Hastanede sanat

Hastane’de sanat deyince, önce hastane’de sanat etkinlikleri olur mu? diye bir soru akla gelir. Bunu, “herkes canıyla uğraşırken” diye yanıtlayabilirsiniz. Hastane’de iki türlü hasta olur. Biri yaşam mücadelesi veren ağır yatan hasta, diğeri ayağa kalkabilen, oturabilen, koridora çıkabilen hasta. Onun için hastane sadece tavana bakan, ağrıları ile inildeyen hastalarla dolu bir yer değildir. Her insanın yaşamında yer verdiği sosyal aktivitesi vardır. Buna boş zaman değerlendirmesi, yaşam boyu öğrenme yanı diyebiliriz. Onun için gelişmiş ülkelerdeki hastanelerde insanın bu gereksinimleri düşünülmüş kilise, kütüphane, sergi salonu, tiyatro-konser salonu yapılmış. Ben bunun örneğini 1970 yılında Almanya’da acilen apandis ameliyatı olduğum ve iki hafta kaldığım hastanede gördüm. Hastaların bir kısmı hastanedeki kiliseye pazar ayinine, kimisi tiyatroya, konsere gidiyordu. Hatta bazı hastaların hastane dışına maça gittiği bile oluyordu.  Sabahları koridorlara kitap yüklü araba geliyordu ve hastalar telefonla istendikleri kitap, dergi, gazeteleri alıyor ya da daha önce aldığını değiştiriyordu. Ayrıca akşam üstleri, koridor köşelerine  çocuk koroları gelip konser veriyorlardı ve hastalar da odaların kapılarını açıp yattıkları yerden onları dinliyordu. Aynı koridor köşelerinde sanatçıların günlük sergilerini de görmüştüm. Bunu  insanın hasta da olsa yaşam gereksimi olarak yapıyorlardı. Çünkü sanat ve kitap insanı yaşama bağlıyor, çocuk yaştan edindikleri, olmazsa olmazı, yaşam biçimleri idi. Hatta sanat moraldir ve en çok da ınsanın sıkıntılarının olduğu zaman gereksinimidir.

Yıllar yılı, bütün bunları birilerine anlatmak, ülkemde de olmasını istiyordum. Oysa sanat, kitap bizim olmazsa olmaz yaşamımızın bir parçası olmadığından kimseye anlatamadığımdan gördüklerim bende kaldı. Yıllar geçti, bir gün Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Necat Akgün beni, bir sanat yazarı olarak aradı ve hastanede sanat galerisinin açılışına davet etti. Yıl 2001’di. Üniversitenin Tıp Fakültesine bağlı Eğitim ve Uygulama Hastanesi binasının girişinde mermer salon denilen kısımın üst katında şirin bir yeri, yanılmıyorsan bir kurumun da katkısıyla yapılmış, eser asma ve ışıklandırma sistemiyle modern diyebileceğimiz sanat galerisini açmıştı.İlk sergi, cıvıl cıvıl renkleriyle çocukların resimleriyle açıldı. İkinci sergi Kültür Bakanlığı koleksiyonundan “Türk Resiminden Kesitler” Sergisiydi. Kimisi Osmangazi Üniversitesi’nden kimi şehirden çok sergi izledik, Eskişehir Sanat Derneği’nin çok sergisini açtık. Öğle yemek molasında doktorlar, hemşeriler, personel, gezinebilen hastalar, ziyaretçiler orada sergileri geziyorlar görüyorlardı.

Rektör Prof.Dr. Necat Akgün ile birkaç kez görüşmüş, engin bilgi ve gözlemlerini dinleme fırsatım olmuştum. O sadece Tıp alanında bilim insanı olduğu kadar, bir üniversite yöneticisi, insanımızın, ülkemizin sorunlarına, sanata duyardı Eskişehirimizin en kibar, beyefendi insanıydı. Rahmetler diliyorum, O sanat galerisine onun adının verilmesi gerekiyor… 

karikatür sergisi

39. Uluslararası Aydın Doğan Karikatür Sergisi Eskişehir’de

Eskişehir 194’lı yıllardan beri karikatür sanatçıları olan, gazete ve dergilerinde karikatürlerin yayınlandığı, sergileri açılan hatta üniversite de eğitimi yapılan ülkemizde karikatür müzesi bulunan şehirdir. Bilhassa 2000 yıllarda en çok karikatür sergisinin de açıldığını görürüz. Eskişehir’de her yıl açılan ve dünya karikatür sanatçılarının Eskişehir’e taşıyan sergilerden biri Aydın Doğan Vakfının düzenlediği uluslararası yarışmanın sergisidir. Konunun bir başka yönü ile Karikatür sanatçılarımız 1950’li yıllardan beri dünyanın her ülkesinde düzenlenen uluslararası karikatür yarışmalarından ülkemize ödüller getiriyorlar. Bu ödüller alan karikatür sanatçıları arasında Eskişehirden Atila Özer, Hikmet Cerrah, Abdullah Üçyıldız, Beytullah Heper, Cengiz Çalışkan, Aziz Yavuzdoğan Ekrem Borazan gibi yurt dışında adını, çizgisini duyuran sanatçılarımız var. Buna karşın ülkemize dünya karikatürünü taşıyacak, ülkemizin adını duyuracak uluslararası karikatür yarışmamız yoktu. Ülkemizde ilk uluslararası yarışması 1974 yılında Akşehir’de Nasreddin Hoca adına düzenlendi. Halen, Karikatürcüler Derneğimizce sürdürülüyor. İkinci uluslararası karikatür yarışması 1983 yılında Hürriyet Gazetesi tarafından başlatıldı ve daha sonra Hürriyet Gazetesinin el değiştirmesiyle Aydın Doğan’a geçti ve yarışmanın adı da Uluslararası Aydın Doğan Karikatür Yarışması oldu ve bugün Karikatürün Oskarı olarak dünyanın sayılı karikatüt yarışmalarından biri olarak sürdürülüyor. Bu yıl 39. yılında oldu.   Sadece bu yıl 64 ülkeden 570 karikatür sanatçısının 1.365 karikatürü katılmış bu yarışmaya. İtalya'dan Marco De Angelis'in başkanlığını yaptığı seçici kurulda: Ercan Akyol (Türkiye), Angel Boligan Corbo (Küba), Gürbüz Doğan Ekşioğlu (Türkiye), Saad Hajo (Suriye), Piyale Madra (Türkiye), Tan Oral (Türkiye) ve Yoshiaki Yokota (Japonya) seçici kurul değerlendirdiği yarışmada  Birincilik Ödülünü; Polonya’dan Pawel Kuczynski'ye, İkincilik Ödülünü; Kolombiya'dan Elena Ospina'ya, Üçüncülük Ödülünü; Türkiye'den Halit Kurtulmuş Aytoslu kazanmış. Türkiye’den Muhammet Şengöz, Çin Halk Cumhuriyeti'nden Xiaoqiang Hou ve Polonya'dan Zygmunt Zaradkiewicz  da başarı ödülü kazanmışlar. Ayrıca Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar Özel Ödülü Oğuzhan Çiftçi'ye verilmiş.

Böyle büyük ve dünya karikatür sanatçılarının karikatürlerini Eskişehirliler Büyükşehir Belediyesinin Adalet Sarayı karşısındaki Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi'nde gezebilirler.