Yunanistan'ın önde gelen siyasetçilerinden, eski Başbakan ve Savunma Bakanı'nın danışmanlığını yapmış olan Dimitrios Konstantakopoulos, Yunan basınından Militaire.gr’de katıldığı programda bölgedeki dengelere dair çok çarpıcı ve ses getiren açıklamalarda bulundu. Konstantakopoulos'un özellikle Yunanistan’ın Türkiye karşısındaki gerçek kapasitesine, Atina’nın yabancı bağımlılığına ve bu süreçte İsrail’in etkisine dikkat çeken sözleri, ülke kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Konstantakopoulos, Yunanistan'daki bazı çevrelerce dillendirilen önleyici saldırı tartışmalarına net bir yanıt verdi. Önleyici bir darbenin hem askeri hem de diplomatik açıdan Atina için felaketle sonuçlanacağını açıkça ifade eden siyasetçi, bu tür bir hamlenin başarıya ulaşma ihtimalinin düşük olduğunu belirtti. Hükümetin Fransa ile imzaladığı savunma iş birliği anlaşmasına atıfta bulunarak, anlaşmanın güvence maddelerinin yalnızca Yunanistan’a yönelik bir saldırıyı kapsadığını, Yunanistan’ın başka bir ülkeye saldırmasını kapsamadığını vurguladı.
Dışa Bağımlılık ve Stratejik Hatalar
Yunanistan’ın iç zafiyetlerine de değinen Konstantakopoulos, ülkedeki iki temel sorunun tutarsızlık ve derin yabancı bağımlılığı olduğunun altını çizdi. Bu bağlamda, Yunanistan Genelkurmay Başkanı’nın önleyici darbe yönündeki çıkışlarını da eleştirdi. Tarihte bir önleyici darbenin başarıya ulaştığı çok fazla örneğin olmadığını belirterek, bir Genelkurmay Başkanı’nın böyle bir açıklama yapmaması gerektiğini dile getirdi.
"Türkiye'ye Karşı Cesaret Edemezler"
Konstantakopoulos, Yunanistan’ın Türkiye’yi “alt edebilecek” güce sahip olmadığını açıkça ifade etti. Ne kadar silaha sahip olursa olsun, Yunanistan'ın Türkiye’nin karşılık verme kabiliyetini tamamen yok edecek ezici bir darbe vurma kapasitesine sahip olmadığını söyledi. Bu tür bir kapasitenin dünyada yalnızca tek bir devlette olduğunu, onun da İsrail olduğunu, ancak onların bile Türkiye’ye karşı bunu yapmaya cesaret edemeyeceklerini belirtti.
Atina, Tel Aviv'in Kuklası mı?
Yunan siyasetçi, önleyici darbe gibi tehlikeli fikirlerin kökenine dikkat çekerek, "Bu tür şeyleri yapan İsrail’dir ve korkarım ki muhtemelen bize de onlardan geliyor. Bunlar İsrail’den ithal edilmiş fikirler." ifadesini kullandı. İsrail’in, bir müzakere sürecinde baskı kurarken Yunanistan-Türkiye rekabetini kullanmak ve gerilimi tırmandırmak şeklinde bir çıkarı olduğunu, ancak Yunanistan’ın böyle bir çıkarının olmadığını savundu.
Daha önce kamuoyunda yaratılan yapay paniklere dikkat çeken Konstantakopoulos, medyaya sızdırılan "Türkiye Meis’e çıkarma yapacak" haberlerinin de bir Orta Doğu ülkesinden, yani İsrail’den geldiğini iddia etti. Tel Aviv adına çatışmaya girmeyeceklerini açıkça belirterek, "Eğer İsrail’in Türkiye ile sorunları varsa bunu kendisi çözmeli. Biz onun adına Türkiye ile çatışmaya giremeyiz" diye konuştu.
Konstantakopoulos, Yunanistan Savunma Bakanlığı’nın "adaları füzelerle kilitleme" söylemlerini de eleştirdi. Adaların askerden arındırılması meselesinin Yunanistan’ın hukuki açıdan en zayıf argümanlarından biri olduğunu hatırlattı ve "Bize bu tür şeyleri yaptıran İsrail. Atina, Tel Aviv’in kuklası olmuş gibi. Yunan Silahlı Kuvvetleri’nde bir şeyler yolunda gitmiyor" sözleriyle durumu özetledi. Satın alınan fırkateynlerin bile milli savunma ihtiyacı için değil, İsrail’in yönlendirmesiyle alındığını öne sürdü.
Korkunç Uyarı: "Taş Üstünde Taş Kalmaz"
Bölgesel dengelerde Türkiye’nin önemini de kabul eden Konstantakopoulos, Batı’nın Rusya ve Çin’e karşı başlattığı süreçte Türkiye’ye mutlak ihtiyaç duyduğunu ve ona gereken tavizleri vereceğini belirtti. Tüm bu süreçlerin Yunan silahlı kuvvetlerinde ciddi bir kriz yarattığını ve askerin sokaklara çıkmasının da bunun bir göstergesi olduğunu vurguladı.
Konstantakopoulos, iki ülke arasındaki olası bir çatışmanın yıkıcılığına dair korkunç bir uyarıda bulundu: "Gerçekten hem Yunanistan’ın hem Türkiye’nin elindeki korkunç silahlar kullanılırsa, iki ülkede de taş üstünde taş kalmaz. İki ülke de taş devrine döner."
Son olarak Yunanistan’ın dış politika kararlarını özetleyen cümlesi ise ülkedeki durumu adeta özetledi: "Yunan karar vericiler rüzgar İsrail’den mi ABD’den mi esiyor diye bakıyor. Bazen iki rüzgar karışıyor ve saçmalıyorlar."




