Netanyahu, büyükelçiler, misyon şefleri ve Dışişleri Bakanlığı yöneticilerinin katıldığı kritik bir konferansta, Suriye’deki stratejik bölgelerden geri çekilme ihtimaline kesin bir dille kapıları kapattı. Baas rejiminin devrilmesinin hemen ardından bölgede yaşanan gelişmeler, Tel Aviv'in özellikle Cebel eş-Şeyh Dağı (Hermon Dağı) ve 1967'den bu yana kontrolünde tuttuğu Golan Tepeleri'ne bitişik tampon bölgedeki varlığını kalıcılaştırma niyetini ortaya koyuyor. Netanyahu, bu varlıkların korunmasının İsrail'in ulusal çıkarları açısından hayati önem taşıdığını vurguladı. Öte yandan, Şam yönetimiyle Suriye'nin güneyinin silahsızlandırılması ve bölgedeki Dürzilere "sahip çıkılmasını" sağlayacak bir anlaşmaya varılması yönündeki umudunu da dile getirdi.
Ancak bu açıklama, Şam yönetiminden gelen sert tepkilerle karşılandı. Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, İsrail kuvvetleri Suriye topraklarından tamamen geri çekilmedikçe herhangi bir anlaşmanın masada olmayacağını net bir şekilde ifade etti. Şeybani, toprak bütünlüğünün Suriye için değişmez kırmızı çizgi olduğunu belirterek, gelecekteki herhangi bir müzakerenin adil ve hakkaniyetli bir temelde, iki tarafın da haklarını gözetecek şekilde yapılması gerektiğini kaydetti. Daha önce ABD arabuluculuğunda İsrail ile Suriye arasında yeni bir güvenlik anlaşması imzalanması için yapılan müzakerelerden herhangi bir sonuç alınamamıştı.
Bölgedeki gerilim, Suriye'de 27 Kasım 2024'te şiddetlenen çatışmaların ve 8 Aralık 2024'te 61 yıllık Baas rejiminin çöküşünün ardından tırmanışa geçti. Bu rejim değişikliğiyle eş zamanlı olarak, İsrail ordusu Suriye'ye yönelik saldırılarını artırdı ve rejim ordusundan kalan askeri altyapıyı imha etme faaliyetlerine başladı. Bu süreçte İsrail, 1967'den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri'ndeki kontrolünü daha da genişletti. İşgalin, 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile sınırları çizilen tampon bölgeyi de aşarak başkent Şam'ın yalnızca 25 kilometre yakınına kadar ilerlemesi, bölgedeki jeopolitik dengeleri altüst eden kritik bir gelişme olarak kayda geçti.
