdanlı bir toplum ve güçlü bir örgütlenme gerekiyor.

Unutmayalım, “hız” değil “güvenlik” esas olmalı. Çünkü her siparişin arkasında bir insan var.