Eskişehirli naif ressam Saliha Kaygusuzoğlu Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde kişisel sergisini açtı. Onun bundan on yıl kadar önce tanıdım. Resimlerinde balıkla kelebek  bir arada , bir biriyle ilgisiz renkler yan yana yer alıyordu. Bu da resimlerini görenler tarafında konuşuluyordu. 2009  yılında Eskişehir Sanat Derneği’nin Köprübaşı’nıdaki BİLEM’ de açtığı karma sergisine Saliha Kaygusuzoğlu karikatür gibi boynuzlu bir aile tablosu ile katılmıştı. İşte ne oldu ise bu tablosu sergiyi gezenler tarafından fazlalık olarak görürdü.Tabi sergiye alındığı için derneğe de kaliteyi düşürmekle suçlayanlar oldu. Her ne kadar karma sergilerin işlevini ve naif ressamlığı anlatmaya çalışsam da naif ressamlığın ne olduğundan habersizler vardı ve naifliği çocuksu resimlerle karıştırıyorlardı. O sergiden beri hep naif ressam konusunda birşeyler yazmak, anlatmak istemişimdir.Çünkü Saliha Kaygusuzoğlu hep bilir bilmez bir şeyler söylemek zorundaymış gibi kendisini eleştirenler tarafından  küçümsendi. Hatta resimden soğutuldu.

      Esasında bizde bir hastalık var. Herkes kendi eserine bakacağına başkalarının eserlerine bakıp konuşuyor. Eleştiriyor gibi yapıp dedikodu ile yorum arasında daha doğrusu bilgiç görünüp, ağzını yoruyor.

     Naif ressam, daha önce hiçbir formasyondan geçmemiş, içinden geldiği gibi resim yapan ressamdır. Ünlü plastik sanatlar eleştirmenimiz Kaya Özsezgin “Saf yürek” diyor onlara.

     Her iki yılda bir, ülkenin birinde dünyanın değişik ülkelerinden gelen naif ressamların buluşmaları gibi uluslar arası etkinlikleri de düzenleniyor. 1982 yılında Paris’te düzenlenen Naif Ressamlar Buluşmasına Kaya Özsezgin’nde eleştirmen olarak katılmıştı ve izlenimlerini Le Figaro Magazin dergisine de yazmıştı.“Harikalarla dolu bir ormanın öte ucunda ki çocuk gibidir naif ressam. Kendi gerçeğinin uzağındaki konulardan fanstantik bir yöntemle esinlenir; imgelem dünyası biçim değiştirir” demişti.

       Evet naif ressam; hiçbir okul ya da akımla bağdaşmayan kendi başına buyruk resimler yapandır. Hiçbir özentiye falan da kapılmaz. Zengin fantezi dünyası vardır. Düşleriyle masalsı bakar.  Onun için naiflik içsel yapısıdır. Çocukca demek de değildir. Yani her çocuksu duyarlığı seçmiş resimlere bakarak naiflik de denilemez.

     Saliha Kaygusuzoğlu bütün bu özellikleri taşıyor. Yıllardır resim yaptığını biliyorum. Bu sergisinde seksen civarında resimi yer aldı. İlk başladığı yıllarda yaptığı ile son yaptığı resim arasında hiçbir değişim olmamış. Hatta yıllarda beraber olduğu Grup 7’deki çevresinden etkilenmemiş, kendisini beğenmeyenlere aldırış  etmemiş. Sanki resim yapma mecburiyetinde değilmiş gibi resim üretmeye devam etmiş, sık sık kişisel sergilerini açmıştır.

      Saliha Kaygusuzoğlu’nun resimlerinde doğa öne çıkıyor. Kelebekler, çiçekler, balıklar, kediler, deniz atları, deniz yıldızları, başında taçlı kız portreleri, melekler, gülen yüzlü güneşler. Kullandığı renklerde turunçular, pembeler, maviler, kırmızılar  hep naiflerin sevdiği kullandığı renkler. Biçimler biçim bozma gibi görünen kendi gördüğü anlatımına dayalı çoğunluğu sematik gibi abartılı. Daha doğrusu kendi resimini yapan ressam. Naif ressamların bir özelliği de tartışmadan kaçar duruşları vardır ve başkası beni ilgilendirmez ben böyle resim yapıyorum der ve özgürlüğünden ve özgünlüğünden ödün vermeyen özelliğini de  taşıyor.

 

Mehmet Kaplan’ın Yunus Emre yazıları

      Mehmet Kaplan Yunus Emre ile ilgili en çok araştırma yapmış, yazılar yazmış edebiyat fakültesi hocalarından biridir. Yunus Emre ile ilgilenmeye başladığım yıllardan beri hep onun tüm yazılarına ulaşmak, okumak istemişimdir. Dergah yayınları onun Yunus’la ilgili yazılarını “Yunus bir haber verir…” adıyla bir kitapta yayınlamış.

      Mehmet Kaplan’ın Yunus emre üzerine yazıları niçin önemlidir?  Önce; yunus Emre üzerine araştırmalar olsun, yazılar, yorumlar olsun hep Yunus’un ya diniyönünü öne çıkarıyorlar ya da hümanist yanı. Mehmet Kaplan ise Yunus’un Türk kültüründeki yeri üzerinde duruyor. Sonra Yunus Emre için yeni araştırırmaya başlandığı dönemin bilim çevresinden olması yönünden de önemlidir.

      “Yunus bir haber verir…” kitabında Mehmet Kaplan’ın 22 deneme, 10 inceleme yazısı, bir de kendisiyle yapılmış röportajı ve öğrencilerinden Orhan Okay ve İnci Enginün’ün girişte Mehmet Kaplan ve Yunus Emre üzerine yazıları yer alıyor. 302 sayfalık bir kitap…

      Mehmet Kaplan kendisiyle 1971 yılında Yeni gazetede yapılan röportajda: “Yunus her şeyden önce, en derin fikirleri halk dili ile en güzel şekilde ifade eden bir şairdir. Onda güzel ve şaşırtıcı olan derinlik ile sadeliği birleştirmesidir. ‘Söz’ redifli gazeli gösteriyor ki, Yunus kelimeleri kullanırken büyük bir mesuliyet duygusunu hissetmektedir.” Diyor ve ekliyor “ Yunus’un ikinci büyük özelliği zamanı içinde büyük bir değer taşımakla beraber onu aşmasıdır. Bunda hiç süphesiz dili kullanış tarzının büyük rolü vardır. Fakat o, her çağın insanına hitap eden duygu ve düşünceleri ile devrini de aşar ‘ Yunus bir haber verir işidenler şad olur’ gösteriyor ki o, insanları telkin ettiği fikrin ehemmiyetinin fark edendir” diyor

       Mehmet Kaplan 1915 yılında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde doğmuş. 1986 yılında vefat etmiştir.