Bugün 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı!

İşçi bayramının şöyle bir tarihçesine bakarsak şunları görüyoruz.

Bu bayramın tarihi 1850’li yıllara kadar dayanıyor ve tüm dünyada İşçi Bayramı olarak kutlanıyor.

Ülkemiz bilgilerine gelince;

Osmanlı Devleti döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu yer Selanik'te, 1911 yılında tütün, liman ve pamuk işçileri, 1 Mayıs gösterisi düzenleyerek bu günü kutluyor.

1912 yılında İstanbul`da ilk defa 1 Mayıs kutlaması gerçekleşiyor.

1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan ediliyor.

1935 yılında 1 Mayıs`a "Bahar ve Çiçek Bayramı" adı veriliyor ve ücretsiz tatil günü ilan ediliyor.

1977 yılında İstanbul Taksim Meydanı'nda yaklaşık 500 bin kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs toplantısı düzenlendi. Ancak, göstericilerin üzerine ateş açıldı ve göstericilerden 34'ü, yaralanarak ve üstlerine ateş açılması sonucu çıkan izdihamda ezilerek öldü. 1977 yılının 1 Mayıs günü, tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti.

 

***

1 Mayıs o tarihten sonra bir bayram kutlamasının yanı sıra, anma etkinliği de olmaya başladı.

1 Mayıs dönem dönem hükümetlerin tutumuna göre yasaklandı.

Özellikle 1977 yılından sonra İşçi Bayramı kutlamaları için önemli bir mekan haline gelen Taksim Meydanı, iktidarların hep korkulu rüyası oldu ve kutlanmasına izin verilmedi.

Sendikalar her zaman birlik ve beraberlikten söz eder ama kendileri hiçbir zaman bir araya gelemez.

İşçi sendikalarındaki bu ayrışma, kurulduğu zaman memur sendikalarında da aynı şekilde gerçekleşti.

Bu ayrışmalar hükümetlerin de işine geldi.

Özellikle işçi sendikalarının güçlü olması hiç istenmedi.

Böl, parçala, yönet mantığıyla işler yürüdü.

 

***

Bölünmüşlüğün, bir araya gelinememenin sonucunu da işte bugünlerde görüyoruz.

İşyerlerinde sendikasızlaştırma alabildiğine arttı, güçsüzleştirildiler ve yok edilmek üzereler. Sendikacılık işçinin hakkını alabilmektir. Ekmek kavgasıdır.

Ancak zamanla bunlar unutuldu, siyasi tercihler ön plana çıkmaya başladı ve giderek de sendikacılığın ruhu haline geldi.

İşçinin hakkı-hukuku-ekmeği neredeyse unutuldu.

Bugün işçisiyle, memuruyla, emeklisiyle ülkenin potansiyel gücünü düşünebiliyor musunuz?

Ama ezilen de hep bu kesim oldu ve oluyor…

Bu tür ayrışmalar olunca da sesler dağılıyor, cılızlaşıyor, kimse duymuyor…