Su misali, zaman akıp geçiyor. Günler, tünelden “katar” geçer gibi geçip gidiyor.  Oruçlu günlerden sonra bayramlar da gelip geçiyor. İlk defa Ramazan bayramı günleri bağlamında tarihinin başlangıcından bu yana İslam coğrafyası küresel manda bir “ilk” yaşadı. Küresel olarak böyle bir ilki “Korona virüs” nedeniyle tüm insanlık birlikte yaşıyor. Dileriz, bu “ilk” son olur. Oruç ve bayram, içtimai olarak Müslüman’a Allah’ın armağanıdır. 

 

Oruç ile bayramlar toplumsal barış, huzur ve güven ortamlarının yaşanması için mutlak kudretin insanlığa büyük lütfudur. Oruç ve bayram, insanla güzeldir. Oruç ve bayram, anlamlarını toplumsal yaşamla bulurlar. Önemli olan Ramazan ayını ve bayram günlerini doyasıya yaşamaktır. Ramazan ayı ve bayram günleri yine gelecek. Ramazan ve bayramların geleceği bir vakıadır. Allah’ın vadi böyledir. Ama gelecek Ramazan ile bayram günlerini kimler görecek ya da göremeyecekler? Bu hâli mutlak güç sahibinden başka kim bilebilir ki?

 

“COVID-19” denilen Korona virüs hastalığı, belki de tarihte iz bırakacak hadiselerden biri. Yüzyıllar geçse de, tarihin dönüm noktaları olarak bazı olayların belleklerde yer aldığı gibi “COVID-19” da öncesi ve sonrası olarak hafızalarda derin iz bırakacağa benziyor.  Ümit ediyoruz ki, insanlık bu hastalık dönemini en az zayiatla atlatır. Yaşanan hadiselerden gereken dersler çıkarılıp lüzumlu önlemler alınmadığında tarih tekerrürden ibarettir, derler. Umarım, insanlık bundan sonraki yaşamına aklıselim olarak devam eder.

 

Ramazan ayı ve bayram günlerinin hazzını o günleri doyasıya yaşayanlar bilir. O nedenle onlar, yeni Ramazan ve bayramlara kavuşmayı hasretle beklerler. Ramazan ayı, her yıl bayram günlerinin habercisi olarak gelirken sabır, hoşgörü, uzlaşı, güven, huzur, dayanışma, kaynaşma ve paylaşmanın ikazını yaparak gelir. Bir Ramazan ve bir bayram daha geride kaldı. Ramazan ayı oruçlu günler olduğu için sonu bayram oldu. İnsan olduğu için Ramazan ve bayramlar oluyor.

 

 

Diriden ölü, ölüden diri çıkaran mutlak irade Kitab-ı Kadim’in 6’ıncı suresinin 96’ıncı ayetinde: “O karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme vakti, güneş ve ayı da birer hesap ölçüsü yaptı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin takdiridir. Yunus ismi ile adlandırılan bir başka surenin 6’ıncı ayetinde: “Gece ile gündüzün peş peşe gelişmesinde... Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için pek çok deliller vardır.” buyuruyor.

   

Müslüman için geçen zaman geçmiştir. Müslüman, geçmişe takılıp kalmaz. Geçmişten ders çıkarıp kendini yeniler. Geleceğe daha zengin düşünce ile hazırlanır. Korku ve ümitle yeni gelen Ramazan ayı ile bayram günlerini karşılar.  Müslüman, her gece gafil yatıp taze sabaha şaşkın uyanmaz. Müslüman uyku hâlinde bile korku ve ümidin rahmet esintilerinde hisseler arar. Yeni güne diri bir ruh hâli ve uyanık bir aklın anlayışıyla başlar. 

 

Her canlı ya da cansız varlığın bir varlık gayesi vardır. Her varlığın sorumluluk ve görevleri vardır. Ramazan ayı ile bayram günlerinin görev ve sorumlulukları insan gönlüne bereket, barış, güven, sevgi, uzlaşı ve huzur taşımaktır. O günlerin anlamına ulaşmak için sabır ve gayret gerekir. İnsanın Ramazan ayına ve bayram günlerine karşı vazifeleri vardır. Bu sorumluluklar kötülükten uzaklaşıp iyi hâllerle donanmaktır. Kötülüklerden uzaklaşamayan görevini ne kadar ifa etmeye çalışırsa çalışsın her an kusurlar işlemeye meyyaldir. Ramazan ayı ve bayram günlerini dolu dolu yaşamaktan maksat gönüller kazanmaktır.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!