Eskişehir yıllar önce kültür ve sanatın başkenti olmak için ilk adımlarını atmaya başlamıştı.

Köklü bir geçmişi olan tarih kokan bu Cumhuriyet kenti yerel yöneticileriyle bu unvanı alabilmek için büyük çabalar verdi.

Şu anda üç üniversitesiyle müzeleriyle gerçekten de bir kültür sanat şehri olma özelliğini kazandı.

Ama kültür ve sanatın başkenti olmak çok daha prestijli bir durum.

***

Yaz-kış demeden Odunpazarı’ndaki müzelerin önünde oluşan uzun kuyruklar da bunun bir göstergesi.

Yine yeni kurulan Odunpazarı Modern Müze, Eskişehir’i uluslar arası bir boyuta taşıdı.

Dünyaca ünlü bir mimarın gerçekleştirdiği müce binasını bile görmeye gelenler var.

İçindeki etkinlikler ayrı bir değer.

Bu müzeyi Eskişehir’e kazandıranlara da ayrı bir teşekkür gerekiyor.

***

Etkinlikler de kente ayrı bir önem ve değer kazandırıyor.

Geçtiğimiz hafta sonunda başlayan ünlü Rus Yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin 200’üncü doğum günü etkinlikleri bunlardan biri.

Pandemi sonrası yeni dönemde, Ataol Behramoğlu Kitaplığı ve Edebiyat Müzesi’nde yapılan bu etkinlikte, Türkiye’de okuyan, okutan; daha çok sanat ve özgürlük diyen düşünce temsil edilmeye çalışılıyor.

***

Eskişehir’in Türkiye’nin kültür ve sanatın başkenti olmaya aday bir kent olduğunu vurgulayan Ataol Behramoğlu, bakın bu konuda ne diyor.

“Bunda Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Kazım Kurt’un çok büyük emekleri var. Büyükerşen ve Başkan Kurt’a teşekkür ediyorum. Dostoyevski’nin 200. Doğum Yılı etkinlikleri benim adımı taşıyan kitaplık ve edebiyat müzesinin ilk büyük kültürel etkinliği oldu. Bu tür ekinliklerin devam edecektir. Dünyanın uygar kentlerinde bu türden edebiyat müzeleri ve bir yazarın adını taşıyan evler, çok yaygın. Çünkü bir ülkenin kimliğinde, çocuklarının eğitim süreçlerinde bunun çok büyük bir payı vardır. Bu bakımdan da Odunpazarı Belediyesinin gerçekleştirmiş olduğu bu tür kütüphaneler, müzeler geleceğimiz, çocuklarımız ve ülkemiz için önemli.”