Yunus Emre’nin yaşadığı dönemden bu yana yedi yüz yılı aşkın zaman geçti. UNESCO, onun düşünce dünyasını değerlendirip 2021 yılını “YUNUS EMRE YILI” ilan etti. UNESCO’YU kısaca tanıyalım. UNESCO’nun kuruluş yasası 1945’de kabul edildi. 1946’da İngiltere’nin başkenti Londra’da alınan kararla “örgüt merkezi” Fransa’nın başşehri Paris’te kuruldu. Kısaltması İngilizce olan UNESCO’nun açılımı Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür örgütüdür. Aralarında Türkiye’nin de bulunulduğu ABD, Fransa, Çin, Meksika ve Avusturya gibi kırk dört ülkenin temsilciliğiyle kurulan uluslararası bir örgüt.  Diyelim ve Yunus Emre’yi anlamaya çalışalım.     

 

“YUNUS EMRE Yılı” anısına onun şiirlerini tahlile çalışacağım.  Tahlilde teknik boyuttan ziyade sosyal, kültürel ve folklorik içerikleri ele almayı yeğledim. Şiirin teknik yönü kendi özelinin kaideleridir. O nedenle Yunus’un şiirlerini abartıya boğmak yersiz. Doğrusu, onu istismar ve çekiştirmekten uzak tutmak… Yunus Emre’yi spekülatif amaçlı ifrat ve tefrite varan övgüler kadar yergilerde abestir.   

 

Yunus Emre, yerelden genele genelden yerele insanlığın ahvalini şiir diliyle tasvir etmiş. Müspet ve menfi onun şiirlerinde insanlığın halvegidişi su dalgalarındaki daireler gibi biçimlenmiş. O, sevgi ve hoşgörü gibi olumlu davranışları işlemekle yetinmemiş. Gayri ahlaki riya, iftira, hile, yalan, gıybet ve haset gibi zülfüyâra dokunan kötülükleri dile getirmeyi de ihmal etmemiş.  Şiirlerinde ana tema olarak ilahi değerler düsturunda evrensel kavramları dile getirmiş. Maksadın toplumsal barış, hakkaniyet, hoşgörü, sevgi, güven ve huzura yönelik olduğu açık.

 

Yunus Emre’nin şiirlerinde yaşamın gerçeklerinden sosyal, dinsel, kültürel ve folklorik yapılar tazeliklerini koruyarak bugünlere gelmiş. Bundan sonra da devam edeceği aşikâr… Bazıları, bu “sava” önyargılı olabilirler. Mahalli kültürün, sosyolojik ve folklorik olguların nesilden nesle geçiş dermanı olmaz. Ancak evrensel değerler gelecek nesillere zenginliklerini sürdürerek intikal ederler. Önyargıdan söz etmiştim. Evrensel değerleri idrak yoksunu olmamak lazım! Kuşkusuz, gaibi ancak Allah bilir. Allah’ın emirleri tüm zaman, mekân ve insanları kapsar nitel ve nicellerdir. Yunus Emre’nin şiirlerindeki güç kaynağı ilahi hitaplardır. Düşünce dünyasının besin menşei ise “insani ve ilahi” ilişkilerdir.

 

İnsanın değişik olaylarla karşılaşması muhtemel... Her yalan bir gerçeği yok eder. Söylenen yalan bin vicdanı sızlatır. Sızlamayan vicdan mazlumu ağlatır. Maalesef bu olaylardan bazıları, bazıları için huzur ve mutluluk olurken bir kısım insan için de felaket olur.  İnsan kazanır. Bazen de, kazancı felakete dönüşüverir. Kazanmakta, kaybetmekte mukadder... Ama Yunus Emre’nin hep kazandığı şiir dünyasının zenginliğinden belli… O, bir meşale gibi etrafı aydınlatmış. Bir meşale etrafını aydınlatmıyorsa varlık değeri nedir ki? Meşale aydınlatmayıp çevresini yakıp mahvedecekse, yanmaması daha iyi değil mi?

 

Hayatta değişik olay ve duygular olur. Bunların başında barış, güven, hüzün, sevgi ve hoşgörü gelir. Kontrolden çıkan olay ve duygular musibete dönüşebilir. Olay ve duyguların etkisi her insanda farklıdır. İnsanın iç dünyasında gelişen etkiler, dış dünyaya başka yansıyabilir.  Bu yansımalar kimisinde hüzün kimisinde mutluluktur. Başa geleceği kim bilebilir? Bilseydi insan, telaşından çatlardı. Bu kuralı böyle koymuş yaradan. Var mı bu kuralı bozacak olan, diyelim. Ana hatlarıyla UNESCO’NUN 2021 yılını “YUNUS EMRE YILI” ilan etmesine neden onun şiir dünyasındaki evrensel zenginlik... Yunus Emre’nin düşünce ufkunun meyveleri olan şiirlerindeki “insani ve ilahi” ilişkileri abartısız dile getirişindeki ustalığı anlayalım.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın! DEVAM EDECEK…