Dünyanın pek çok ülkesinde kentler uluslar arası kimlik kazanmak, değerlerini dünyaya  tanıtmak ve paylaşmak, dünya kültürü ile kaynaşıp insanını geliştirmek üzere festivaller düzenliyorlar. Festivallerin tarihine baktığımızda bunun 300 yıllık bir geçmişini görüyoruz. Edinburg festivali bunlardan biri. Tabi bu festivaller kentlerini dünyanın sanat merkezleri yapmışlar. Örneğin 1881 yılında Paris’te düzenlenen Uluslar arası Paris sergisi o gün bugün dünya sanatının en büyük ve en önemli merkezidir. Picasso ve sayısız dünyanın en önemli sanatçıları orada gelişmiştir.

     Ülkemizde bu gelişmeler 20-30 yıl içersinde başlamıştır. Bunu dünyada olduğu gibi  belediyeler gerçekleştirilmektedir.

     Belediyelerimiz 1990’lı yıllarda kentlerine heykel kazandırmak için üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakülteleri ile işbirliği yaparak  Değirmendere’de ahşap, Avşa’da Mermer, Muğla’da Taş heykel sempozyumları yapılıyor. Eskişehir de bunlardan farklı başka bir ülkede de örneği olmayan bir malzeme olarak pişmiş toprağı heykele dönüştüren çalışmalarla Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile ve de Prof.Dr. Bilgihan Uzuner’in koordinatörlüğünde sempozyum düzenliyor.

      Pişmiş toprak, insanlığın ilk bulduğu tekniklerden biridir. Topraktan yaptığı kap kacakdan barınmak için yaptığı evlerinde kullandığı tuğlaya kiremite kadar  çamurdan yaptığını pişirmesidir. Eskişehir bu malzemeyi kullanarak ilk sanayisini 1920’li yıllarda gerçekleştirmiş. Şimdi de Tepebaşı Belediyemiz  bu Eskişehir’in  pişilirmeye uygun özel toprağı sanayiyi, sanatçıyı, üniversiteyi bir araya getirerek 2001 yılından beri onu sanat alanına dönüştürerek uluslar arası heykel festivali düzenliyor ve Eskişehir’in kent düzenlemesine  farklı  malzeme olarak pişmiş toprak heykelleri kazandırıyor. Bu etkinlik Eskişehir’e sadece heykel kazandırmasının yanında sergiler,konserler, torna ve yemek yarışmaları gibi diğer etkinlikleri ile sosyal, kültürel yönü ile de insanımızın yaşamına büyük katkılar sağlıyor.

       16. Uluslar arası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu Bu yıl farklı bir konsepte Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda düzenlendı ve   21 sanatçı Birol Akalın, Ece Kanışkan, Enver Güner, F. Gonca İlbeyi Demir, Hasan Başkırkan, Leman Kalay, Mustafa Birol Batu, Pınar Baklan, Soner Pilge, Tevfik Türen Karagözoğlu, Tuba Batu, Yasemin Varol Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına özel  şerha anlam katacak bir anıt ortaya çıkardılar.

      Gerçekten dünyanın değişik ülkelerinden gelen sanatçılar Eskişehirimize 250 kadar heykel kazandırdılar. Cumhuriyetimizin 100.yılında ülkemizin  çağdaş sanatımızda önemli kentlerinden biri Eskişehir’e önemli bir eserde kazandırdılar.

Değişim, değişim derken

      Son birkaç aydır, daha doğrusu seçimlerden beri bir değişimdir gidiyor. Televizyon konuşmacıları da bir şeyler anlatıyorlar ama geveliyorlar “Değişim herkese göre değişir” gibi laflar ediyorlar.  

      Tabi, bu değişim konuşulmaya başlayınca, sadece siyasi alanda değil en küçük sivil toplum kuruluşlarımıza kadar ülke yönetimi kadar etkiliyor. Bunda demokratikleşme düşüncesi yer alıyor.

      Değişim diyenler ne bekliyor, nasıl bir değişimden yanalar? Ortada sadece bir değişim adı var. O zaman sadece yöneticilerin adlarının değiştiği yaşanır. O da kurulu düzenin devamı olur.Çünkü, yapılmış yanlışların sisteminin değişimi sayılmaz o sadece onarma demektir.

      Değişim, değiştirmedir. Nerede yanlış yapıldığını düzeltme  değildir. Onun için değişim bir devrimdir. Yanlışlarla, eksiklerle gidişatın birdenbire durdurup yep yeni bir düzenleme ile tüm sorunların yeniden ele alınmasıdır. Yani yep yeni kurum yapısı, yep yeni bakış açısı, yep yenisöylem, yep yeni kadrolar gerektirir. Eğer bunların hepsi değişmiyorsa değişim de gerçekleşmez.

     Değişimin bir başka yanı da, değişimin başında Başkan mı var, Lider mi? Çünkü bunlar farklı nitelikler taşırlar.

     Başkan  kurulu düzeni yöneltenidir. Lider ise önce değişimi yönetenidir ve geniş görüş açısıyla, söylemiyle kurumunu inandıran olduğu kadar köklü değişimleri savunan ve gerçekleştirendir.

     Peki, bir siyasi parti olsun ya da küçük bir sivil toplum kurumu olsun kurum yapısını, bakış açısını, söylemini, kadrosunu birden birte değiştirebilir mi?

     İşte bu lidere bağlıdır. Lider bunun kurum içersindeki kadrolarıyla ve de yapısıyla yapamaz. Yani lider; bu okuldaşım, hemşerim, biz beraber yola çıktık dedikleriyle değişimi gerçekleştiremez, yep yeni ister. O da çok iyi etüd edilmiş ihtiyaçlardan doğal. ANAP ve AKP’nin ilk çıkışları ve ilk yılları bunun örneğidir…