Camaltı resimi denilince, unutulmaya başlamış, ev ve işlerinde örneklerini gördüğümüz halk resim sanatımızın bir alanı olan cam üzerine Şahmeran, Kabe, Hz.Ali, Hz.Ali’nin devesi, Amentü Gemisi gibi naif gelenekten resim ve hat sanatı çalışmaları olan daha çok Güney Anadolu bölgemizde sanatçılar tarafından sürdürülen, son yıllarda daha çok el sanatları içersinde sayılan sanatımızdır.
Esasında camaltı resim sanatı sadece bizde değil, her coğrafyada, her kültürde yaygın ve geçmişi de çok eskilere dayanan bir sanat alanıdır. Biz de olduğu gibi daha çok da dini temaların işlendiğini görüyoruz. Buna karşın son yüzyılda Picasso, Paul Klee gibi pek çok dünyanın önde gelen ressamı da bu alanda eserler vermeye başlamasıyla da ortaya çağdaş camaltı resimi de çıkmıştır. Bu konuda sanat dergilerimizde yazılar ve örneklerini de görüyoruz. Hatta ülkemizden Neveser Aksoy, Yücel Dönmez ve Mevlüt Akyıldız gibi ünlü çağdaş sanatçılarımızın çalışmalarını da biliyoruz.
Ülkemizin tanınmış ressamlarından Devabil Kara da camaltı resim çalışmaları olan sanatçımız bu günler Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kent Müzeleri Kompleksi Sergi Salonu'nda “Ters-Yüz” adını verdiği camaltı tekniğiyle kendi sanat anlayışı ve farklı deneysel çalışmalarından oluşan sergisini açtı.
50x50 cm boyutlarında ki “Ters-Yüz” camaltı resim sergisi için “Hem zamanın içinde hem de dışında gezinerek geçmiş ve gelecek arasındaki boşluğu tamamlayan imgeler oluşturmaya çalışıyorum” diye tanımlayan sanatçı Devabil Kara, nesnenin iz olarak bıraktığı boşluk üzerine yoğunlaşıp, nesne ve zaman arasındaki karmaşık ilişkiyi sorguluyor.
1962 Şenkaya doğumlu Devabil Kara, 1986 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Resim Bölümü'nde mezun oldu. Aynı üniversitede kalarak öğretim üyesi oldu. 1987 yılında Avusturya hükümeti bursu ile Salzburg Uluslararası Yaz Akademisinde Litografi üzerine çalışmalar yaptı. 1993 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde, ‘Sanatçı Kişiliğinde Psikolojik Algı’ adlı Sanatta Yeterlik tezini verdi. 1996-1997 yıllarında ABD’de ‘Sanat Pazarı ve Sanat Kurumlarının İşleyişi hakkında incelemelerde bulundu. Halen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Dördü yurtdışında olmak üzere 32 kişisel sergi açtı. Ödüllerinde arasında Eskişehir’de aldığı iki ödülü vardır. Biri 1988 yılında Lületaşı ‘Beyaz Altın’ Resim Yarışmasında aldığı diğeri 1993 yılında ESBANK 10.Yunus Emre Resim Yarışmasında Ödülüdür. Sanatçının UNESCO’nun 2022 yılının Cam Yılı ilan etmesi nedeniyle Çağdaş Cam Sanatları Müzesi de bulunan ülkemizin cam sanatlarında merkez olan Eskişehir’de sergisini açması da önemli bir konudur. Sergi 7 Ekim'e kadar gezilebilecek.
6.Uluslararası Odunpazarı Ahşap Heykel Festivali
Heykel denilince ilk aklıma gelen, büyük önderimiz Atatürk’ün 1923 ‘te Bursa’da yaptığı konuşması gelir.
Şöyle der: “Dünyada uygarlığa ulaşmak,ilerlemek,gelişmek isteyen her hangi bir ulus ister istemez heykel yapacak ve heykelci yetiştirecektir.”
Heykel bizim Cumhuriyetle gelişen sanat alanımızdır. Cumhuriyet öncesi dini neden gösterirerek gelişememiş, Güzel Sanatlar kademisi’nde (Sanayi-i Nefise Mektebi) bölümü olmasına karşın ne öğrencisi ne de öğreticisi olmamışken Cumhuriyetimiz ve Atatürk’ün Sanat Devrimi kapsamında yurt dışına öğrenci gönderilerek başlamıştır. Bugün dünya heykel sanatı ile aynı düzeyde heykel sanatımız ve sanatçılarımız vardır. Ülkemizdeki her üniversitemizde de Güzel Sanatlar ya da Sanat Tasarım adıyla kurulmuş fakültyelerimizde heykeltraşlarımız yetişmektedir.
Eskişehir’de sanat etkinliklerimize baktığımızda uluslararası düzeyde heykel etkinlikleri görürüz. Bunlardan biri Büyükşehir Belediyemizin ve Anadolu Üniversitemizin ayrı ayrı yaptıkları Taş (Mermer) Heykel Sempozyumları ve Tepebaşı Belediyesi'nin 15 yıldır düzenlediği Pişmiş Toprak Sempozyumu ile Odunpazarı Belediyemizin 6 yıldır düzenlediği Ahşap Heykel Festivalidir. Bunların hepsi çalıştaylar gibi halkın önünde yapılan ve dünya sanatçılarını ve eserlerini buluşturmayı hedeflemektedir.
Ahşap, heykelde en eski, hatta pişmiş topraktan sonra ilk kullanılan malzemedir. Ahşap Heykel Festivali olarak ülkemizde ilk festival (Sempozyum) 1993 yılında İzmit’in Değirmendere ilçesinde ünlü heykeltraşımız Zühtü Müridoğlu’nun adına başlatırmıştır. İkincisi Eskişehir’de Odunpazarı Belediyemizce 2015 yılında başlamıştır. Odunpazarı Belediyemiz bu sanatçıların Eskişehire bıraktıkları eserlerle Odunpazarı’nda Ahşap Heykel Müzesini kurmuş, bazı heykelleri de Hamamyolu’ndaki Sabahattin Günday Parkının yeni düzenlemesiyle parka yerleştirerek daha geniş kesim tarafından görürmesini sağlamıştır.
Eskişehir 3 üniversitesinde sanatın her alanında sanat eğitimi yapılan şehirdir. Eskişehir’de belediyelerce işlevsel etkinliklerin uluslararası düzeyde yapılması, müzelerin bulunması Eskişehirimiz farklı şehir yaparken dünya sanat merkezlerinden birine de dönüştürmektedir.