Şu sıralar daha çok muhalif medyada, “Sosyal medyada düzenleme ve İnternet Gazeteciliği” adı altında çıkarılmak isteyen yasa tartışılıyor.

Adalet Komisyonunda görüşülerek kabul edilen ve önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna getirilecek olan yasa tasarısı hakkında basın meslek örgütleri de art arda görüşlerini açıklıyor.

Televizyon programlarında bu konu tartışılıyor.

Geçtiğimiz hafta sonu Düzce’de toplanan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanlar Konseyi’nde de konu gündeme geldi ve enine boyuna tartışıldı.

***

Bilindiği gibi uzun süredir internet haber sitelerinin bir yasası yoktu. Bunun için gerek internet sitelerinin sahipleri, gerekse de basın meslek kuruluşları yasanın çıkarılması için mücadele verdi.

Yasanın çıkması elbette iyi bir gelişmedir.

Çünkü bu işi gerçekten yapanla yapmayan ayrılmalıdır.

Bu yasa bir ölçüde onu sağlayacaktır.

Ancak eleştirilere neden olan kısmı yalan haber, halkı paniğe sevk etmek gibi muğlak bir takım tanımlarla yeni suçlar oluşturulmakta ve bu nedenle de gazetecilere hapis cezaları verilecek olmasıdır.

***

Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Başkanlar Konseyi sonuç bildirgesinde de yer aldığı gibi, çıkarılmak istenen yasada basına yeni bir sansür uygulamak istenmesi, Televizyon ve radyolar için ayrı yasa çıkarılırken, İnternet Gazeteciliğinin Basın Kanunu’na adapte edilmek istenmesi, gazetecilerin eleştirel yazıları sonucu başına geleceklerle ilgili aba altından sopa gösterilmesi,  Devlet eliyle gazeteci olmayanlara gazetecilerin onuru olan, kimliğimiz Sarı Basın Kartı’nın dağıtılması kabul edilmemektedir.

***

Şimdi her konuda birlik çağrıları yapılıyor.

Ticarette böyle, sanayide böyle, siyasette böyle, basında böyle.

Ülkemiz öyle kutuplaştırılmış ki, birlik ve beraberliğe gerçekten ihtiyaç duyuluyor.

Aslına bakarsanız, yıllardır hemen her sektörde ayrışma mevcut.

Sendikalar, odalar, sivil toplum kuruluşları herkes birlik çağrıları yapıyor.

Ama bu birlikler bir türlü de sağlanamıyor.