Eskişehir, ülkede gelişen olayları anında tepki verebilen bir Cumhuriyet kenti. Geçmişe de şöyle bir bakarsak, bunun örneklerini görebiliriz. Kadınlarımız bu konuda oldukça aktif, ülkeye barışı getirebilmek için her olayda tepkilerini koyuyor ve barış çağrıları yapıyor. Kadın Cinayetlerini Önleme Platformu adı altında oluşan bir grup da, ülkedeki kadın cinayetlerine ve kadına şiddetin önlenmesi için her türlü girişimde bulunuyorlar. Bir kadın cinayeti olmuşsa hemen tepkilerini gösteriyor. Kadın cinayetleriyle ilgili davalar görülüyorsa, mutlaka Adliye önündeler. Bunlar önemli toplumsal tepkiler elbet. Sivil Toplum Kuruluşları örneğin. Ülkeyi ve kenti ilgilendiren her olayda gerek eylemle, gerek yaptıkları açıklamalarla görüşlerini, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. *** Anadolu Üniversitesi’nde birkaç gündür bir şeyler oluyor. Dün yapılan “YÖK’ün kuruluşunu protesto” yürüyüşü için bir süredir kampüs içersinde bazı hazırlıklar yapılıyordu. Öğrenciler ile güvenlik güçleri zaman zaman karşı karşıya geldi. Ama korkulan olmadı. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kuruluşunu protesto etmek için sıra dışı bir afiş asma eylemi yaptı örneğin öğrenciler. Yemekhane duvarlarına afişler astılar konuyla ilgili olarak. Özel güvenlik ve polis bu afişleri kaldırdı, ama öğrenciler yılmadı. Yemekhane çatısına çıkan iki öğrenci, olta şeklinde yaptıkları bir borunun ucuna taktıkları afişi, aşağıda bulunan özel güvenlik görevlilerine ve polis ekiplerine doğru salladı. Bir süre çatıdan afiş sallayan öğrenciler, daha sonra kendi imkanlarıyla çatıdan inerek grubun içine katıldı. Tüm bunlar olurken, her iki tarafın yüzlerinde bir öfke, bir nefret yoktu. Bu duygular yerini tebessüme bırakmıştı sanki. Gülüyorlardı. Aynı gün üniversitenin bir başka bölümünde ise öğrenciler rektörlerini arıyordu. “Rektörümüzü arıyoruz Atandığı günden itibaren rektörümüz Naci Gündoğan’dan haber alamıyoruz. Kesin başına bir şey gelmiş olmalı! Öğrencilerinden kaçacak değil ya!” yazılı pankart açmışlardı. Burada öğrencilerin bu tepkisine katıldığımı söyleyemem. Rektör Naci Gündoğdu, hayatının büyük bir bölümünü Anadolu Üniversitesi’ne ve dolayısıyla öğrencilerine adamış bir bilim insanı. Rektör olduktan sonra bu duygularının daha da büyüdüğünü her zaman görmek mümkün. Öğrencilerin yararına olabilecek her türlü işte imzası var. Öğrenciler bu konuda biraz haksız gibi geldi bana. Gelelim YÖK’ün kuruluşunu protesto eylemine. Öğrenciler demokratik tepkilerini ortaya koydular. YÖK’ün kuruluşunu protesto ettiler. Yürüyüş olaysız şekilde sona erdi. Öğrenciler bu eylem sırasında da esprili göndermeler yapmışlar. “Oltaya gelme, eyleme gel”, “ Olta burada, çevik nerede” Olta da birkaç gün önce salladıkları olta olsa gerek. *** Polis de biraz anlayışlı olduğunda eylemler olaysız bir şekilde tamamlanabiliyor. Bunda Emniyet Müdürü Mustafa Şahin’in büyük payı ve katkısı olduğunu düşünüyorum. Toplumsal olaylarda, eylemlerde Mustafa Şahin’in değişik bir görüşü var. Polisi mümkün olduğu kadar bu işlerin içine sokmaktan kaçınıyor. Uzaktan izlemeyi, illa ki müdahale edilmesi gereken durumlarda, müdahale kaçınılmaz hale gelmişse anca o zaman polisi işin içine sokmayı düşünen bir müdür. Polisini koruyan ama aynı zamanda eylemciye de zarar gelmesini istemeyen bir düşüncede. Polis öyle her duruma müdahale etmeyince de böyle eylemlerin şekli değişiyor, olaysız şekilde tamamlanıyor.