Toplumun en mağdur kesimlerinden olan emekliler yine bir kandırmacanın içine çekilmiş gibi görünüyor.

Son olarak en düşük emekli maaşının 7 bin 500 liraya yükseltilmesinin ardındaki gerçeği uzmanlar anlatmaya çalışıyor.

Emekli aylıklarının son yıllarda hızla düştüğü, satın alma gücünün de giderek azaldığı bir gerçek.

Emekli aylıklarının düşme sebebi olarak iktidarın 2008 yılında çıkardığı 5510 Sayılı Kanun gösteriliyor.

Bu kanun ile aylık bağlama oranları ve güncelleme katsayısı düşürüldüğü ve emeklilere ülkenin büyümesinden pay verilmediği için emekli aylıkları da düştü. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde emeklinin alım gücü hızla düştü. Seçimin de gündeme gelmesiyle birlikte emekli aylıklarında düzenleme kaçınılmaz oldu. Ancak bunu bütün emeklileri kapsayacak eşit bir zam yerine en düşük aylığı Hazine katkısı ile artırmayı tercih ettiler.


***


Uzmanlar su konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor.

Emekli aylıkları çok düşüktür ve emekli aylıklarının 7 bin 500 TL’ye tamamlanması bile yetmez yasa ile emekli aylıklarının alt sınırının asgari ücrete eşitlenmesi gerekir. Ancak yapılan bu değildir. Yapılan bir tamamlama işlemidir. Bu düzenleme önemli bir tuzak içermesinin yanında adil ve eşitlikçi değil. Bu uygulama ile emekliler tıpkı asgari ücrette olduğu gibi dipte, sefalette eşitleniyor. Bazı emekliler yüzde 36, bazı emekliler yüzde, 20 bazıları yüzde 10, bazıları daha az fark alırken 7 bin 500 TL ve üzeri aylık alanlar hiç fark alamayacak. 2 bin lira fark alacak emekli de var 500 TL alan da. Ancak aylıkları 7 bin 500 TL üzerinde olanlar tek kuruş fark alamayacak. Onların aylıkları da dibe yaklaşacak. Bu uygulama dibe doğru bir yığılma anlamına geliyor. Emeklileri sefalet aylığında eşitliyorlar.


***


Önceki gün  DİSK Emekli Sen Şube Başkanı Suat Başaraner de en düşük emekli maaşının  7 bin 500 TL’ye yükseltilmesini değerlendirdi.

Zammın seçimlere çok az bir süre kalınca yapılmasına dikkat çeken Başaraner, emekli maaşlarının artmasıyla esnafların da zam yaptığını savundu.

Başaraner, emekli maaşlarına yapılan zamların enflasyonun da artmasına neden olduğunu ileri sürdü.

En düşük emekli maaşına yapılan zammın Anayasa’nın eşitlik prensibine aykırı olduğunu vurgulayan Başaraner, yapılan zammın sadece en düşük emekli maaşlarına değil, tüm emeklilerin maaşlarına zam yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Öyle ya 9-10 bin gün prim ödemiş bir emekliyle 3-4 bin gün prim ödemiş bir emeklinin maaşı neredeyse aynı düzeye geldi.

Burada da bir haksızlık söz konusu.

Tamam en düşüm emekli maaşı arttırılsın, hatta asgari ücret düzeyine getirilsin ama zam prim gün sayısı ve yılı fazla olan emeklilere de yansısın

Yukarıda da belirttiğim gibi bu toplumun en mağdur kesimi emekliler.

Emeklilerin yüzde 70’inin maaşı açlık sınırının altında, yüzde 90’ı ise yoksulluk sınırının altında maaş alıyor.


***


Ellerindeki gücün farkında olmayan emekliler böyle gittiği sürece hep mağdur kesim olarak kalacak.

Bakalım önümüzdeki seçimde ellerindeki gücün farkında olacaklar mı?