Zekât, İslam’ın beş esasından biridir. İslam’da zekât, mali şartları elverişli olan Müslümanın fakir addedilen kişiye verdiği iktisadi değerdir. Zekât, mali bir ibadettir. Vermemek büyük günahtır. Vermek çok sevaptır. İnkârı küfürdür. Çünkü zekât ibadetinin hükmü farzdır. Her hangi bir farzı inkâr insanı küfre sokar.  Zekât ibadeti, hicretin ikinci yılında farz kılındı.

Zekât, fakirin hakkıdır. Zekât miktarı malın varlığı zenginin malıdır ama o varlık fakirin hakkıdır. Allah, bazı kulalarının mali kazançlarını doğrudan kendilerine verir. Bazı kullarına da dolaylı olarak bir başkasının üzerinden verir. Zekâtı alan fakir hakkını almış olur. Verende borcunu ödemiş olur. Zekâtı verende alanda Allah’ın rızasını kazanır. Büyük sevap elde ederler.  Çünkü ikisi de Allah’ın emrinin yerine gelmesine sebep olmuşlardır. Zekât verenin malı, verdiği zekâttan dolayı eksilmez. Allah, o eksi miktarı ziyadesiyle tamamlar.

Malının zekâtı Müslüman zengine emanettir. Günü geldiğinde, zekâtı vermesi gereken zenginin o zekâtı hak sahibi olan fakire eksiksiz ve tam olarak vermesi icap eder. Zekât payını muhafaza edip günü geldiğinde fakire o zekâtı hak sahibi olarak teslim eden zengin büyük kâr elde eder. Bu kâr önceleri dünya gözü ile görülmez. Verilen zekâttan dolayı eksilen malı ziyadesiyle tamamlayacağına dair Allah’ın Kur’an da vadi var.     Unutulmaması gereken nokta; mülk Allah’ındır. Malı veren de Allah, alan da Allah olunca insan neyi kimden esirger?

            Bir fakir, zekâtı almakla Müslüman zengine zekât ibadetini yerine getirmesinde yardımcı olur. Zekât müessesesinin işleyişinde fakir yüksünmeden fakirliğinden dolayı Allah’ın takdirine sabrı ile iki sevap alır. Sevabın birincisi, Allah’ın takdirine rızasından ve ikincisi de zenginin zekât ibadetine yardımcı olması nedeniyledir. Zengin ise Allah’ın emrine boyun eğerek verdiği zekâttan ve zekâtı verirken fakiri incitmemesinden dolayı o da iki sevap alır.  Her ikisi de zekât müessesesinin yaşatılmasına ve kendileri de zekât ibadetini ibadet olarak tatmalarından dolayı sevap kazanırlar.

Mazereti olmadan zekâtını vaktinde ödemeyen günahkâr olur. Zekâtı geciktirmek, zekâtın hükmünü önemsememek olur. Zekât müessesesi sosyoekonomik bir müessesedir. Yardımlaşma ve dayanışma müessesesidir. Zekât, gelir dağılımında adaletsizliği önler. Husumetlerin ortadan kalkmasına vesile olur. Toplumsal uzlaşı ve huzurun sağlanmasında katkısı büyüktür. Piyasa ekonomisini canlandırır. Piyasalarda mali dolaşımı kolaylaştırır. Stokçuluğa ve karaborsacılığa manidir. Üretim ekonomisini teşviktir. 

Zekât ibadeti, bir sadaka türüdür. Zekât, kulun Allah’a olan samimiyet ve sadakat göstergesidir. Zekât vermek, Allah’ın rızasını mal sevgisinden üstün tutmaktır.  Zekât müessesesinin sağlıklı işleyişi ile zengin ile fakir arasındaki mali varlık farkı kapanır. Makas aralığı daralır. Zekât müessesesinin ağırlığı haksız kazancı önler. Zekât vermek isteğe tabi değildir. Zekât, zekât vermeye mükellef olanın üzerine doğan borçtur. Zekât her yıl verilir. İktisadi değerli gelirin üzerinden bir yıl geçtiğinde zekâtı doğar. Zariyat suresi ayet 19’da: “Onların mallarında muhtaçlar ile yoksulların hakkı vardır.” buyurmuştur.

