Değerli okurlarım, çok dikkatli olmak lazım! Kime karşı? Elbette şeytan-ı aleyhi laneye karşı… Şeytanın aklı olsaydı, önce kendine kullanırdı. İyilik vasfı olsaydı, iyiliği ilkin kendisine dokunurdu. Şeytanın aklı da, iyiliği de o kadar olur.

            Şeytanın aklı olsaydı, cennetten kovulmazdı. Allah tarafından lanetlenmezdi… Kör şeytan olmazdı. Yeri gelmişken size bir hikâye anlatayım. Nasıl bir hikâye? Tabi ki, şeytani bir hikâye…  Şeytan bir gün düşünmüş ve demiş:

-Ben, nasıl bir varlığım? Herkese benim kötülüğüm dokunuyor.  Kötülük makinası birisi miyim? Biraz da insanlara iyiliğim dokunsun. Der, iyilik yapmak için yola çıkar.

Şeytan, iyilik yapmak için birisini ararken yol kenarındaki avlunun birinin bahçesinde inek sağan genç bir kadın görür. O esnada, kadın ineği rahat sağmak için ineğin buzağısını bir kenara bağlar. Şeytan, buzağının iple bağlı olduğunu görünce çok üzülür. Kendince der:

-Vah vah! Çok yazık, şu buzağıya…  İşte bu buzağıya benim bir iyiliğim dokunmalı… Varıp, buzağının ipini gevşeteyim. Buzağı kolayca boşansın. Gidip anasını emsin. Der ve buzağının ipini gevşetir.

Bağdaki ipi gevşeyen buzağı sağa sola ipini çekiştirirken bağdan kurtulur. Doğru anasını emmeye koşar. Buzağı annesine hırsla saldırınca, ineği sağmakta olan kadının sağdığı süt kovasını döker. Kadın, ineğe ve buzağıya sütü için değer veriyor. Sütü olmayan ineği ne yapsınlar. Sütsüz ineğin yeri, eninde sonunda kasap dükkânıdır. Kurda, kuşa yem olmadan o da nasip olursa.

Kadıncağız, öfkesinden buzağıya bir kürek vurur. Küreğin etkisiyle buzağı ölür. Buzağı annesinin gözleri önünde can çekişerek ölür. Kim yavrusunun öldürülmesine tahammül edebilir? Bu duruma hangi annenin yüreği dayanır? Yavrusunun ölümüne dayanamayan anne inek de; öfkesi ve hırsıyla kadına bir çifte ve bir de boynuz savurur. Çifte ve boynuzun darbesiyle kadın da oracıkta ölür.

Kadının öldüğünü gören kayın pederi, öfkeyle koşar silahını kapar gelir. İneği alnı çatından vurur ve öldürür.

Adamın oğlu, gelinin kocası ve ineğin sahibi durumu görünce işin aslını öğrenmeden hırs ve öfke ile babasına “Vay sen benim karımı nasıl öldürürsün?” deyip babasını silahıyla vurur. Babasını öldüren oğul:

-Hanım öldü. Babam öldü. İneğim öldü. Buzağı öldü. Artık ben bittim. Deyip silahı kendi kafasına da sıkar. Diğer bir ifade ile intihar eder. İşte şeytanın aklı da, iyiliği de bu kadar olur.

Şeytan’ın iyiliği ve aklı insan hayatını mahveder. Perişan eder. Şeytan, insanı geri dönüşü olmayan hâllere sokar. Şeytana uyanın sonu helâk olmaktır.

Envar’ul Âşık’ın (Âşıkların Nurları) adlı kitapta, peygamberlerin hayatından söz edilir. Hz. Nuh’un kıssası anlatılırken şöyle önemli bir konuya değinilir. Bu konudan 02.01.2019 Tarihinde Akıl ve Sermaye başlıklı yazımda söz etmiştim.

Hz. Nuh, gemisini inşa ederken şeytan yanına gelir ve der:

-Ey Nuh! Sen, böyle ne yapıyorsun? Hz. Nuh:

-Gördüğün gibi bir gemi yapıyorum. Şeytan:

-Ne olacak bu gemi? Ne, işe yarayacak? Hz. Nuh:

-Büyük bir tufan olacak. Amentüye inananlar kurtulacak. Senin peşinden gidenler helâk olacak. Şeytan dedi:

-Ey Nuh, insanların felaketine beş şey sebeptir. Bu beş şeyden üç tanesini sana söyleyeyim. Üç tanesini söylerim ama diğer ikisini söylemem.

O sırada Hz. Nuh’a, Allah’tan vahiy gelir:

-Ey Nuh, şeytanın sana, insanların helâkine sebep olacak üç şeyi söyleyeyim dediği onun olsun. Söylemek istemediği diğer iki şeyi söylesin!

Cenabı Mevla’nın bu uyarısı üzerine Nuh peygamber:

-Ey şeytan, bana söylemek istediğin üç şey senin olsun. Sen, bana söylemek istemediğin diğer iki şeyi söyle dediğinde şeytan:

-Ey Nuh, o iki şeyin birisi haset ve diğeri de hırstır dedi.

Şeytanın aklı ve iyiliği; insanlar arasına husumet, düşmanlık, fitne ile fesat sokmaktır. Şeytanın hünerlerinden bir kaçını sıralayayım. Kibir, gurur, kıskançlık, gıybet ve dedikodu bunlardan bir kaçıdır. Şeytan, insanları kine, öfkeye, hasede, hırsa, fesada çekmekte mahirdir. Şeytan, insanları hırs ve hasetle kötülüğe sürükler. Öfkeyi baldan tatlı hâle getirir. İnsanlara araştırma fırsatı vermeden aceleyle iş gördürür.

Ben, şeytanın ağına düşmem diyen küçük yaştaki oğul Hz. İsmail gibi basiretli ve ferasetli olmalı. Baba Hz. İbrahim gibi kararlı ve dirayetli olmalı. Anne Hz. Hacer gibi sadakatli ve samimi olmalı. Olmalı ki şeytan, kör şeytan olsun!

Ben amentüye inandım diyen Hz. Âdem gibi değerli ve saygın olsun ki, şeytan onun önünde ya eğilenlerden ya da istenmeyen lanetlilerden olsun! İnsan, şeytana diz çöktürdüğünde imanın zirvesine çıkacaktır.

Ey erdemli insan, sen şeytandan daha akıllı ve daha iyilikseversin. Yeter ki, gaflet ve cehaletin batağında saplanıp kalma!

Ey faziletli zat, yolun cennet yoludur. Yurdun cennet yurdudur. Yanın şeytanın değil Allah’ın yanıdır. Allah’ın her an yanında olduğunu unutma ki şeytan, senin yanına sokulamasın!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!