İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Başkan Tugay mesajında, “Ata’mızın ebediyete intikalinin yıl dönümünde, ona verdiğimiz sözleri bir kez daha tekrarlıyoruz. 87 yıl önce onun naçiz vücudu toprak oldu ama Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacak. Ata’mızın izinden hiç ayrılmayan İzmir, çağdaşlık meşalesini hep taşıyacak. Atatürk, en büyük eseri olan Cumhuriyet ile sonsuza dek yaşayacak” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay; 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü nedeniyle yayımladığı mesajda İzmir'in Atatürk'ün kalbindeki yerine ve önemine dikkat çekti. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı mirasa sahip çıkacaklarını ifade eden Başkan Tugay mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün 10 Kasım… Bir milletin, ölümsüzlüğü keşfetmesinin 87’nci yıl dönümü.
Aldığımız her nefeste, attığımız her adımda, aklımızda, fikrimizde, kalbimizde yaşayan Ulu Önder’imizin sonsuzluk günü.
10 Kasım, saat dokuzu beş geçe ayağa kalkan bir milletin, bir ömürlük minnet günü…
Cumhuriyetimizin kurucusu, ulusumuzun kurtarıcısı, bağımsızlığımızın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuzluğa uğurlayışımızın 87’nci yılında her yıl artan bir sevgiyle ve özlemle anıyoruz.
Ata’mızı İzmir’den anmanın ayrı bir anlamı, değeri vardır.
İzmirlilerin kalbinde Atatürk, Atatürk’ün kalbinde İzmirliler çok özel bir yere sahiptir.
İzmir, Cumhuriyet’in ilk nefesidir.
Kurtuluşun ilk ateşi, bağımsızlığımızın zaferi, kurtuluştan Cumhuriyet’e giden yolun başıdır.
Umutla yeniden ayağa kalkışın ve çağdaşlığın simgesidir.
İzmir Belediyesinin 14 Eylül 1922’de yaptığı hemşehrilik teklifi, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı çok mutlu etmiştir. Teklife, 'Ülkemizin Akdeniz'e karşı ışığı olan, düşman işgalinden kurtulması için bütün ülkeyi seve seve yıllarca sıkıntılara sürüklemiş bulunan İzmir'imizin hemşehrileri arasında sayılmak bana sonsuz bir sevinç ve övünç olmuştur' sözleriyle cevap verir. O ki 9 Eylül sabahı İzmir’e giren ordunun önünde yürüyen muzaffer başkomutandır. Bütün hayatında sevinçle geçirdiği gecenin, 9 Eylül gecesi olduğunu söylemiştir. İzmir’in hemşehrilik unvanını “değerli bir ödül” diyerek kabul ederken şöyle selam gönderir:
'İzmirli hemşehrilerime sevgi ve bağlılıkla teşekkürlerimi sunarım. İzmir’in acılarını gidermek için genel görevlerimizin verdiği zorunluluktan başka özel ve içten bir ilgi ile çalışmak, benim için bir ülkü olacaktır.'
Ata’mızla hemşehri olmak, bizler için ne büyük onur!
En değerli varlığı olan annesini İzmir’in sinesine boşa emanet etmemiştir. Karşıyaka’da 27 Ocak 1923’te annesinin mezarı başında ettiği o unutulmaz 'Egemenlik Andı', Cumhuriyet’i hangi inançla kurduğunu anlatır:
“Ulusumun bu kadar kan dökerek elde ettiği egemenliğin korunması için, gerekirse annemin yanına gitmekte gecikmeyeceğim, ulus egemenliği uğrunda canımı vermek, benim için vicdan borcu olsun, namus borcu olsun.'
O söz, bugün her Cumhuriyet evladının vicdanında yankılanır.
Atatürk, İzmir’i, İzmirlileri çok sevdi. Bizim de onu çok sevdiğimizden emindi. Sevgisini defalarca dile getirdi. 'İzmir ahalisi çok münevverdir, çok faaldir… Bu memleket ahalisinin bugünkü yönetim şeklini koruyacak kudrette olduğuna eminim' derken şehrimizin aydınlığını Cumhuriyet’in teminatı olarak gördü.
En çok ziyaret ettiği kentlerden biri burasıydı. Ülkemizin geleceğini burada inşa etti.
Yurdumuzun ekonomik bağımsızlığının temellerini, İzmir İktisat Kongresi’nde attı. Lozan Barış Görüşmeleri Konferansı kesintiye uğradığında 17 Şubat-4 Mart 1923’te düzenlediği İktisat Kongresi’nden dünyaya, 'Kapitülasyonları kabul etmeyeceğiz' mesajını verdi.
Kadınlarla erkekler, ilk kez İzmir’de, Ankara (Tan) Sineması’nda onun talimatıyla film izledi.
Tiyatro sahnesine çıkan ikinci Türk Müslüman kadın Bedia Muvahhid, ilk olarak İzmir’de Palas Sineması’nda Mustafa Kemal Paşa’nın teşvikiyle, onun huzurunda sahneye çıktı.
İzmir’in okullarını ziyaret ederek gençlerle, öğretmenlerle bir araya gelen Atatürk, bir ziyaretinde, 'Bu defaki ziyaretimde daha çok memnun oldum, her yıl biraz daha ilerleme var, daha çok gerekli' demiş, İzmir gençliğine inancını ifade etmişti.
1934 yılında konuk ettiği İran Şahı Rıza Pehlevi’ye Türkiye’nin çağdaşlaşma yolculuğunu İzmir’den gösterdi.
Atatürk, hemşehrilerine her zaman güvenmiş, sevgisini defalarca dile getirmiştir. 'İzmir ahalisi çok münevverdir, çok faaldir… Bu memleket ahalisinin bugünkü yönetim şeklini koruyacak kudrette olduğuna eminim' derken, İzmir’in aydınlık karakterini, Cumhuriyet’in teminatı olarak görmüştür.
1925 yılında İzmir Belediyesi binasının balkonundan yaptığı konuşmadaki şu cümle, onun şehrimize bakışını özetler: 'Bütün cihan işitsin ki artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı mukaddes bir topraktır.'
Yılın her günü yolumuzu aydınlatan Ata’mızın ebediyete intikalinin yıl dönümünde, ona verdiğimiz sözleri bir kez daha tekrarlıyoruz.
87 yıl önce onun naçiz vücudu toprak oldu ama Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacak. Ata’mızın izinden hiç ayrılmayan İzmir, çağdaşlık meşalesini hep taşıyacak. Atatürk, en büyük eseri olan Cumhuriyet ile sonsuza dek yaşayacak.
Ruhu şad olsun.
Aziz hatırasına saygıyla ve bitmeyen özlemle…”





