İnsanın başına çeşitli olaylar gelebilir. Her şey muhtemeldir. Başa gelenler bazen “acı” halinde tezahür ediyor. Acıların bazısı ilahi takdir ve bazısı da insan kaynaklıdır. Acıların hasarı büyük, bedeli ağır olabiliyor. Böyle acıların tarifi mümkün değil diyelim ve Allah’tan hiçbir insana acılar yaşatmamasını dileyelim. Merhamete ihtiyaç var. Hem de çok!

Vicdanlıyım diyen her gün merhametini özden geçirmeli. Allah, insana akıl vermiş.  Âlemlerin en değerli varlığı olmaya aday yaratmış.  Bu nedenle insan imtihana tabidir. İnsan değerini aklı nispetinde artırır ya da düşürür. Ama ne ile imtihan olunduğunu bilemeyebilir. Allah, bazen rahmeti ve bazen de gazabıyla imtihan eder. Herkesin imtihanı farklıdır. Kimi canıyla, kimi malıyla, kimi nesliyle, kimi itikadıyla, kimi ahlakıyla, kimisi tabi afet ve kimisi de türlü nimetle imtihan olur.

Kim ister, tabi tutulduğu imtihanı kaybetmeyi? İnsanın korkuları hep kaybetmektendir. Kimin öfkesi Allah’ın öfkesinden daha fazladır, haşa? Ey öfkeli insan, Allah’ın affediciliğini düşün. Senden af bekleyeni af ederek yücelmeye bak. Belki imtihanın öfkenledir. “Öfkem kabarınca ezer geçerim.” diyen, öfkene yenik düşme. İnsanların çoğu merhametiyle imtihan olur. Başkasından merhamet uman, başkalarına merhamet etmekle mükellef değil midir? İmtihan kazanmak isteyen hayat dersine iyi çalışmalı. Hiç kimse, bir başkasının ilahi imtihanını sorgulayıp sual edemez. Yalnız herkes kendini sorgulamaya mecbur. Kendini sorgulamayan akıbetine yansın.

İnsanın çeşitli vesilelerle imtihan edildiğini Allah birer misal olarak Kur’an’da kıssalar halinde anlatıyor. Ahzap suresi ayet 70’i: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” okudukça tüylerim ürperir. Ve Nisa suresinin 112’nci “Kim bir suç veya günah işlerde sonra o suçu başkasına atarsa muhakkak iftira atmış ve büyük bir günah yüklenmiştir.” ayeti aklıma gelir. Merhamet sahibi bir başkasına iftira atar mı? Kendi işlediği bir suçu başkasına yükler mi?  Böyle bir merhametsizliğe Allah razı olur mu?

Merhamet sözlükte “acımak” olarak anılır. Sosyal boyutuyla merhamet ele alındığında dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet ve adalet söz konusu olur. Kim merhametli davranmak istiyorsa adil olsun. Sözde doğruluk, işde dürüstlük olsun ki, merhamet vuku bulsun.  Kur’an’da anlatılan kıssaların her biri kullara ibret olsun ve akıl sahipleri ders alsınlar diye anlatılıyor. Ankebut suresi ayet 2 ile 5’inci ayetler: “İnsanlar “İnandık” demeleriyle bırakılıp imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri nelerle imtihan ettik. Allah doğruluk yapanları ve yalancıları bilir. O kötülük yapanlar bizden kaçıp kurtulacaklarını mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar.” buyuruyor.  Bu kıssaların her biri merhamete, yine merhamete dikkat çekmekte...

Akıl gözüyle görülen ve akıl kulağı ile dinlenilen her şey merhameti anlatır. Gökyüzü, güneş,  dağlar, rüzgârlar, yıldırımlar, gece ile gündüz Allah’ın rahmetinden birer merhamet eseri değil mi? Örneğin güneşle dünya mesafesi daha yakın ya da ırak olsa soğuk veya sıcaklık hâli ne olurdu? Bu vaziyet bile Allah’ın mahlûkuna merhameti değil mi? Ateş felakettir ama istifade edene faydaları daha çoktur. Yunus Emre: “Yürür isem önümdesin söyler isem dilimdesin / Oturursam yanımdasın gayri ne pazarım var.” diyor, anlayana. Anlaşılıyor ki Allah dünyayı merhametiyle yaşanır tutuyor.

Acıların harareti merhametle azaltılır. Acıların teselli merhemi merhamettir. Merhametin güç kaynağı adil davranıştır. Merhametli insan talan, gasp, vurgun, soygun, çalıp çırpmak, fırsatçılık, dolandırıcılık gibi kötü fiiller yapabilir mi?  İnsanlığın sıkıntılardan kurtulması birbirine merhametli davranmasıyla olur. Merhametin olduğu yerde kötülük olur mu? İnsanlığın merhametsizliğe dur dediği an kötülüklerden emin olduğu andır. Allah’ın merhametinden ders çıkarıp merhametli davrananlara ne mutlu! Merhamet, merhamet yine merhamet!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!
















YUNUS EMRE GÜLLÜ - 25 ŞUBAT 2023 / Milli irade