Zihinler karışık. Bilgiler kirli. Tavırlar net değil. Kavram ve anlam kargaşası hat safhada...Kavramlar arası anlam farkını idrak önemli… İnsan aklıyla değer kazanır ya da kaybeder. Akıllı, her şartta insan olduğunu unutmaz. Nerede, ne zaman, neyi, nasıl konuşacağını veya yapacağını bilir. İnsan onur ve şerefiyle yaşar. Akıllı insan hilekârlık, riyakârlık, sahtekârlık gibi kötü davranışlar sergilemez. Akıllıdan yalan benzeri tutumlar zuhur etmez. Yalan söz ne zaman ve nerede söylenirse söylesin akıbette söyleyeni kandırır. 

Yalan, aldatmaya yönelik sarf edilen hileli söz ve davranışlardır. Kavramları ve anlamları yerli yerinde kullanmak lazım! Sözler, yapı taşları gibidir. Anlayana, her taş veya her söz yerinde ağırdır. Sen, dürüst akıllıya bak. O hayrı da, şerri de bilir. Kime, kimden zarar geleceğinin farkındadır. Aldanmaz ve aldatmaz.  Lafın kısası dürüst akıllı, cin olup çarpmaya adam aramaz! Ahmak, budala ve gafillerin dostluk veya alışverişine güven olmaz. “Ahmağın sözüne kulak asmaya pek bakma. Sonra başına iş alırsın.” derlerdi. Ahmağın mazereti kabahatinden daha tehlikelidir.

Havada uçan kuşu ele geçirmek için kuşun yerdeki gölgesine silah atana “ahmak, budala veya gafil” demezler de, ne derler? Sel suları akıntıya göre akar gider. Akıllı, sellerin sağa sola çarparak sürüp götürdüğü çeri çöpü bir daha geriye getiremeyeceğini bilir.  Akıllı insan hayal âleminde dolaşıp durmaz. Kimliği ile kişiliğini özdeştirerek gerçeklerle yaşar. Hele Müslüman namaz halinin duygu ve düşünceleriyle namaz dışı zamanlarda uyumlu davranır. Namaz ve oruç hâli tutumuna sair zamanlarda ters düşmez. Müslüman, her zaman ve her yerde Müslümandır. Müslümanın samimiyet ölçüsü böyle davranmaktır. 

Kavram kargaşasından arınmak için bazı sözcükleri doğru kullanmak lazım. Türkçe yazıp Türkçe konuşan elbet Türk Dilli lügatine uyumu esas alır. Bu itibarla ilk paragrafta sözünü ettiğim bazı kavramları açmak gerek… Türk Dil Kurumu sözlüğünde ahmak, anlayışı kıt olandemektir. Budala, anlayışı çevik olmayandır. Bir şeye gereğinden fazla düşkünlüktür.  Gafil, çevresinde olup bitenlerden bi haberdir, doğruyu yanlıştan ayırt edemeyendir.

Günümüz sıkıntılarının başında kavramlar arası farkı kavrayamamak geliyor. Örneğin aklanmak başka şey… Arınmak daha başka şeydir. İkisi de temizliktir ama aralarında anlam farkı büyüktür. Arınmak, kişinin yaptığı kötü hallerden nedamet duyup o yanlışlardan uzaklaşarak kendisini temizlemesidir. Aklanmaksa, kişiye isnat edilen suçtan o kişinin yargı ya da toplum tarafından suçsuzluğunun ispatlanarak temize çıkarılmasıdır. 

Müslümanlık sadece abdest ve namazla tekâmül etmez. Müslüman, ahlakı davranışları donanıp İslam’ın beş şartını icap ve kabulünce ifa etmekle kemale erer. Ne yazık ki, günümüz bazı Müslümanlarda ibadet denilince sadece namaz, oruç gibi davranışların yerine getirilmesi gibi nakıs bir anlayış hâkim. İbadet, Allah’ın Kur’an’da yap dediklerini yapmak ve yapma dediklerini yapmamaktır. Müslümanın dinsel kemal hali Allah’ın yap dediklerini yapmak ve yapma dediklerini yapmamaktır. Takva denilen hâl budur. Bu vaziyetin dışı ya gaflet ya da dalalettir. Bu mabeyinle Müslüman, sosyal çevrede emin ve güvenilir kişi bilinmekle mesuldür.

İlim ve bilim dini olan İslam, insanın aklını muhatap alır. İslam, insana adaleti, sevmeyi ve merhameti emreder. Sevmeyenin, adil olmayanın ve merhametsizin dini olur mu? Ey dost! İslam adalet, sevgi ve merhamet dini değil de, nedir? Müslüman sevgisinde, adaletinde ve merhametinde Allah’ın rızasını esas ideal edinmedikçe şirazeyi tutturamaz. Müslüman, İslam kimlik ve kişiliğini her günün sorgulamaya mecbur.

Nahl suresi ayet 65-66-67-105-116’de “Allah, gökten su indirdi de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti. Bunda dinleyecek toplum için ibret vardır… Şüphesiz sağmal hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. Onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından içenlere içimi kolay süt içiriyoruz… Hurma ağacı meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem güzel bir rızık edinirsiniz. Aklını kullanan topluluk için ibret vardır… Yalanı ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. Onlar, yalancıların ta kendileridir… Dilleriniz yalana alıştığından Allah’a karşı yalan uydurmak için “Şu helaldir, şu haramdır.” demeyin, şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.”  bu ayetlerin temasında ilimle bilim dipten doruğa tezatta düşer mi? Düşen, gerçekliğini yitirir. 

Kemali imana erişmek isteyenlere Allah, Al-i imran suresi ayet 102’de: “Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korunmak gerekiyorsa öyle korunun, hakkıyla takvalı olun ve mutlaka Müslüman olarak can verin.”  buyuruyor. Müslüman, insan hakları bağlamında arınmadıkça Allah o kişinin aklanmasına onay vermeyeceğini beyan buyuruyor. O nedenle, aklanmak için günde en az beş kez arınmak gerek. Üzerinde Allah hakkı bulunan kişi tövbe-i istiğfarla arınıp aklanabilir. Ama kul hakkına tecavüz etmiş kişi, hak sahibiyle helalleşmedikçe ne arınabilir, ne de aklanabilir.  

Değerli dost! En doğrusu kul hakkına zararlı el uzatmamak ve kem göz koymamaktır.Sonrasında korkma. Allah’ın rahmetinden ümitlen de, ümitlen. Ötesi Allah-u âlem!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

​​​

Yunus Emre GÜLLÜ