Mükemmeliyetçilik dışarıdan bakıldığında iyi bir özellik gibi görünür. Herkes en iyisini yapmayı ve hatasız olmayı ister. Ancak bu durum, çoğu zaman bizi geliştirmek yerine engeller.
Mükemmeliyetçi insanlar sürekli başarıya odaklanır ama bu odaklanma zamanla ağır bir baskı yaratır. Kişi, yaptığı hiçbir şeyi yeterli bulmaz. Başarılı olsa bile daha iyisini yapamadığı için mutlu olamaz. Sonuçta büyük bir emek harcanır ama kişi bir türlü tatmin olmaz.
Bu duygu, işe başlamayı da zorlaştırır. "Ya kusursuz olmazsa?" korkusu, insanı hareketsiz bırakır. Birçok iş bu yüzden ertelenir veya hayaller yarım kalır. Bu durum bazen tembellikle karıştırılır ama aslında sebebi başarısız olma kaygısıdır.
Gerçek şu ki, hayatta mükemmel diye bir şey yoktur. İnsan ancak hata yaparak ve deneyerek bir şeyler öğrenir. Kusursuz olmaya çalışmak, insanın kendisine çok acımasız davranmasına yol açar.
Mükemmel olmak yerine "yeterince iyi" olmayı kabul etmek gerekir. Elimizden geleni yapmak ve hatalarımızla barışmak bizi daha huzurlu yapar. Çünkü insan yapısı gereği kusurludur.
Gerçek başarı, her şeyi kusursuz yapmak değil; eksiklere rağmen vazgeçmeden yola devam edebilmektir.