Prof. Dr. Uğur Bilge, kanserin hem dünya hem de Türkiye için ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almakta olduğunu belirterek “Dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden birinin, ülkemiz için ise her 5 ölümden birinin kanser nedeniyle gerçekleştiği görülmektedir” dedi.

Eskişehir İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla bir açıklama yayınladı. Prof. Dr. Bilge, açıklamasında günümüzde kanser ölümlerinin üçte birine yakınının tütün kullanımı, yüksek beden kitle indeksi, meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi gibi başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklandığını belirtti. Kanserlerin yüzde 30-50’ye yakınının, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir durumda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bilge, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse birçok kanserin iyileşme ihtimalinin de yüksek olduğunu aktardı.

Bu faktörler kanser riskini arttırıyor
 

Prof. Dr. Bilge, kanserleri önleme yolunda kaçınılması gereken risk faktörlerine şu sözlerle değindi:
Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kanser alanında yoğun çalışmaları bulunan uluslararası saygın kuruluşlar, kim olursa olsun herkesin küçük ya da büyük eylemlerinin, uzun vadeli, olumlu değişimlere yol açacağını ifade ederek kanserleri önleme yolunda kişilere şu risk faktörlerinden kaçınma çağrısında bulunmaktadır; sigara ve dumansız tütün ürünlerini de içeren tütün kullanımı, fazla kilolu veya obez olmak, düşük meyve ve sebze alımını içeren sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite eksikliği, alkol kullanımı, cinsel yolla bulaşan HPV enfeksiyonu, hepatit veya diğer kanserojen enfeksiyonlara maruziyet, iyonlaştırıcı ve ultraviyole radyasyon maruziyeti, kentsel hava kirliliği, katı yakıt kullanımından kaynaklanan iç mekân dumanı.”
Bilge, kuruluşların sıraladığı ve kansere yol açabileceği kanıtlanmış risk faktörlerinin farkına vararak, bunlardan korunmada bireysel ve toplumsal temelde yapılacaklar konusunda bilgilenerek, önleme çabalarını kararlılıkla sürdürerek ileri dönemlerde daha büyük bir toplumsal yük haline gelmesi beklenen kanserle savaşımda önemli kazanımlar elde edileceğine şüphe olmadığına dikkat çekti.

“Taramalarımız pandemide de gerekli önlemler alınarak devam etmektedir”
 

Ülke genelinde kanser taramalarının toplum tabanlı ve fırsatçı taramalar şeklinde yapıldığını ifade eden Bilge, “Toplum tabanlı taramalar; Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve Mobil kanser tarama araçları da dâhil olmak üzere ücretsiz olarak yapılmaktadır. Kırsal ve dezavantajlı gruplarımıza illerimizdeki mobil tarama araçları ile tarama hizmeti verilmektedir. Taramalarımız Covıd-19 pandemisi nedeni ile tüm Enfeksiyon Kontrol Önlemleri Rehberi doğrultusunda gerekli önlemler alınarak devam etmektedir” dedi.

“Ülkemizde 81 ilde kanser farkındalık çalışmaları yapılmaktadır”
 

Türkiye’de yürütülen Ulusal Kanser Tarama programları hakkında konuşan Prof. Dr. Bilge, “Meme kanseri taraması; 40-69 yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez klinik meme muayenesi yapılmakta, 2 yılda bir mamografi çekilmektedir. Rahim ağzı kanseri taraması; 30- 65 yaş arası tüm kadınlarımıza 5 yılda bir HPV-DNA ve smear testi ile yapılmaktadır. Kalın bağırsak kanseri taraması; 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir gaitada gizli kan testi (GGK) yapılmakta, 10 yıl da birde kolonoskopi önerilmektedir. Tarama sonrasında pozitif ya da şüpheli bulunan kişiler ikinci, üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilmekte ve ileri tetkikler yapılmaktadır. Teşhis ve tedavi hizmetleri ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Ülkemizde hem taramaları artırmak hem de sağlık okuryazarlığı konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirmek üzere 81 ilde kanser farkındalık çalışmaları yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.