Önceki gün akşam saatlerinde Türkiye ilk iftarı yapmaya hazırlanırken Yüksek Seçim Kurulu önünde bekleyen muhabirlerin, “YSK önünde olağanüstü bir hareketlilik ve alınan önlemler var. Barikatlar kuruluyor, 7 otobüs polis geldi” anonsuyla, İstanbul seçimleri iptal edildi diye düşündüm.

Öyle ya itirazlar reddedilse, böyle bir önlem niye alınsın.

Derken ilerleyen dakikalarda İstanbul seçimlerinin iptaline ilişkin ilk haberler AKP’li temsilciden geldi.

Gerekçe sandık kurulları.

Sandık kurulları konusunda YSK topu il ve ilçe seçim kurullarına atmış durumda.

Peki bu listeleri onaylayan kim?

 

***

Aynı sandık kurullarının değerlendirdiği, ilçe, ilçe belediye meclisi ve muhtar seçimleri konusunda bir şey yok.

İlla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi.

Seçim iptal edildiği haberi tüm Türkiye’ye yayıldıktan sonra Türkiye’nin dört bir yanından tepkiler yağmaya başladı.

Eskişehir’den de sert tepkiler geldi.

İnsanlar niye böyle bir tepki gösterdi, sosyal medya adeta patlama yaptı.

Çünkü iş sadece İstanbul Büyükşehir seçimi değil, insanlar “bana ne İstanbullular düşünsün” diyebilirdi.

Ama demedi, çünkü demokrasi, hukuk ve adaletin tehlikede olduğunu düşünüyordu.

 

***

Bu durum akıllara bilinen bir fıkrayı getirdi.

 

Çok eski yıllarda İngiltere’de bir gelenek varmış.

Sıradan bir vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınıp herkese duyurulurmuş.

Bir asil öldüğünde iki kez, kralın bir yakını öldüğünde üç kez, kral öldüğü takdirde ise dört kez çalınırmış.

Günün birinde, herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme, bir vatandaşı haksız yere mahkum etmiş…

Ve kilisenin çanı tam beş kez çalmış.

Ahali merak içinde kalıp papaza koşmuş:

“Ey papaz efendi, kraldan daha önemli biri var mı ki o ölünce çan beş kez çalınsın…”

 

Papaz yanıt vermiş:

“Kraldan daha önemli bir şey var!.. Adalet öldü.”