“Rum lideri Kipriyanu’ya ve diğer Rum liderlerine seslenmek istiyorum. ‘Yıllarca Türkleri taksim yapmak için meşru hükümete karşı isyan ettiler’ demiş olan kişilersiniz. Akritas Plânına, gizli ordularınıza ve Türk halkına karşı uyguladığınız vahşete rağmen dünyaya yalan söylediniz. Saldırgan sizdiniz. İnsan haklarını yok eden de. Bu siyaset ve yalanlar Kıbrıs’ı nereye getirdi; gördünüz. Ders aldınız mı bu olaylardan? Almadınız yine aynı tempoda gidiyorsunuz.” 1979 Dr. Fazıl KÜÇÜK

        Acılar ve sıkıntılarla geçmiş olan bir yılı daha kendisine yer bulacağı tarihin çöplüğüne göndermiş bulunuyoruz. 2000’li yılların gelmesi ile her geçen yılın bir öncekini aratır halde olduğu biliniyor. Genel içerisinde derin bir oh çekildiği zamana pek rastlanmıyor. Gitti de kurtulduk diyemiyoruz. 2023 yılının da giden yılları aratacağının izlerini yaşıyoruz. Ukrayna’da yaşananlar BM’e göre savaş olarak kabul edilmiyor. İnsanlık suçu işleniyor olmasına karşın emperyal güçlerin savaşın önlenmesinin önündeki engel olduğu biliniyor.

Ukrayna’da yaşananlar Soğuk Savaşının fitilini de ateşlemektedir. Amerika’nın başını çektiği ülkeler sıkıntılar yaşıyor olsalar bile namus belâsına seslerini sınırlı olarak çıkarabiliyorlar. Rusya’ya karşı ambargo uygulaması gündeme taşındığında ön almak isteyenler kışın gelmesi ile çıkış arıyor duruma düştüler. Buna karşın Rusya’nın ise enerji kartını masaya sürmesi ile soğuk kışın sıkıntıları ile de boğuşmak durumunda kalıyorlar. Buna koşut Amerika’nın enerji konusundaki önerisinin Rusya’nın sattığından 4 kat fazla olduğu belirtiliyor. Bu durum ekonomik açmazı zorluyor. Bu nedenle 2023 yılının zor geçeceği şimdiden belli oluyor. Burada amaçlananın Rus ekonomisini çökertmek olduğu açıktır. Kendi ekonomilerinin de etkileneceğinin de göz ardı edilmemesi gerekiyor.

İ-kinci Paylaşım Savaşının 1939 yılından itibaren yarattığı yıkımların izleri silinmeden yeni Soğuk Savaş döneminin yıkıntıları Ukrayna’da yaşananlarla ortalık yerlere konuyor. 1960’lı yıllarda Küba krizi ile yaşananlar mantıklı yaklaşımlarla büyük sıkıntılar yaşanmadan atlatılmıştı. Bu nedenle dünyanın yeniden yapılandırılmasının harcı karılırken yıkımlara fırsat verilmemesi gerekiyor.

Küba krizi atlatılırken dünyanın bu kadar nüfusa sahip olmadığı biliniyorken, şimdilerde ise nüfus yoğunluğu gıda krizinin de fitilini ateşliyor. Buna koşut ülkelerin silahlanmaya günümüzdeki kadar harcama yapmadıkları unutulmamalıdır. Silahlanmanın dünyanın da sonunu getirebilir mi diye tartışmaların yapıldığının da unutulmaması gerekiyor. Yaşananların bir diğer boyutu ise çatışma ve savaşların silah üreticisi ülkelerce yapılıyor olmasıdır. Bu durumda adına vekalet savaşı diye tanımlanan olgu kendisine yer bulabiliyor.

Adanın güneyinde bir önceki başpiskoposun ölmesi üzerine yenisi seçildi. Baf Metropoliti olan Yeorgios’un 16 kişilik Sen Sinod Meclisindeki 11’nin oyunu alarak seçildiği duyuruluyor. Gelenin gideni ölmüş olsa bile aratmayacağının sadece iyi niyetli düşünce olmasını istiyoruz. Bugüne değin adamızda yaşamakta olduğumuz açmazların temelinde Başpiskoposların hırslarının akıllarının önüne geçmiş olması sonucu olduğu biliniyor. Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü için İngiliz anahtarı yerine eline maymuncuğu alırsa yandı külüm keten helva diyeceğiz.

Adanın güneyinde 2023 yılı Şubat ayında yapılacak başkanlık seçimi Kıbrıs’ın geleceğinde belirleyici olacaktır. Öne çıkan 3 adet adayın gelmişleri ile geçmişleri biliniyor. Başpiskoposla birlikte hareket eden adayın kazanması halinde açmazlar sürgit edecektir. Buna karşılık bizler de armudun çöpü üzümün sapı demeden uzlaşarak çözümler üretmek durumunda olacağız. Görüşmelerde belirleyici olmanın yolunun da çözüm önerisi sunmak olduğunun unutulmaması gerekiyor.

Türk Devletleri Topluluğundaki Gözlemci üyeliğimizin ileri boyutlara taşınmasının birlikte çalışmaktan geçtiğinin bilinmesi gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…




 

Ahmet GÖKSAN
 
[email protected]