Meslek liseleri bugün ülke ekonomisine doğrudan katkı sağlayan, sanayinin bel kemiği haline gelen okullar oldu. Artık bu okullar sadece gençlere meslek öğreten kurumlar değil, üretim yapan, döner sermaye gelirleriyle ekonomiye yön veren merkezler haline geldi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın verileri, bu dönüşümün ne kadar güçlü olduğunu net biçimde ortaya koyuyor: Meslek liseleri, 2019 yılında 356 milyon lira olan döner sermaye gelirini 2024’te tam 7,1 milyar liraya çıkardı. Beş yılda yaklaşık 20 kat artan bu gelir, aslında “üreten eğitimin” başarısının en somut göstergesi.

Bu gelirlerin önemli bir bölümü, atölyelerin modernizasyonuna, makine-teçhizat yenilenmesine ve öğrencilerin uygulamalı eğitim süreçlerine aktarılıyor. Yani her bir kuruş, yeniden üretime, yeniden öğrenmeye dönüyor. Gençler sadece teorik bilgiyle değil, gerçek üretim ortamında mesleki beceriler kazanarak iş hayatına hazırlanıyor. Bu, eğitimle istihdam arasındaki en güçlü bağlardan biri. Eskiden okuldan mezun olup “şimdi nerede iş bulacağım?” diyen gençler vardı; bugün ise sanayici “bana o okuldan mezun biri lazım” diyor.

Mesleki ve teknik eğitimde yapılan reformlarla bu başarı kalıcı hale getiriliyor. Bakanlığın 40’tan fazla ilde sanayi ve ticaret odalarıyla, organize sanayi bölgeleriyle yaptığı iş birlikleri sayesinde artık meslek liseleri sektörün doğrudan ortağı konumuna geldi. “Sektör içi okul”, “sektöre entegre okul”, “ihtisas MTAL” gibi uygulamalar, eğitimle sanayi arasında köprü kurdu. Özellikle savunma sanayisinde nitelikli insan kaynağını yetiştirmeyi hedefleyen “Milli Yetkinlik Hamlesi” projesi, bu sürecin ne kadar stratejik hale geldiğini gösteriyor.

Bugün Türkiye’nin dört bir yanında meslek liseleri sadece üretmiyor, aynı zamanda ürettiğiyle geleceği inşa ediyor. Yapay zekâdan endüstriyel kalite kontrole, havacılıktan gastronomiye kadar pek çok alanda yeni bölümler açıldı. Hatta artık ortaokul seviyesinde bile öğrencilerin yeteneklerini keşfetmesini sağlayan “Zanaat Atölyeleri” kuruldu. Yani meslek eğitimi, yalnızca lisede değil, çocuklukta başlayan bir yönelim haline geliyor.

Bir zamanlar “çocuğum meslek lisesine gitmesin” diyen aileler bugün aynı okulları tercih ediyor. Çünkü artık meslek liseleri, sadece bir alternatif değil, ülkenin geleceğini omuzlayan stratejik bir eğitim modeli. Ekonomiye milyarlar kazandıran, sanayinin nitelikli eleman ihtiyacını karşılayan, gençleri iş gücüne en donanımlı şekilde hazırlayan bu kurumların sayısı mutlaka artmalı.

Türkiye, üretim gücüyle yükselmek istiyorsa, bunun yolu meslek liselerinden geçiyor. Artık “üreten okullar” dönemindeyiz. Eğitimle sanayiyi birleştiren, gençleri iş dünyasına kazandıran bu anlayış, hem bireyin hem ülkenin geleceğine yapılan en doğru yatırımdır. Daha çok meslek lisesi demek, daha güçlü bir ekonomi, daha üretken bir Türkiye demektir.