“1963 hadiseleri daha da büyük bir galeyana sebep olmuş ve görülmüştür ki bütün partiler, Kıbrıs davasında müştereken hareket etmeyi prensip olarak kabul etmişlerdir. Kanlı olaylar devam ederken Büyük Millet Meclisindeki müzakerelerde parti tartışmalarını bir kenara bırakıp Türkiye için hassasiyet meselesi olan Kıbrıs üzerinde durulmuştur ve bugün de böyledir. Yarın da böyle olacaktır. Rumlar bunu bilmeli! Vakit kazanmak düşüncesiyle tehir yoluna gitmemeleri, adanın selameti bakımından yapacakları en hayırlı işlerden biri olacaktır”. Dr. Fazıl KÜÇÜK, 1969

            Bütün insanlığı üzerek derin acılara neden olan 11 ilde yaşanan depremin yarattığı sıkıntı ve açmazları yüreğimizde yaşıyoruz. Ayrıca geleceğin yıldızları olabilecek voleybolcularımıza da Allahtan rahmet ailelerine ve Kıbrıs Türk Toplumuna başsağlığı diliyoruz. Komşu olmamıza karşın siyaseten sıkıntı yaşamakta olduğumuz ülkelerin dahi yardım göndermelerini her türlü takdirin üstünde görüyoruz. Buna koşut yaşananlardan sonra yapılamayanların bundan böyle olası koşullarda yaşanmaması için tartışmaların da sürgit etmekte olduğu günlerden geçiyoruz.

            Ukrayna ile Rusya arasında yaşanmakta olan savaş ortamının sonlandırıla-bilmesi için nerede ise hiç çaba harcanmazken tarafların öldürdükleri kişi sayılarını övünç vesilesi yaparak açıklıyor olmaları açıklayanların insanlıktan ne kadar uzakta olduklarının da bir kanıtı oluyor. Hele de öldürmekle övündükleri çocuk, kadın ve sivillerin sayılarını da eklediğimizde karşımıza emperyal ülkelerin peşine takılarak ölümlere neden oluyor olmaları ayrı bir garabet olarak karşımızda duruyor. 

            AB ülkelerine son bir yılda iltica başvurularında büyük oranda artışlar yaşanıyor olduğu tartışılıyor. Mülteci başvurularının sayısının bir milyona yaklaştığı da yapılan açıklamada duyuruluyor. Yapılan açıklamalarda Türkiye-Suriye ve Afganistan’dan yoğun mülteci akınına uğradığı belirtiliyor. AB İstatistik Kurumunun açıklamasına göre ise 4 milyon Ukraynalının koruma statüsü altına alındığı belirtilirken bunların yalnızca %2’sinin sığınma başvurusunda bulunduğu kaydediliyor.

            Kıbrıs’ta müzakerelerin başlatılabilmesi için umut veremeyen Genel Yazman Bay Antonio Guterres’in açıklamasına karşın adada bulunan Özel Danışmanı Colin Stewart tarafları bir araya getirerek arayış içine giriyor. Bugüne değin yaptığı çalışmalarda başarılı olamamasına karşın yine de dostlar alışverişte görsün yaklaşımını sergiliyor olmasına iyi niyetle yaklaşıyoruz.

            Adanın güneyinde başkan seçilen Nikos Hristodulidis ile Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bir araya getirilmesi ve bu tür görüşmelerin sosyal etkinliklerde tekrar edilecek olma kararına olumlu bakılmalıdır diye düşünüyoruz. Bu tür adı ne olursa olsun yapılacak sosyalleşme dahil etkinliklerin çözüme ilişkin olarak bir umut ışığı olmadığının da bilinmesini istiyoruz. Taraflar kendi tezlerinde ısrar ettiği sürece tek egemenlik düşüncesi çözümün önündeki en büyük engeldir.

            Yeni bir dönem diyerek başlatılacak görüşme sürecinin adının yeni olmasının dışında hiçbir yeni tarafının olmadığı biliniyor olmasına karşın Türklerin haklarının teslim edilmemesi durumunda sıkıntıların aşılamayacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…

            SEVGİ ile kalınız…







 

Ahmet GÖKSAN
[email protected]