Türkiye genelinde cam kemik hastalığına dikkat çekmek için çeşitli çalışmalar yapan Eskişehirli Burak Sakçı, yazdığı kitapta, verdiği konferans ve seminerlerde kendisiyle aynı hastalığı yaşayanlar için bir umut olmak istediğini dile getirdi. Hayattaki engellere rağmen insanlara her koşulda moral vermeye ve başarıya ulaştırmaya çalıştığını ifade eden Sakçı, bu işin inanmaktan, sabretmekten ve çok çalışmaktan geçtiğini vurguladı. En büyük hayalinin yurtdışındaki cam kemik hastalarının yaşam koşullarını incelemek olduğunu ileten Sakçı, “Ülkemizde olmayıp yurtdışındaki cam kemik hastalarının imkanlarını merak ediyorum” dedi. 

“Zaaflarımı fırsata çevirmeyi öğrendim” 
Fizik tedaviye 21 yaşında başladığını ve spor yaparak hayata tutunduğunu aktaran Sakçı, “Bu süreçte birçok olumsuzluklar yaşadım. Fakat her seferinde düştüğüm yerden kalkmayı bildim. İyi ki cam kemik hastasıyım çünkü hayatla mücadelem arttıkça daha da güçlendim. Eskiden düştüğümde veya herhangi bir kemiğim kırıldığında çok üzülüyordum. Yaş aldıkça ve bilinçlendikçe zaaflarımı fırsata çevirmeyi öğrendim. İnsanlara örnek olmak, umut olmak ve onların kendilerine olan inançlarını pekiştirmek beni çok mutlu ediyor. Fizik tedavi merkezinden, spor salonundan ve özellikle sosyal çevremden güzel dönütler alıyorum” dedi. 

“Salonda geçirdiğim vakitlerde her şeyi unutuyorum” 
Spor salonunun her şeyden önce kendisini sosyalleştirdiğini anlatan Sakçı, “Rutin bir çalışma hayatım var. İşten sonraki vakitlerimde ise ya ofiste ya da spor salonunda oluyorum. Salonda geçirdiğim iki saat bana engelli bir birey olduğumu unutturuyor. Zaman zaman en dibi görüyorum. Benim de psikolojik olarak düşüşler yaşadığım vakitler oluyor ve o zamanlarda da araba ile geziyorum, kitap okuyorum ve elimden geldiğince kişisel gelişim kurslarına katılmaya çalışıyorum” diye ifade etti. 

“Rol model olabiliyorsam ne mutlu” 
“Boyumun kısa olmasından dolayı ihtiyaçlarımı karşılamakta zorluklar yaşayabiliyorum” diyen Burak Sakçı, konu ile alakalı olarak sözlerine şu şekilde devam etti: 

“Özellikle kıyafet ve ayakkabı bulmakta problemler yaşıyorum. Birçok firmaya ve şirkete bu konuyla alakalı talepte bulunarak, mailler gönderdim ama olumlu bir cevap alamadım. Küçük yaşlardaki çocukların hikayelerine yön vermek için ailelerinin de isteği doğrultusunda onlara fikir ve danışmanlık veriyorum. Bana öyle güzel ‘Burak Abi’ diyorlar ki motivasyonumu arttırıyorlar. Nasıl bir yol izlemelerine dair onlara sık sık önerilerde bulunuyorum. Ben bu süreci ailem ve yakın çevrem dışında yalnız atlattım. Şu an elimden geldiğince de farklı şehirlerdeki cam kemik hastaları ile sosyal medya üzerinden iletişim halindeyim. Her insanın dünyaya gelme sebebi vardır. Özellikle tahammülsüzlüklerin had safhaya çıktığı şu günlerde yaptıklarım ile rol model olabiliyorsam ne mutlu. Bana ehliyet alamazsın, ayağa kalkamazsın, eğitim göremezsin ve çalışamazsın dediler. Her şeye rağmen kendimi geliştirdim. Onlar da bunu yapabilirler” 

Türkiye’de mutlaka cam kemik hastalığına dair filmlerin çekilmesi gerektiğini belirten Sakçı, sporda, sanatta birçok alanda farkındalığın artmasını istediğini temenni ederek, umut vadeden ve toplum içinde umut olmasını beklediğim yeni bir proje üzerinde 2 aydır ekip halinde gece gündüz çalıştığını söyleyerek sözlerini tamamladı.