Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 100’üncü kuruluş yıl dönümü kutlu olsun! Devletimiz payidar, milletimiz bahtiyar olsun! Vatanımıza kem gözle bakan harici ve dâhili tüm bedbahtlara Allah fırsat vermesin. Allah milletimizi fitne odakların şerrinden korusun.

Yaşanmış olay mıdır yoksa hayal ürünü mü bilemem. Evvel emirden bu yana ibretlik bu hikâye halk arsında dilden kulağa konuşulur durur.  Ahzap suresi ayet 70’de Allah: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” buyuruyor. Selam verenin de, alanın da birbirlerine doğru söz söyleyeceklerine dair yazısız, imzasız karşılıklı birer taahhütnamesidir. Allah, hepimizi selam veren ve selamı alınan insanlardan eylesin! Bir selam bile bazen belânın define bazen de hayırların celbine sebeptir.

Köyün birinde varlıklı biri ne yapmışsa köylüler onunla selamlaşmaz olmuşlar. Kendisine selam verilmez, verdiği selam alınmaz olmuş. Durum adamın zülfüyârına dokunmuş. Gün olmuş, sabah erken kalkıp köy çıkışı yola cepheli tarlasına gitmiş. “Bugün bana kim selam verirse bu tarlayı selamlık olarak ona bağışlayacağım.” demiş ve ilk selam verene tarlayı bağışlamış. Misalen bir selam dahi bazen bir tarla kazandırır. Bazen de bir tarla bağışlatır.

Adam, tarlada selam beklerken gelip geçen selamsız geçmiş. “Ben ne yaptım bu insanlara.” derken, nice zaman sonra geçmekte olan garibin biri: “Selam, sana ey Allah’ın kulu.” demiş. Adam da: “Gel arkadaş, bu tarlayı sana bağışladım.” deyince, o garip: “Koskoca bu tarlayı durup dururken ne diye bana bağışlıyorsun?” demiş. Adam: “Bana selam verdiğin için sana bu tarlayı selamlık olarak bağışladım. Kimse, bana değer vermez iken sen, bana selam verdin. Al senin olsun, hayrını gör.” demiş.  

Selam, deyip geçmemek lazım… Selam, toplumsal barışın insani ilişkilerin panzehridir. İnsani ilişkilerde iletişimi kolaylaştırır. Öfke söndürür. Düşmanlık bitirir. Umut doğurur. Gönüller fetheder. Dostluklara sebeptir. Vicdanları yumuşar. Aşılmaz engelleri aşırır. Selamın değeri böyle olunca hangi akıl ve insaf sahibi selam vermekten ya da almaktan kaçınır?

En am suresi ayet 52 ile 54’de, Allah: “Rabbinin rızasını umarak sabah akşam O’na dua edenleri sakın yanından kovma… Biçareleri kovup zalimlerden olma… Ayetlerimize iman edenler yanına geldikleri zaman da: “Selam sizlere...” demek, hükmünü bildiriyor.  Bu ayette Allah mazlumlara, mağdurlara karşı mütevazı ve merhametli davranılmasını emrediyor.

Furkan suresinde Allah: “O Rahman’ın kulları ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahiller kendilerine laf attıkları zaman da, “Selam” derler.”  buyuruyor. Selam vermek başka selam deyip geçmek başkadır. Şerli ve zararlı insanlardan uzak olmak işin hayırlısı… Onlarla tartışmamak doğrusu… Buradaki cahilden maksat anlayışı kıt, vicdan fukarası olup başkalarına eza vermeyi kendine vazife addedendir. Allah, böyle karakterli insanların şerrinden korusun.

Fî tarihinde biri yanından selamsız geçen bir atlıya: “Atı nallatıp geçtin. Nalı parlatıp geçtin. Başkalarına selam verdin. Beni hiçe sayıp geçtin.” deyip, işi husumete dökmeden muhatabı böyle bir beyitle uyarmış. Selam, barış ve kaynaşma hamlesidir. Selam bir dilek ve bir duadır. Selam, sosyal bir terapidir. Allah’ın tavsiyesi, peygamberin sünnetidir. İslam literatüründe selam vermek sünnet, almak farz şeklinde değer görmüş. Selam vermek de, almak da erdemliktir.

İnsani ilişkileri geliştirme bağlamında sadaka nitelinde selam bir ibadettir. Selam veren de, alan da karşıdakinin gönlünü ve Rabbinin rızasını kazanır. Selamlaşma insani ilişkilerin değer gördüğü ortamlarda yapılır. Saygı ve sevginin yoksun olduğu yerlerde selamlaşmak kıymet bulmaz. Cahillerin sataştığı ortamlarda fitneye mahal vermemek için ayette buyrulduğu veçhe en güzeli “SELAM” deyip geçmektir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!







Yunus Emre GÜLLÜ - 29 EKİM 2022 / Milli irade