Hollanda, 41.865 km² yüzölçümüne sahip bir Batı Avrupa ülkesidir. 2023 yılı nüfus sayımına göre ülkede 17,88 milyon insan yaşıyor. Tarım ihracatında, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyanın en büyük ikinci ihracatçısı konumunda. İhracatının yüzde 69,7’sini Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştiriyor.

Ülkede 160 bin çiftçi bulunuyor. Tarım arazisi olarak ayrılan topraklar 549 bin hektar. Yani ülkenin üçte biri tarıma ayrılmış durumda. Geniş ve düz alanlar sayesinde tarım oldukça rahat yapılabiliyor. Ülke topraklarının 7.578 kilometrekarelik kısmı su ve kanallardan oluşuyor; bu da toplam yüzölçümünün yaklaşık %18’ine denk geliyor. Ayrıca topraklarının yarısından fazlası deniz seviyesinin altında bulunuyor. Kısacası, tarım için her şey elverişli.

Durum böyle olunca “hal” de kıymetli hale geliyor.

Hollanda'nın yıllık tarım ürünleri ihracatı 135 milyar avroyu aşıyor. Bu, toplam ihracatının yüzde 17,5’ine tekabül ediyor. Ülke, özellikle ıslah ve tohumluk patates alanında dünya lideri. İhracatı kolaylaştıran en önemli unsurların başında, deneyimli limanlara sahip olmaları ve pazara kolay ulaşmaları geliyor.

Tarım sektöründe seracılık, ihracat, sürdürülebilirlik, araştırma-geliştirme ve eğitim konularında ciddi başarılar elde edilmiş durumda. Tarımsal üretim, dolaylı yollardan imalat sanayisini de çeşitlendiriyor ve güçlendiriyor. Paketleme, kâğıt ürünleri, tarım makineleri ve lojistik öne çıkan alanlar arasında.

Bölgesel kalkınma ise devlet, üniversiteler ve özel sektör iş birliğiyle daha da güçleniyor.

Gelelim Türkiye’mize...

Ülkemizin yüzölçümü Hollanda’nın 18 katı. Ekilebilir tarıma elverişli arazimiz 24 milyon hektar; bu da Hollanda’nın tam 48 katı. Türkiye’de kayıtlı çiftçi sayısı ise 2 milyonun üzerinde; yani Hollanda’nın 12 katından fazla.

Ülkemiz, yakın geçmişte 35 milyar doları aşan tarım ihracatıyla tüm zamanların en yüksek dış satım rekorunu kırdı. Ancak bu rakam, Hollanda’nın yıllık tarım ihracat gelirinin neredeyse beşte biri kadar.

Toprağımız var, suyumuz var, pazarımız var... Ama helva yok. Kazanç düşük, çiftçi bilinçlendirilmeye çalışılıyor, devlet desteği tarihinin en üst seviyesinde; ama ne üretim istenen seviyede ne de bereket.

Girdi maliyetleri çiftçinin belini büküyor. Mazot fiyatları kontrolden çıkmış durumda.

Bir de “bedava traktör dağıtacağız” gibi söylemlerle gündeme gelen Özgür Özel ciddiyetsizliği denen şey var ülkede.

İktidar, hem Ar-Ge’ye hem de ayni ve maddi desteklemelere, hibelere yoğunlaşıyor. Ancak ürün tarladan çıkıp nihai tüketiciye ulaşana kadar defalarca fiyat değiştiriyor. Ne çiftçi memnun, ne tüketici.

Üç harfli marketlerin vahşi kapitalist oyunları da vatandaşın bütçesini sarsıyor.

Ata tohumlarına ihanet ettik; bereket kalmadı. Tarım aletlerinde milli üretime geçiliyor ama hâlâ yetersiz. İnşallah bu milli hamleler bir an önce sonuç verir.

Biraz inanmak ve motive olmak gerekiyor. Devlet Karadeniz’de doğalgaz buldu. Neyle? Kendi millî araştırma ve sondaj gemileriyle. Oysa yıllarca yabancı gemilerle arama yaptırdık, ama “yok” dediler. Varmış demek ki. Gaz bulununca dalga geçen muhalefet, bir yıl mutfaklarda bedava doğalgaz verilmesini bile küçümsedi.

Günlük petrol yakıt kullanımımız yaklaşık 1 milyon varil. Daha önce yabancı araştırmacılarla yapılan aramalarda “petrol yok” deniyordu. Ama milli hamlelerle Gabar’da petrol bulundu. Şu an sadece Gabar’dan günlük 71 bin varil petrol çıkarılıyor. Toplamda ülkemizde günlük 132 bin varil petrol üretiliyoruz. Yani ihtiyacımızın onda birini artık kendimiz karşılıyoruz.

Çiftçi elbet bir gün mazotu ucuza alacak, ama o gün geldiğinde tarımla uğraşan çiftçi sayısı çok az kalacak gibi görünüyor.

Devlet, bu durumu tersine çevirmek için 40 yaş altı gençleri ve kadın çiftçileri teşvik edecek hibeler veriyor.

Avrupa bizi kıskanıyor, biz Hollanda’yı.

Mücadeleye devam. Ne diyelim?

Bereket olsun inşallah.