“Nüfus mübadelesi antlaşmasını reddediyorsanız, o zaman federasyon ister gibi görünerek dünyayı kandırmanın manası ne ola?

Kıbrıs’ta iki halk ortaklaşa yan yana kendi bölgelerinde yaşayacaktır. 1963-1974 yıllarının sonucu budur.

Bunu iyice değerlendiriyor musunuz, yoksa tahmin ettiğimiz gibi Kıbrıs’ı Yunanistan’a ram etme davasında mısınız?”. Dr. Fazıl KÜÇÜK 1979

 

Kavgaların çatışmalara, çatışmaların savaşa dönüştüğü bir yılı geride bırakırken benzerlerini veya aynılarını yaşadığımız yeni bir yıla girmemizin üzerinden yaklaşık bir ay geçti. Ne yazık ki yaşanmasını İstemediğimiz olaylar yaşanıyor. Hakkında pek çok soruşturma ve suçlama bulunan NEDEN-YAHU yeniden İsrail’de Başbakanlık koltuğuna oturdu. Görevine başlar başlamaz Filistinlilere karşı saldırıya geçti. Öldürülenlerin sayısı adeta övünç kaynağı gibi açıklanıyor. Görünen o ki Neden-Yahu’nun bu makamında oturduğu sürece çok sayıda suçsuz kadın ve çocuğun öldürüleceği anlamına gelecektir.

         “Bu beni gururlandıran bir istatistik değil ama utanmama da neden olmadı. Kendimi savaşın sıcağı ve karmaşası içinde bulduğumda o 25 kişiyi masum olarak düşünmedim. Onlar satranç tahtasından düşen taşlardı. Kötüler iyileri öldürmeden önce ortadan kaldırmıştı”. Doğal olarak bu sözlerin kime ait olduğunu merak ediyorsunuz. Bu sözler İngiliz 3. Kralı Charles’ın oğlu Harry’ye aittir. 2012-2013 yılları arasında Afganistan’da yedek olarak görevi sırasında yaptıklarının bir bölümü oluyor. İnsan öldürmenin övünç kaynağı olarak anıldığı İngilizlere ait bir özellik olsa gerek.

         04 Mart 1964 tarihinde BMGK’nin aldığı 186 sayılı kararla Kıbrıs’taki çatışmaları durdurabilmek için anılan kuruma bağlı olarak görev yapacak Barış Gücü’nün kurulması kararı alınıyordu. Karar gereğince adaya gönderilen bu gücün görev süreleri önceleri 3’er aylık sürelerle uzatılırken çözümsüzlüğün adeta ivme kazanması sonrasında 6’şar aylık dönmelerle uzatılıyordu. Son olarak 30 Aralık 2022 tarihinde alınan kararla bir yıl süre ile uzatıldığı açıklanıyordu. Alınmış olan bu kararın Türkçesini doğru okuduğumuzda Benden bu kadar ne haliniz varsa görün anlamını içeriyor.

         Adada yaşanmakta olan uyuşmazlığın çözümü konusunda yanlı tutum ve davranışları nedeniyle gelinen noktanın birinci dereceden sorumlusunun BMGK olduğu kendiliğinden ortalıklara çıkıyor. Alınmış olan karar sonrasında müzakere sürecinin başlatılabilmesi için Godot’un gelmesi beklenecektir. Bugüne değin olduğu gibi barış dışında kalan her işle uğraştıkları bilinen BM askerlerinin adada kalmalarına gerek olmayacağını kaydetmek gerekiyor.

         Aradan geçen yıllara karşın bazı insan kalıntılarına ulaşılamamış olunması son derece doğaldır. Kalıntılarına ulaşılamayanlar kayıp kişiler olarak anılıyor. Bu noktadan hareket eden Rum Temsilciler Meclisi geçtiğimiz Kasım ayında 29 Ekim tarihini Kayıp Kişiler günü olarak anılacağı bir gün olması için kabul etti. Karşımızdaki unsur bugünü anma günü olarak kabul ettikten sonra başta BMGK’nin daimi üyesi olsun veya olmasın üye ülke parlamentolarının Avrupa Parlamentosu ve AB organlarından Kayıpların akıbetlerinin aydınlatılması adına Türkiye’ye baskı yapmaları çağrısında bulunuyorlar.

         Rum Temsilciler Meclisinin aldığı bu kararın önümüzdeki yıllarda yeni Bir Ermeni Soykırımı benzeri bir yasaya dönüştürüleceğinin olası olacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…

         SEVGİ ile kalınız…