İnsanlığın önemli sorunlarından birisi de, miras sorunudur. Miras, hayatın hem sosyolojik ve hem de hukuki bir dinamiğidir.   Miras, varislerin hakkıdır. Varisler, paydaştır. Hak paylaşımı, hem birey ve hem de toplumun derdidir. Bireyin derdi toplumun, toplumun derdi bireyin derdi olması toplumsal barışın ana ilkesidir.  Toplumsal güven, barış ve huzurun kaynağı hakların adil paylaşımıyla sağlanır. Aksi, kargaşa ve husumet nedendir. Medeni hukukun temel felsefesi, adaletin tecellisini pozitif biçimde ele almaktır. Gaye, adaletin yerine getirilmesiyle halkın güven ve huzurunu teminle sosyal barışı sağlamaktır. Devletin bekası, vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin bağımsızlığı için milli birlik ve dirliği canlı tutmaktır.

  

Geçtiğimiz haftanın önemli konularından birisi de Cuma hutbesinin konusu idi. Hutbenin konusu, mirastı. Böyle önemli bir konunun millet nezdinde işlenmesi kayda değerdi. Hutbe sırasında bir ayet ve bir de hadis okundu. Bu ayet ve hadisle İslam’a göre miras paylaşımının önemine değinildi. Ayet, bir meselede İslam’ın emir boyutunu ortaya koyar. Hadis, bu emrin sosyolojik olarak düstur nitel ve nicelinde hayata uyarlanmasına ışık tutar.  İlahi emirler itikat, ibadet, muamelat bağlamında fıkhi ve sosyolojik olarak evrenselliğin yanında özelde bazı haklar da beyan eder. Husumet, kin ve kaosları önlemek için hakların taraflar arası adil paylaşımına dikkat çeker. Ne hazin ki, miras sorunu toplumların kanayan yarası…

 

Ölen kimsenin İslam’a göre varisleri üzerine şu hususlar farzdır. Cenazenin defin işlemi… Cenaze namazını kılmak… Müslüman mezarlığına defnetmek… Varsa, ölenin borçlarını kalan malından ödemek… Makul vasiyetlerini yerine getirmek… Ölenin cenaze masraflarını karşılayıp borçları ödendikten sonra kalan malının varisler arasında hakça paylaşımı. Nisa suresi ayet 7’de: “Anne, baba ve akrabaların miras bıraktıklarından erkek ve kadınlara pay vardır. Allah bırakılanların azından da,  çoğundan da bunları birer hisse olarak farz kılmıştır.” buyuruyor.  Miras, kadın ya da erkeğin üst veya alt nesline intikal eden iktisadi değerli varlıklardır. Kişinin malı yediği, içtiği, giydiği, sağlığı, güvenliği, eğitimi, barınağı, seyahati ve ahiret yurdu için yaptığı harcamalardır. Harcamayıp geride kalanlarına bıraktığı varlıklar, mirasıdır.

 

İslam anlayışında kişiye anne veya babasından kalan miras, hilafsız helâldir. O mirasın elde edilişinde vebal varsa, o vebal varlığı elde edene aittir.  Varis, mirasın teminindeki vebalden mesul değildir ama… Mirasın vebali, verasetin intikaliyle başlar. Ölen kişinin bıraktığı mirasın zamanında paylaşımına veya hakça bölüşümüne mani olan o ana kadar kendisine helal olanı haram duruma düşürmüş olur.  Hile ve hak gaspı başladığı andan itibaren haram hâli doğar.

 

T.C. Devletinin hukuk sistemi “Modern Hukuk” sistemidir. Kanun nezdinde herkes eşittir. Hukukun üstünlüğü tartışılmaz. Tartışmak, abesle iştigaldir. Hukuk, toplumsal yaşamın dengesini sağlayan ilmi bir felsefesidir. Hukukun üstünlüğünün toplum tarafından anlaşılması, benimsenmesi ve önemsenmesini sağlamak sosyoloji ilminin konusudur. Toplum barışına yönelik etkinlikler öncelikle sosyologların görevidir. Hukuk, adaleti tecelli ettirirken din, dil, renk, ırk vb. özellikleri gözetmeden haklıyı haksızdan ayırt eder. Eşitlikten ziyade adaleti sağlar.

 

Adalet ile eşitlik kavramları tam olarak örtüşmez. Örneğin Kur’an’ da belirtilen kıssada Hz. Davut, zamanında iki kardeşten küçük kardeş abisini Davut Peygamber’e: “Bizim, yüz koyunumuz vardı.   Doksan dokuzunu kendisi aldı. Bir tanesini bana verdi. Aramızda, eşit paylaşım olmadı. Böyle davranmakla bana haksızlık etti.” diyerek şikâyet eder. Bu şikâyet üzerine Hz. Davut: “Evet, Ağabey’in sana haksızlık etmiş.” dediğinde, hâkimler hâkiminden hemen ilahi uyarıyla: “Ya Davut, bir daha tarafları dinlemeden tek taraflı karar verecek olursan seni, peygamberlik defterinden silerim.” emrini bildirmiştir.

 

Tarih boyu her din ve her hukuk sistemi,  insanlık için kendi sistemini en ehven kabul etmiş. Mevzumuz hukuk sistemlerini tartışmak değil… Cuma hutbesinin konusu “miras” sorunu üzerinde durmaktı.  Atasözlerinin sosyolojik değerleri büyüktür. O sözler insana, çözümü müşkül meselelerin dersini kısaca okuturlar. Bu atasözlerinden birisi de miras için anlam dolu söylenmiş: “Ölüm hak, miras helâldir.”  sözdür.