Son günlerde gündemi meşgul eden operasyonlar, kimi çevrelerce siyasi bir hesaplaşma olarak lanse edilse de, gerçekler bu iddiaların çok ötesinde. Bu operasyonlar, ne bir kesime yönelik önyargılı bir tutumun ne de siyasi çekişmelerin ürünü. Aksine, devletimizin hukuk ve adalet zemininde, suçla mücadeledeki kararlılığının en net göstergesi. Ancak, bu temizlik hareketinin kalıcı olabilmesi için mevcut yasaların yetersizliği göz ardı edilemez. Sistemin yeniden kirlenmesi kaçınılmazdır; o yüzden kapsamlı bir adalet reformu acil ve önemlidir.

Türkiye, yıllardır organize suç, yolsuzluk ve illegal yapıların gölgesinde mücadele veriyor. Son dönemde gerçekleştirilen operasyonlar, bu mücadelede önemli bir dönüm noktası. Uyuşturucu kaçakçılığından kara para aklamaya, yolsuzluktan teröre kadar uzanan suç şebekeleri, toplumun güvenliğini ve refahını tehdit ediyor. Bu operasyonlar, işte bu tehditleri bertaraf etmek için atılmış cesur adımlar. Emniyet güçlerimiz ve yargı mensuplarımız, kanunların çizdiği çerçevede, suçla mücadelede kararlı bir duruş sergiliyor. Bu, siyasi bir mesele değil, toplumsal bir temizlik harekâtıdır.

Peki, bu operasyonlar neden bazı kesimlerce siyasi olarak yaftalanıyor? Cevap açık: Suçla mücadele, illegal yollardan güç devşirenleri rahatsız eder. Bu kesimler, adaletin karşısında kendilerini savunmak için siyasi söylemlere sığınır. Ancak dosyaların içeriği, delillerin gücü ve hukukun işleyişi, bu operasyonların asıl amacını ortaya koyuyor: Toplumu kemiren suç ağlarını çökertmek. Ne var ki, bu çabanın sürdürülebilir olması için sadece operasyonlar yetmez. Mevcut yasalar, suçluların yeniden sistemin boşluklarından faydalanmasına olanak tanıyor. Bu nedenle, adalet sistemimizi güçlendirecek, boşlukları kapatacak kapsamlı bir reform şart.

Operasyonların ortaya koyduğu tablo, organize suç örgütlerinin ne denli karmaşık ve köklü bir ağ kurduğunu gösteriyor. Bu ağlar, sadece birkaç kişiyi değil, toplumun geniş kesimlerini etkileyen bir tehdit. Ancak, mevcut yasal düzenlemeler, bu tür suçlarla mücadelede yeterli caydırıcılığı sağlayamıyor. Örneğin, cezaların yetersizliği ya da bazı suçların tanımlarındaki belirsizlik, sistemin yeniden kirlenmesine zemin hazırlıyor. Kapsamlı bir adalet reformu, bu sorunları kökten çözecek şekilde tasarlanmalı; cezaların caydırıcılığı artırılmalı, yargı süreçleri hızlandırılmalı ve şeffaflık sağlanmalı. Aksi takdirde, bugünkü temizlik çabaları kısa vadeli bir başarıyla sınırlı kalabilir.

Elbette, her süreçte olduğu gibi, bu operasyonların yürütülüşünde eksiklikler ya da tartışmalar olabilir. Ancak bu, genelin amacını gölgelememeli. Eleştiriler, yapıcı bir şekilde ortaya konmalı ve hukukun üstünlüğüne zarar verecek spekülasyonlardan kaçınılmalı. Devlet, vatandaşının güvenliği için bu adımları atarken, bizlere düşen, bu çabaya destek olmak ve adaletin tecelli etmesine katkı sunmaktır. Ancak, bu destek, aynı zamanda daha güçlü bir adalet sistemi talebiyle birleşmeli. Çünkü kalıcı bir temizlik, ancak sağlam bir yasal altyapıyla mümkün.

Sonuç olarak, bu operasyonlar birilerinin iddia ettiği gibi siyasi bir hesaplaşma değil, tam anlamıyla bir temizlik hareketidir. Ancak, bu hareketin başarısı, mevcut yasaların yeniden yapılandırılmasına bağlı. Sistemin yeniden kirlenmesi kaçınılmazdır; o yüzden kapsamlı bir adalet reformu acil ve önemlidir. Türkiye, bu kararlı duruş ve reform iradesiyle, daha güvenli, daha adil ve daha müreffeh bir geleceğe doğru emin adımlarla ilerleyebilir. Unutmayalım: Adalet, sadece suçlular için değil, hepimiz için gereklidir.

AZ DA SAĞLIK…

Geriye yürüme vücudu yeni şekillere zorlar; dengeyi, koordinasyonu ve gücü artırırken kardiyovasküler sisteme de destek olur.

Geriye doğru yürümenin en büyük avantajı, ileri yürümeye kıyasla farklı kasları hedefleme gücüne sahip olmasıdır.

Denge sağlamayı güçlendirir, bel ve topuk dikeni ağrılarına da iyi gelir….

NE DEMİŞ ?..

-Önce siz ateş edin Mösyö Burjuvazi…

—Friedrich Engels