Zekât sisteminin işleyişi ile servet işleyişi hareket kazanır. Ekonomik sirkülasyon olur. Toplumda iktisadi denge sağlanır. Toplumsal vicdan ve insaflar insancıl işler. Haşr suresi ayet 7’de, Tevbe suresi ayet 103’de ve Sebe suresi ayet 39’da Allah: “Ta ki bu mal, içinizde zenginler arasında elden ele dolaşarak servet haline gelir… Onların mallarından, onların malından onları arındıracak ve temizleyecek sadaka al ve onlara dua et… Allah için ne verirseniz, Allah onun daha iyisini, size verir.” buyurmuştur.

Zekât müessesesi, toplumsal sorumluluk müessesesidir. Sosyal toplumda bir zenginin o toplumun fakirlerinin sosyoekonomik zafiyetlerini gidermesi girişimidir. Toplumsal barışa katkıdır. Toplumsal refaha hizmettir. En önemlisi de dini vecibenin yerine getirilmesidir. Diğer unsurların tamamı dini vecibenin kapsam alanı içindedir. Zekât, zenginin mal varlığına şükür ifadesidir.

KİMLERE ZEKÂT VERİLİR: Zekât verilecek kimseler Kur’an’ın Tövbe suresi ayet 60’da: “Allah’ın bir farzı olarak zekâtlar ancak yoksullara, düşkünlere, zekât toplayan görevlilere, gönülleri İslam’a ısındırılmak istenenlere, esir ve kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara, muhtaç yolculara mahsustur. Allah, âlim ve hakîmdir.” buyrulmuştur.

Fakir kimdir? Fakir, nisap miktarından az mal varlığı olanlardır. Miskinler(düşkünler): Hiçbir şeyi olamayan kişilerdir. Borçlular: Borcundan başka nisap miktarı mali varlığı bulunmayanlardır. Yolculardan maksat: zengin olsalar dahi yolculukları sırasında memleketinden uzakta muhtaç duruma düşenlerdir. Bu durumda olanlara memleketine gitmek imkânı sağlayacak kadar zekât verilebilir. Memleketine dönecek kadar parası veya imkânı olanlara zekât verilmez.

Allah yolunda olanlar: İşini gücünü bırakıp Allah için kendisini ilme adayanlardır. Mali imkânsızlığından İslam adına savaşa katılamayanlara. Hac yolunda parasız kalanlara... Zekât verilirken şu sıralamaya dikkat etmek daha faziletli olur. Öncelikle zekât,  fakir olan kardeşlere verilir. Kardeş çocuklarına. Amca, hala, teyze ve dayı… Sonra bunların çocuklarına… Komşulara… Meslektaşlara...  Zekât verenin bulunduğu köy ya da mahalle halkına... Zekât, malın bulunduğu mahalde verilmesi iyidir. Burada verilebilecekler varken başka yerlerdekilere zekât vermek mekruhtur.  Yakınlar var ise nakledilebilir. Verilen zekâtı, günah yollarda harcayacaklara veya israf edeceklere verilmez.

ZEKÂT KİMLERE VERİLMEZ: Usul ve fürua zekât verilmez. Usul ve füru silsilesinde kimler yer alır? Anne, baba, büyükanne, büyükbabalar ile çocuklar ve torunlar. Torunlar ister kız evlattan olsun isterse erkek evlattan olsun her ikisi soyundan olan torunlara zekât geçmez. Karı ile kocadan her hangi biri diğerine zekât veremez.

Nisap miktarından fazla mal varlığı olana zekât verilmez. Zekât, Müslüman fakirin hakkıdır. Zengin bir adamın akil baliğ olamamış çocuğuna zekât verilmez. Fakat zengin bir adamın buluğ çağına gelmiş fakir çocuğuna zekât verilebilir. Müslüman olamayana zekât verilmez. Müslüman olmayana sadaka verilebilir. Zekât, toplum yararına olan alanların inşaatı ve hizmeti için verilmez. Cami, çeşme, yol ve köprü vs. yapımında kullanılmak üzere verilen zekât geçerli olmaz. Ölünün borçları ve cenaze defin masrafları zekâttan karşılanmaz.

ZEKÂTLA İLGİLİ İZAHATLAR: Zekât, kişilere dağıtılabildiği gibi bir kişiye de verilebilir. Bir fakire nisap miktarı zekât vermek mekruh olur. Zekât, mali olarak verilebileceği gibi nakdi değerlerle de verilebilir.

Haram kazancın zekâtı olmaz. Zekâtla ilgili mevzularda kadınlarda, erkekler hükmündedir. Mali varlığı nisap miktarına ulaşmadan zekât yerine veren kişinin verdiği bu varlık zekât olmaz. Sadaka olur. 

                Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!