İnsan, değerli ve hünerlidir. Yaradan, insana bu nimetleri münasip görüptakdir etmiş. İtiraz eden kendi varlığını inkâr eder. Bu değerlerle imtihan olacağını unutmadan yaşayanı kutlamak lazım! İnsanın imtihanı aklı nispetinde ağzına giren, azından çıkan, gözünün gördüğü, elinin tuttuğu, kulağının duyduğu velhasıl tüm uzuvların yaratılış gayesine uygun hareket edip etmedikleri iledir. İşin özü, zararlılarla karşı duruş ve faydalı işler yapmakla alakalıdır.

 İnsan başkasını suçlamadan önce insafla düşünüp hakkınca konuşmalı. Eleştiriler din adına da olsa hakkaniyetli olmalı. İnsan beğenmediği kişinin durumundan gelecekte kendisi daha kötü olmayacağından ne kadar emin olabilir? Yaptığı ya da yapmadığından herkesin kendisi sorumludur. Kem söz sarf etmeden ve kerih lokma yutmadan hayat sürene ne mutlu… Bir insana atılan iftiradan veya bir başkasını yanıltmak için söylenen yalandan daha kötü ne olabilir?

İftirada, yalanda fitneye sebeptir. İftira da, yalan da masumu mağdur bırakan fitne sebepleridir. İnsanı mağdur etmekten daha korkunç zulüm ne olabilir?Bakara suresi ayet 139-140’da Allah: “Onlara de ki: “Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir… Allah tarafından kendisine ulaşan bir gerçeği gizleyenden daha zalim kimdir?  Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.”  Nahl suresi 56 “…Allah’a andolsun ki, uydurduğunuz şeylerden sorguya çekileceksiniz.” buyuruyor. Kelamı dilden dökmeden kılı kırk yapıp sonra söylemek lazım...

Yarınlarda kimlerin durumun ne ve nasıl olacağını Allah’tan gayri kim bilebilir? Kim, bir başkasına niye iftira atar? Kim, kime niçin yalan söyler? Kimin yediği ya da içtiği neden haram olur?İnsan bu soruları doğru cevaplayıp hayata geçirdiğinde İslam’ın imtihanı kazanır. İsra suresi ayet 51’de: “Kullarıma söyle (insanlar birbirine) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Şeytan, insanın düşmanıdır.” buyuruyor. İslam, insanın bir başkasına söylediği sözün güzel olmasına dikkat çekmiş. Bir başkasının hakkına saldırıyı yasaklamış. Hileli davranıştan men etmiş. Abese suresi ayet 24’te: “İnsan her şeyden önce yediği yemeğine bir baksın” uyarısında bulunmuş. Kur’an’da zikredilen bu iki ayetle konuşmayı ve yemeyi kontrol altına almayı tavsiye etmiş. 

Ağıza konulmak istenen lokmalar bir başkasının hakkı olabilir. Bir başkasının hakkına tecavüzden daha kötü ne olabilir? Bu minvalde herkes kendini her günün sabahında ve akşamında sorguya çekmeli… İlahi sorgudan önce kendisini sorgulayan, kurtuluşa eren insandır. Allah insana bir akıl, iki göz ve iki kulak vermiş. Akıl doğru düşündüğünde, göz doğru gördüğünde, kulak doğru işittiğinde sahibine faydalı olurlar. Aksinde zararları dokunur. İnsan doğru istikamette yürüdükçe selamete olur. Gayrısı felakettir. Allah, insanın kafa yanlarına kulakları ve gözleri de başın ön tarafına yerleştirmiş. Bir de başın bağlı olduğu boyunu sağa sola dönme özelliğinde bahşetmiş. İnsan bu özellikler nedeniyle etrafta olup bitenlerin farkındalığında yaşar.

Hiçbir insanın savunmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur. Herkesi koruma güç ve kudretine sahip olan Rab bir koruduğu insanın korumasına, müdafaasına ihtiyacı olur mu? Bir kul, Allah’ı korumaya kalkışmanın hadsizliğinde bulunamaz. Böyle bir durum cehaletten, gafletten öte dalalet hâlidir. İnsan, Allah’ın koyduğu kuralları korumakla değil o kurallara uymakla mükelleftir. Müslüman, Allah’ın yasaklarından kaçınıp emirlerini yerine getirendir. Müslümanlık, türlü türlü kisvelere bürünerek değil hakkınca Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmekle olur. Müslüman yalan ve iftira ile onu, bunu kirletmeye çalışmaz. Müslüman haram helal demeden kursağına tıkmaz.

İslam dini hiç kimseye bir başkasına hakaret etmeyi, iftira atmayı, yalan söylemeyi ve bir başkasının hakkını yemeyi müsaade etmiyor. Bir başkasının kutsallarına sövmeyi hoş karşılamıyor. Hiçbir peygamber bir başkasının kutsallarına hakaret etmemiş. Müslümanın görevi gönül yıkmak değil imar etmektir. İslam’ın ilkesi suçlu üretmek değil suçları yok etmektir. Bu mabeyinle suçluları cezalandırmadan önce af mekanizmasına işlerlik kazandırmış.  Tövbeyi tavsiye etmiş. Hemen cezayı değil affı öngörmüş. Helalliğe hak tanımış. Kişilik onur ve şerefini her şeyin üstünde tutmuş. İnsanın yaşadığı her yerde olumlu ya da olumsuzluklar olabilir. Olumsuzları olumluya, olumluları olumsuza dönüştüren elbette insandır.

Müslüman şunu bunu değil peygamberini örnek alır. Müslüman, işini ve sözünü hem ölçer ve hem de tartar. Müslüman başkasından evvel kendisini sorgular. Müslüman önce kendi kusurlarını yok etmenin mücadelesini verir. Müslüman, hem kendisini ve hem de başkalarını zarardan korumak için kusurlarından arınır. Müslümanın ağzına iftira, yalan ve haram lokma yakışır mı?

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ / 19 MAYIS 2022 – Milli irade