İnsan, insani duygularını  geliştirmek ve beslemek için çok eski çağlardan beri,  Asya’dan, Avrupa’dan  Afrika’ya  kadar dünyanın bütün coğrafyasında şiir yazmıştır. Şiir yazıdan önce de vardı diyor kitaplar.

Şiir yazıyla gelişti ama başından beri  şiir hep topluluklar karşısında sesli okunuyordu ve şairler kendileri okuyordu. Onun için şiir toplulukların karşısında okunmak için yazıldı.Bunu M.Ö. 4.5. yüzyıldaki Diyonsos şenliklerinde görüyoruz. Şiir Şenlikleri ta o zamanlardan beri yapılıyor.

Bizim, 1950 kuşağımız da bunu  Şiir Matineleri olarak sürdürdü.

Bu gün gelişmiş, sanata önem veren ülkelerin şehirlerinin hepsinde  ya şiir şenlikleri ya da şiir festivallerinin düzenlendiğini görüyoruz. Bu şenlikler sayesinde şairlerini tanıtıyorlar ve şairleriyle övünüyorlar.

      Eskişehir Sanat Derneği Eskişehirimizi ülkemizin şiir merkezi şehirlerimizden biri yapmak için projeler geliştiriyor ve şiiri yaygınlaştırmak ve şiir yazanları geliştirmek istiyor. Çünkü; Eskişehir,      Yunus Emre’nin yaşadığı, şiirlerini yazdığı ve anıldığı yer olarak  sanatın  en yaygın ve gelişmiş sanat alanının şiir sanatı olmasına gerektiğini hedefliyor ve 2004 yılından beri ülkemizin şiirini Eskişehir’de buluşturduğu  “Yunus Emre Şiir Buluşması” etkinliklerini ve  Yunus Emre Şiir Yarışması, Yücel Saraçoğlu Aşk Şiirleri Yarışması, Dorlion Şiir Yarışması diye ulusal düzeyde şiir yarışmaları düzenliyor.

ŞİİR ŞENL

        Eskişehir Sanat Derneği, Eskişehir’e bir şiir etkinliği daha kazandırarak Hamamyolu’ndaki Sabahattin Günday parkında  “1.Eskişehir Bahar Şiir Şenliği” ni başlattı. Bu şenliği de her yıl Bahar ve Güz olarak yılda iki kez yaparak sürdürmeyi hedefliyor.

       Sunuçuluğunu Mehmet Sadık Bozkurt ile Sevcan Özkan Can’ın yaptığı  şenlikte 49 şair şiirlerini okudu. Bu ilk şiir şenliğinde tema Yunus Emre seçilmesi nedeniyle şairler kendi şiirlerinden önce birer de Yunus Emre’den şiirler okudular. Ayrıca Eskişehir Sanat Derneği’nin her yıl şiirlerinde, Yunus Emre için şiir yazmış, şiire büyük emekleri olmuş bir şaire verdiği “2023 Yunus Emre Şiir Ödülü”nü “Pirim Yunus” kitabının şairi Hilmi Can’a verildi.

      Eskişehir ‘de ilk açık havada, parkda düzenlenen bu şenlikte bir ilk de  Yunus Emre’nin şiirlerinin kolay okunurluğu için Yunus Emre uzmanlarından Hikmet İlaydın’ın (1914-1991) çalışmasıyla okudular.



müze

Müzeler Haftası’nın Ardından

     UNESCO takvimde her güne insanı ilgilendiren bir konuya ayırıp o gün ya da o hafta konunu konuşulmasını, sorunlarının gündeme getirilmesini istemiş ve 18-24 Mayıs tarihlerini de “Müzeler Haftası” olarak ilan etmiştir. 1977 yılından beri de dünyada kutlanmaktadır.

     Müzelerin amacı, ilk uygarlıklardan günümüze kadar insanın nereden nereye, nasıl geldiğini göstermek insana yaşam deneyim ve birikimini göstermektir. Bu amacla ülkeler büyük masraflar ederek kazılar, araştırmalar, koleksiyonlar yarak bunu yaşam boyu insanın eğitimine sunmaktadırlar.Bunun için ülkeler ve şehirleri insanını geliştirmek için müzeler kurarak yarışırlarken müze sayıları artık gelişmişlik göstergesi olarak görülmektedir.

     Bugün müzeler sadece arkeoloji müzeleri değildir. Tarih müzeleri gibi sanatın da her alanında müzeler kurulmaktadır. Bilhassa sanat müzeleri sanat eğitiminde sanatçıların yetişmelerinde büyük birikim, görgü bilgi kazandırması bakımından çok önemlidir.

    Geçen gün Müzeler Haftasından günler önce,  4 Mayıs günü facebookda ülkemizin tanınmış iş insanlarından, fotoğraf sanatçısı Mehmet Günyeli “Müzeler Ticarethane değildir. İstanbul Modern’e öğrenci girişi 80 TL olması  çok insafsız. Ülkede sanat kültürünün neden gelişmediği ortada” diye yazmış. Bunu okuyunca İstanbul’a  yaptığımız bir müze gezimizi anımsadım. Birkaç müze gezecek, bir balık ekmek yiyip dönecektik.  Katılanların yarıya yakını da Eskişehir’de sanat eğitimi alan öğrenciler di. Geceden sıraya girmiş Picasso’nun sergisinde  65 yaş üstünde ücret almadılar. Öğrencilerden de  sıradan bir sokak kahvehanesindeki bir bardak çay fiatı gibi küçük bir ücret aldılar. Sonra gittiğimiz ikinci müzede öğrenci falan ayrımı yok yüksek bir ücreti görünce,  o adını vermek istemediğim müzeye aramızdan hiç kimse girmedi. Gezimizi Boğaz turu yapıp dönmüştük.

     Eskişehir’de de böyle müze önünden dönenleri, müzeye girenleri otobüsün içersinde bekleyenleri çok görüyoruz. Bilhassa Bakanlığa bağlı müzeler bunların başında

     Ülkemizin insanımızın müzeleri görmesi için bir müze politikası yok. Kişi başına müzelere giden sayımızı bilmiyorum ama eski bir gazete haberinde “2016 yılında müze ziyaretci sayısımız 16 milyon kişi azaldı” diyor.