Uzun süredir beklenen tatillerin ardından rutin hayata dönmenin zorlayıcı olabileceğini söyleyen Alparslan, "Tatil sırasında dinlenmenin yanı sıra bolca keyif alınır, beyin sürekli yeni uyaranlarla karşılaşır. Ancak dönüşte bekleyen işler, yığılmış sorumluluklar, tekrar erken kalkma zorunluluğu ya da trafikte geçirilen zaman, kişide bıkkınlık ve isteksizlik oluşturabilir. Bu süreçte 'tatilden döndüm, artık hayat yine aynı sıradanlığa girdi' düşüncesi depresif bir ruh haline zemin hazırlayabilir" dedi.
Sosyal medya paylaşımları depresyonu tetikleyebilir
Tatil döneminde sosyal medya paylaşımlarının da depresif duyguları artırabileceğini belirten Alparslan, "İmkanı olan kişilerin tatile gidip paylaştıkları mutlu anlar, tatile gidemeyen bireylerde eksiklik ve yetersizlik duygularını artırabilir. Sosyal medyada sadece en mutlu anların paylaşıldığını unutmamak gerekir" ifadelerini kullandı.
Tatil tüm sorunların çözümü değil
Yaz aylarında da depresyon görülebileceğini vurgulayan Alparslan, beklentilerin gerçekçi tutulması gerektiğini söyledi. Tatilin tüm sorunları çözecek bir kaçış olmadığını, sadece bir mola olarak görülmesi gerektiğini kaydetti. Ayrıca tatil dönüşünde adaptasyon süresine önem verilmesi gerektiğini belirterek, "Tatilden hemen sonra yoğun işlere girmek yerine bir-iki gün adaptasyon süresi tanımak faydalı olur" dedi.
Serotonin için güneşe çıkın
Depresyon üzerinde etkili olan serotonin ve melatonin hormonlarının mevsimlere göre değiştiğini hatırlatan Alparslan, yaz aylarında yeterince güneşe çıkmanın önemine dikkat çekti. Düzenli uyku, dengeli beslenme, hareket etmek, küçük molalar vermek, sosyal bağları güçlendirmek ve çalışma ortamını ferah hale getirmenin yaz depresyonunu önlemede etkili olacağını söyleyen Uzm. Psk. Semiha Alparslan, "Her mevsimin ruh halimiz üzerinde farklı etkileri olsa da, yaz depresyonunu önlemenin en etkili yollarından biri dengeli bir rutin oluşturmaktır" dedi.